Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Siyasi İlişkiler ve Demokrasi Alt Komitesi, Türkiye ziyaretinin ardından hazırladığı raporda, “Türkiye’nin denetim sonrası diyalog sürecinden çıkarılıp tekrar denetim sürecine alınmasını” önerdi.
Türkiye, 1990’lı yıllarda tabi olduğu denetim mekanizmasından*, 2000’li yılların başlarındaki reformların ardından 2004’te çıkarılmıştı. Türkiye 12 yıldır “denetim sonrası diyalog süreci” içerisinde.
Raporda ayrıca, yetkililere, tüm tutuklu gazeteci ve yazarlar ile tutuklu HDP milletvekillerinin serbest bırakılması çağrısında bulunuldu.
AKPM, rapora yer alan görüşleri ve Türkiye’de demokratik kurumların işleyişini, Ocak 2017’deki toplantısında görüşecek.
Jensen: HDP milletvekilleri neden tecritte?
Danimarka Sosyalist Grup’tan, Alt Komite Başkanı Mogens Jensen’in 21-23 Kasım 2016’da yaptığı ziyaretine dayanan bilgi notundan oluşan 15 Aralık tarihli raporda, hükümetin 15 Temmuz darbe girişimi ve ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) dönemindeki icraatları ve önlemlerine geniş yer verildi.
Jensen, tutuklu bulunan Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere tutuklu siyasetçiler ile kendisinin ve diğer uluslararası heyetlerin görüşmesine neden izin verilmediğine, ayrıca HDP milletvekillerinin neden tecrit koşulları altında tutuklu bulunduğuna anlam veremediğini de yazdı.
AKPM’den “endişe verici” uyarısı
Raporda, “endişe verici” olarak tanımlanan başlıca noktalar şöyle belirtildi:
* Hükümet ve parlamentonun çoğunluğu, darbe girişiminin ardından “tüm sıradışı önlemlerin alınmasının” makul olduğuna ikna olmuş durumda.
* Muhalefet, sivil toplum ve medya ise hükümeti, darbe girişimin araştırırken eleştirel seslerin susturulmaya çalışıldığını ifade ediyor. Ülkedeki otoriteryen eğilim daha önce de ciddi endişelerin kaynağı olurken, şu anda, darbe girişimi veya yeni bir darbenin önleminin alınması için gerekenlerin çok ötesinde tam bir baskı ortamının kurulduğunu anlattılar. Yargıçlar, akademisyenler, parlamenterler, belediye başkanları ve medya mensuplarının hedef alındığı ifade edildi.
* Hükümetin icraatları, Türkiye Anayasası ve uluslararası hukukun izin verdiğinin de çok ötesinde.
15 Temmuz sonrası önlemler
* Delegasyonumuz, ciddi önlemlerin, işten atmalar, görevden almalar gibi, kalıcı olarak hayata geçirilmiş olmasından endişeli. Örneğin işten atmalar ile yüzbinden fazla insan ve aileleri etkilendi, onbinlerce kişi somut delil olmaksızın gözaltına alındı ve/veya tutuklandı.
* Masumiyet karinesinin ve savunma hakkına saygı gösterilmesinin önemli altını çiziyoruz. Ayrıca beş güne kadar avukat görüşünün kısıtlanmasını ve 30 günlük gözaltı süresinin kaldırılması gerekir.
* Türkiyeli yetkililer, demokrasinin ülkede yeniden ve hızla tesis edilmesini önerirken, sadece OHAL’in kaldırılmasına değil, alınan sıradışı önlemlerin kalıcı karakterinin de kaldırılması gerektiğine dikkat çekti.
İfade özgürlüğü, medya
* Tutuklu gazeteciler, editörler ve yazarların tutuklanmasından, yüzlerce basın kuruluşunun kapatılmasından ve medyanın üzerindeki genel baskıdan endişe duyuyoruz.
* Medyada çokseslilik ve medyanın tüm siyasi güçlerce ulaşılabilir olması, insanların demokratik kurumlara güveninin tesisi için hayati.
* Yetkililere, tüm tutuklu gazeteci ve yazarların serbest bırakılması çağrısında bulunuyoruz.
HDP’li vekillerin tutuklanması
* Parlamenterlerin, geçen Mayıs ayında kaldırılan dokunulmazlıkları iade edilmeli.
* Delegasyonumuz, üst üste talep etmemize rağmen, tutuklu HDP’li milletvekilleriyle görüşememekten dolayı üzgün.
* Yetkililerden, tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmasını ve AKPM’den, Avrupa Konseyi’nden ve diğer uluslararası toplumdan gelen ziyaret taleplerinin karşılanmasını talep ediyoruz.
* Meclis’te grubu bulunan bir muhalefet partisinden 12 milletvekilinin tutuklanması, Türkiye demokrasisis ile ilgili doğru mesajı içermiyor.
İdam cezası, başkanlık sistemi
* Tüm görüşmelerimizde, idam cezasının Avrupa Konseyi üyeliğiyle bağdaşmaz olduğunu açıkça belirttik. Muhataplarımızın hiçbiri buna itiraz etmedi.
* Başkanlığa geçiş gibi önemli Anayasa değişiklikleri, geniş toplum mutabakatına dayanmalı, aceleye getirilmemeli.
* Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) standartlarının sağlanması ve kriterlerin yerine getirilmesi adına, Türkiyeli meslektaşlarımızla diyaloğun ve yakın inceleme ortamının sürmesini umut ediyoruz.
Denetim mekanizması/süreci nedir? |
Dışişleri Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde denetleme mekanizması ve hangi yıllarda uygulandığı şöyle açıklanıyor: “1990’lı yılların sonlarından itibaren ivme kazanan ülkemizdeki kapsamlı reform süreci, Avrupa Komisyonu (AK) ile ilişkilerimizi doğrudan etkilemiştir. Ülkemizde kapsamlı Anayasa değişiklikleri ve reform paketleri kabul edilmiş, Medeni Kanun ile Türk Ceza Kanunu’nda değişikliğe gidilmiştir. “Bu bağlamda, AK ile işbirliği içinde, özellikle ölüm cezasının kaldırılması, işkenceyle mücadele, ceza ve tevkifevi reformu, düşünce ve ifade özgürlüğü, dernek kurma ve toplanma hürriyeti, din özgürlüğü, yargının işleyişi, sivil-asker ilişkileri, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar ve yolsuzlukla mücadele gibi alanlarda kaydedilen önemli ilerlemeler, AK nezdindeki konumumuzu güçlendirmiştir. “Türkiye, 1990’lı yıllarda kurulan AKPM denetim mekanizmasından, özellikle 2000’li yılların başlarında gerçekleştirdiği reformlar sonucunda, 2004 yılında çıkmıştır. 2004 yılından bu yana ise, ülkemiz denetim sonrası diyalog süreci içerisindedir.” Avrupa Konseyi'nin en eski üyelerinden Türkiye'de “demokratikleşme alanında sorunlar bulunduğu ve insan hakları ihlallerinin devam ettiği” gerekçesiyle denetim süreci 1996’da başlatılmıştı. AKPM’nin denetim sürecinde şu anda Ermenistan, Azerbaycan, Moldova, Bosna-Hersek, Gürcistan, Moldova, Rusya, Sırbistan ve Ukrayna bulunuyor. |
(AS)
* Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz. [İngilizce]