*Fotoğraf: Anadolu Ajansı
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) grup toplantısında konuştu.
Akşener, konuşmasında Antalya Elmalı'da iki çocuğun cinsel istismarı çizdikleri resimlerle anlattığı davada annenin ve üvey babanın adli kontrolle serbest bırakılmasına ilişkin "Bu insanlıktan yoksun kararda pay sahibi olan herkesi şikâyet ediyorum. Hukuka ve adalet sistemine güvenimizin pamuk ipliği hale getirildiği bu dönemde bu korkunç suçun faillerinin aramızda geziyor olması kabul edilemez. Çocuklarımız çizerek anlatmışlar anlaması gereken vicdansızlar anlayamamış. Buradan başta Adalet Bakanı (Abdülhamit Gül) olmak üzere iktidarı uyarıyorum, milletin adalet duygusu ve vicdanıyla sakın oynamayın" dedi.
"İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmeyeceğiz"
Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı kararıyla İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesini bir kez daha eleştiren Akşener, kadınlara seslendi:
"Ne hukuk taklaları ne de oldu bittiler bizi yıldırır. Kadınların benim mücadelemdir. Bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Sonuna kadar İstanbul Sözleşmesi yaşatır demeye devam edeceğiz. Sonunda bu çirkin zihniyet değil biz kazanacağız. Kimsenin şüphesi olmasın."
TBMM Grubu toplantımızdayız. #Canlı https://t.co/KdE71QeHzp
— Meral Akşener (@meral_aksener) June 30, 2021
Erdoğan'ın Kanal İstanbul sözleri
Akşener, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 26 Haziran'da yapılan Kanal İstanbul'un ilk köprüsü Sazlıdere'nin temel atma töreninde muhalefete yönelik "Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla da alırlar" sözlerini eleştirdi:
"Milletin adamı meğersem tahkimin avukatıymış. Şuursuzluğa bakar mısınız? İbretlik gerçekten. Sandık ne zaman gelirse gelsin seçimden yenilerek çıkacağını anlamış.
"Sayın Erdoğan tarafını seç. Milletinin yanında mısın yoka beşli çetenin arkasında mı duracaksın? Bu ülkenin cumhurbaşkanı mısın yoksa yabancı şirketlerin avukatı mı olacaksın? Milletin adamı mısın yoksa lobilerin adamı mı olacaksın? Karar ver.
"Uluslararası hukukta, tiksindirici borç diye bir kavram var. Bu kavram dış borç alan ve bunu milletinin menfaatine harcamak yerine kendi kişisel ikbali için harcayan liderler için kullanılır.
"Bu liderler iktidardan düştükten sonra o borcun ülkedeki vatandaşlardan değil borcu alan liderin kişisel harcaması olarak kabul edilerek o kişinin bizzat kendisinden tahsil edilmesini söyler.
"Hem de uluslararası hukukta budur. Danışmanlar ne yapacak acaba? Tiksindirici borç olarak kabul edilmesi için üç şart var. Bir, borcu veren kişinin bilgilendirilmesi. Bu yapılmış mı? Evet biz, Millet İttifakı olarak bu görevi yerine getirdik. Her fırsatta yerli yabancı tüm kurumları uyardık.
"Referandum yapıldı mı?"
"İki, borcun halkın rızası dahilinde alınmamış olunması. Kamuoyu araştırmaları milletimizin büyük çoğunluğunun bu projeye karşı olduklarını gösteriyor. Ayrıca Kanal İstanbul için ayrı bir referandum yapılmamış.
"Üç, borcun halkın menfaati için kullanılamaması. Kanal İstanbul projesi hali hazırda çalışan ve değer üreten firmaları ayakta tutmayı ve milletimizin refah seviyesini yükseltmeyi amaçlıyor mu? Hayır. İşsiz gence istihdam yaratmayı amaçlıyor mu? Hayır. Projenin bölgede arsa kapatanlar ile malum müteahhitler dışında milletimizin gelişmişlik düzeyine yapacağı bir katkı var mı? Hayır.
"Ez cümle Sayın Erdoğan hiç heveslenme bu parayı milletimiz ödemeyecek. Tiksindirici borç doktirinine göre, milletimize inat olarak yaptığını bizzat kendin itiraf ettiğin bu projeden doğan şahsi borcunu eğer varsa paran bizzat sen ödeyeceksin.
"Şayet birisi bir parayı söke söke alacaksa hiç kusura bakma senden alacak. Şimdiye kadar söke söke verdiğin kapitülasyon tadındaki nice tavize bakınca şimdiden para biriktirmeye başlarsan iyi edersin."
(DŞ)