Dr. Cengiz Aktar, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ermenistan-Türkiye futbol maçı nedeniyle Erivan'a gitmesini "Kendi başına çok önemli bir gelişme. Tarihi bir olay" diye yorumluyor, ancak bu ziyaretin tek başına somut, olumlu sonuçlar doğurmasının önünde engeller olduğunu söylüyor.
"Ermenistan'ın 'soykırım' sözcüğünden vazgeçmesini beklememek gerek"
Aktar'a göre Türkiye devleti, herhangi bir adım atarsa Ermenistan'ın devlet düzeyinde "soykırım" sözcüğünden vazgeçmesi gibi bir umut taşıyor; ancak bu "ham bir hayal". "Ermenistan'ın devlet düzeyinde bunu tartışmaya bile niyeti yok" diyor Aktar.
Bir başka engel de Azerbaycan faktörü: "Türkiye alternatif olarak Rusya dışındaki enerji kaynaklarına önem verecekken, petrol ve doğalgaz aldığı Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorunu üzerinden Türkiye'nin elini kolunu bağlıyor. Sınırın açılması, Azerbaycan faktörüne takılabilir."
"Bu sorun halklar düzeyinde çözülecek"
Peki bu ziyaretin doğurduğu hiç fırsat yok mu? Aktar bunu, "Bu kadar derin karşılıklı güvensizlik varken, insan ilişkileri bir fırsat. Erivan'a birçok gazeteci gitti. Hayatında adım atmamış insanlar oranın gerçeğini gördü. Bu çok uzun vadeli bir süreç olacak, ama bu mesele çözülecekse, halklar seviyesinde, toplumlar arası ilişkilerle çözülecek."
Bunun için her iki tarafta, ilişkilerin normalleşmesinden yana olanların karşılıklı buluşma alanı yaratmasının yararlı olabileceğini söylüyor Aktar. Kültürel, sanatsal çalışmaların uygun ortamlar olabileceği kanısında.
Ziyaretin sonunda Gül ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan "Sorunları biz çözeceğiz ve gelecek kuşaklara bırakmayacağız" demişlerdi.
"Sınır açılsa, çok şey değişir"
Aktar, 1993'ten beri kapalı olan Sarp sınır kapısının açılmasının bu koşullarda "mucize olacağını", ama çok şeyi değiştireceğini düşünüyor. "Elbette adım atması gereken Türkiye. Atacak daha çok adımı, elinde daha çok kartı var çünkü."
Pratik adımlardan birinin 1920 tarihli Gümrü Antlaşması'yla ilgili krizin çözülmesi olabileceğini söyleyen Aktar, Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı sırasında Doğu Cephesi'ndeki savaşı sona erdiren bu antlaşmayı Ermenistan'ın kabul etmediği, Ermenistan'ın da kabul ettiği iddiasında olduğunu anımsatıyor. Bu krizin çözülmesi halinde Türkiye'nin Ermenistan'da büyükelçilik ya da maslahatgüzarlık düzeyinde bir diplomatik temsilcilik açabileceğini düşünüyor.
"1915 ne kadar konuşulursa, o kadar iyi"
Aktar, AB süreciyle ve Hrant Dink'in öldürülmesi sonrasında, 1915'te yaşananların daha çok konuşulur olduğunu, özellikle gençlerin artık "hiçbir şey olmadı zokasını yutmadığını" söylüyor.
"Bunda Agos'un da büyük rolü oldu. Soru sormasını bilen gençlerde soru işaretleri uyanıyor. Bu sorular ne kadar çoğalırsa, kuşkular ne kadar birikirse, bunun toplumlar düzeyinde bir adalet duygusunu yaratacak bir mecraya evrilmesi mümkün. Acıyı paylaşmak; esas mesele bu." (TK/EÜ)