Sosyalist Feminist Kolektif'ten (SFK) Özlem Kaya, 12 Haziran'da yapılacak genel seçimler öncesinde siyasi partilerin açıkladığı seçim beyannamelerinin kadınların taleplerini yeterince dikkate almadığı görüşünde.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) seçim bildirgelerini inceleyen Kaya'ya göre, her iki parti de patriyarkayı aşındıracak bütünlüklü politikalar gütmekten uzak.
Özellikle AKP'nin seçim bildirgesinde "kadın" değil "aile" vurgusu var. Aileyi güçlendirme politikaları ise kadının değil kadının eşitsiz konumunun güçlenmesine hizmet ediyor.
Kaya, "Patriyarkayı aşındıracak bütünlüklü, kadınların işgücü piyasasındaki ikincil konumlarını ortadan kaldıran, onları aile içindeki bakım yükünden kurtaracak ve bu sayesede kocalarına karşı güçlendirecek politikalara ihtiyaç var" diyor.
Kaya'nın dikkat çektiği bir başka nokta da Kürt sorununun çözümünün kadınlar açısından çok önemli bir talep olduğu. "Çünkü savaş siyaseti, milliyetçilikle birlikte yürüyor. Milliyetçilik, erkek egemenliğini besliyor. Savaş, kadına yönelik şiddeti artırıyor."
Güçlü aileler güçsüz kadınlar
Kaya'nın bianet'e yaptığı değerlendirme şöyle:
Özellikle AKP kadını aileye eşitlediği için aileyi güçlendirme politikaları, "kadın için politikalar" olarak değerlendiriliyor.
Oysa güçlendirilmeye çalışılan "aile", kadınların öldürüldüğü, şiddete maruz bırakıldığı, emeklerine el konulan, heteroseksüelliği norm olarak aldığı yerde kadın cinselliğinin doğurganlığa eşitlendiği yer.
AKP'nin seçim bildirgesinde, içeriği çok açık olmasa da "aile sosyal destek programı" ile "aile bütünlüğünün korunması", "güçlü aileler kurulması" öneriliyor.
Örneğin, aileyi güçlendirerek boşanmalardaki artışı engellemeyi öngörüyorlar. Oysa kadınlar boşandıkları zaman dahi eski kocalarından şiddet görmeye, onlar tarafından öldürülmeye devam ediyorlar. Boşanmak isteyen kadınların can güvenliklerini sağlayacak, onları eve geri döndürmeye çalışmayacak, ekonomik anlamda kendi ayakları üzerinde durabilmeleri sağlayacak seçenekleri sunacak politikalar yerine boşanma bir sorun alanı ve önüne geçilmesi gereken bir şey olarak karşımıza çıkıyor.
Kadın cinayetleri
AKP de CHP de kadın cinayetlerini "töre ve namus cinayetleri" olarak ve "onur kırıcı, insanlık suçu" olarak tanımlıyor. Oysa bunlar erkeklerin kadınların hayatı üzerinde dahi hak iddia edebildikleri patriyarkal sistemin sonucu. İki partinin de önerdiği gibi eğitimle önü alınabilecek sorunlar değiller. CHP yasal düzenlemelerden bahsediyor, bu tabii ki çok önemli, ancak yasaların uygulanmasının da sağlanması gerekiyor.
Kadın istihdamı
Her iki parti de "kadın istihdamını artırma" söylemini sürdürüyor. Oysa AKP'nin iktidar döneminde bir yandan kadın istihdamını artırma söylemini sürdürürken diğer yandan Torba Yasa ile esnek çalışma koşullarını yaygınlaştırdığını biliyoruz. AKP, esnek çalışma ve meslek eğitimi ile kadın istihdamının artırılmasına yönelik eleştirileri ise yanıtsız bırakıyor.
Kadınların, evdeki sorumluluklarını yerine getirmeyi sürdürdükleri ölçüde emek piyasasında olmaları isteniyor. Neoliberal ekonomi politikalarıyla sosyal politika harcamaları kısılmaya çalışılıyor, bakım hizmetlerinin toplumsallaştırılması mevzubahis bile değil, kadınlar bunları ücretsiz olarak yapıyor ne de olsa!
Kadınlar esnek, yarı zamanlı, güvencesiz işlerde istihdam edildiği sürece, kadınların ev dışına çıkmalarının yolu açılsa da, güçlenmelerini sağlayan bir durum söz konusu değil.
CHP de enformel çalışma alanlarında sosyal refah hizmetlerinin yaygınlaştırılacağını söylüyor. Kadınların en çok bu alanlarda çalıştığının farkındalar.
Kısa vadede bu tür çalışmanın yasal güvence altına alınmasını olumlu bir gelişme olarak görebilirdik. Ancak kreş, işe alım ve mesleki eğitimde kota gibi taleplerle birleştirilmezse bu durum kalıcılaşarak kadınların işgücü piyasasındaki ikincil konumlarını pekiştirecek.
Sosyal devlet, fırsat eşitliği ve kadınlar
CHP kamu istihdamında "ilkeli" kota, özel sektör için de özendirici teşviklerden söz ediyor. Bu ilkelilik genel olarak fırsat eşitliği perspektiflerinden hareketle belirlenecekse ne kadar bizim istediğimiz türden olur bilinmez.
CHP sosyal devlet vurgusu yaparken sürekli bir fırsat eşitliğinden söz ediyor ki aslında bu rekabetle belirlenen dünyaya eşit fırsatlarla girilmesinin sağlanması demek. Bunu sağladıktan sonra "başarısızlık" bireysel bir sonuç olacak. Bu sosyal devlet anlayışıyla çelişen bir durum.
Meslek eğitimi kursları ve cinsiyetçi bakış
Esnek çalışmanın bir başka yönü de meslek eğitimi kursları. İşçinin farklı pozisyonlarda istihdam edilebilir olmasını sağlamayı, mesleki eğitim olarak sunuyorlar. AKP de CHP de mesleki eğitime sıkça vurgu yapıyor.
Fakat mesleki eğitim dediğimiz şey de cinsiyetçi bir bakışla sürdürülüyor. Erkek işi - kadın işi ayrımını güçlendiriyor. Kadınların yükümlü görüldükleri görevlerden kurtulmalarını sağlayacak sosyal politikalar yürütülmeden, meslek eğitimi kurslarına devam ederek iç gücü piyasasına hazır olmaları mümkün görünmüyor.
Aile Sigortası
Örneğin CHP'nin Aile Sigortası projesini ele alalım. CHP seçim bildirgesinde, çocukları ile yalnız yaşayan kadınlar, sigortadan öncelikli yararlanacaklar kapsamında sayılıyor. Fakat sigortaya hak kazanmak için Türkiye İş Kurumu'na kayıtlı olmak, Meslek Eğitim Merkezi ya da Türkiye İş Kurumu'nun düzenlediği kurslara katılmak gibi yükümlülükleri yerine getirmeleri bekleniyor. Yalnız annelerin çocuklarını bırakıp bu kurslara nasıl katılacağına ilişkin bir düzenleme ise yok.
Bir de Aile Sigortası ödemesinin kadına yapılacağı söyleniyor. Tabii ki bu önemli bir kazanım. Ancak biz biliyoruz ki bugün kadınların ücretli bir işte çalıştıkları durumda dahi kazandıkları paraya el konabiliyor. O nedenle patriyarkayı aşındıracak politikaların daha bütünlüklü politikalar olması, kadınların işgücü piyasasındaki ikincil konumlarını ortadan kaldırırken, onları aile içindeki bakım yükünden kurtaracak ve ancak bu sayede kocalarına karşı güçlendirecek politikalara ihtiyaç var.
Aynı zamanda bu sigortanın bir yurttaşlık hakkı olarak sunulması da bir kandırmaca. Patriyarkayı bir sistem olarak tanımazsanız, kadın ve erkek aynı "yurttaş" kategorisinde değerlendirilebilir. CHP'nin yaptığı bu bile değil. Aile üzerinden verilecek bir sigortayı yurttaşlık hakkı olarak sunuyor.
Çalışmayan anneler için kreş
Kadınların kreş talebi, görünmez ve duyulmaz bir talep değil. Ancak seçim bildirgelerinde kreş, formel sektörde çalışan kadınlar için bir vaat olarak sunuluyor. Aslında kreş aynı zamanda, kadınların çalışmasının yolunu açacak bir taleptir de, o nedenle sadece çalışan kadınlar üzerinden düşünülemez.
Kürt sorununun çözümü
Doğrudan kadınlarla ilgili görülmese de Kürt sorununun çözümü, kadınlar için de bir talep. Çünkü savaş siyaseti, milliyetçilikle birlikte yürüyor. Milliyetçilik, erkek egemenliğini besliyor. Ayrıca savaşın kadına yönelik şiddeti artırdığını da biliyoruz.
Bunun yanı sıra Kürt sorunu ve savaş koşulları, kadınlar arasındaki farklılıkları keskinleştiriyor, kimi kez kadınları karşı karşıya getiriyor.
Bu ülkede yaşayan kadınların önemli bir bölümü anadilinde konuşma hakkına sahip olmadan yaşıyor, dilini bile bilmedikleri bölgelere göç etmeye zorlanıyorlar ve bu onları her anlamda daha da güçsüz kılıyor.
Bu nedenle, barışın sağlanması kadınlar açısından çok önemli.
Oysa AKP açılımdan bahsederken operasyonları sıklaştırıp, tutuklamalarla siyasal alandaki mücadelenin de önünü tıkıyor. CHP ise eski milliyetçi çizgisini biraz daha yumuşatmış görünse de bu konuda politikalarının seçim vaatlerinden öte bir anlam taşıdığını, gerçekten Kürt vatandaşları dikkate aldığını söylemek güç. (ÖK/BB)