* Fotoğraf: Arşiv / AA
“AKP torba yasa teklif ediyorsa işçinin emekçinin yararına bir şey çıkmıyor. ‘Tarımda reform, üretici köylünün hayatı kolaylaşacak, tarımsal üretim desteklenecek’ vb. söylemlerle çıkarttıkları bütün kanunlar üretici köylünün ülke tarımının aleyhine uygulamalar olarak karşımıza çıkıyor. O nedenle AKP bir yasa tartışıyorsa bir biraz ihtiyatlı düşünelim diye üretici köylüleri uyarıyoruz.”
Tüm Köy Sen Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı Sedat Başkavak’ın AKP’nin tarım politikaları ile ilgili 33 maddeden oluşan torba yasa teklifine ilişkin ilk değerlendirmeleri böyle.
Bu hafta içerisinde TBMM'ye sunulması beklenen teklifte tarım politikalarına ilişkin öne çıkan başlıklar tarımsal amaçlı arazi kullanıma düzenleme, ormanlık alanların belirlenmesi ve yerli tütün teşviki…
Sedat Başkavak, teklifin ayrıntılarını, söz konusu başlıkların tarımda, ormanda ve üretici köylüdeki etkilerini bianet’e anlattı.
Tarımsal amaçlı arazi kullanımı
Teklifle, tarımsal amaçlı arazi kullanım plan ve projelerine aykırılık durumunda uygulanacak cezalar ve yükümlülükler yeniden düzenleniyor. Buna göre; tarımsal amaçlı arazi kullanımlarında, tarımsal amaçlı arazi kullanım plan ve projelerine uyulması zorunlu hale gelecek.
Bu plan veya projelere aykırı hareket edilmesi halinde valilikçe resen tespit yaptırılarak sorumlulara projeye uygunluk sağlanması için azami üç ay süre verilecek. Bu sürenin sonunda aykırı kullanımların devam etmesi durumunda valilikçe faaliyet durdurulacak.
Çok büyük şirketlerin tarım alanları üzerine bir yapı kurmaları gerektiğinde o bölgelerin Cumhurbaşkanı kararnamesiyle endüstriyel üretim bölgesi ilan edilebildiğini belirten Tüm Köy Sen Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı Başkavak, Bursa’daki Cargill fabrikasından örnek vererek şunları söylüyor:
"Bursa’da Cargill’in yeri endüstriyel üretim bölgesi olarak bakanlık tarafından belirlendiği için, Cargill metrekaresine 5 lira ödeyerek orayı tamamen tarım alanlarının üzerine kurmuştur. Tarım alanına tarım amaçlı arazi kullanımına ilişkin düzenleme yapılacaksa tarım alanları tarım dışı kullanılamaz demek lazım. Şimdi bunu bir tarafta söylerken diğer tarafta da tarım dışı kullanımın yol ve yöntemlerini kolaylaştırıyorlar.
“Tahribi kolaylaştırıyor”
“Örneğin bütün illerde toprak koruma kurulları vardır ve bu kurulların çoğu toprağı korumak üzerine değil korumamak üzerine kararlar almışlardır. Mesela son 10 yılda yaygınlaşan güneş enerji santrallerinin büyük bir çoğunluğu tarım alanları üzerine kuruludur.
“Dolayısıyla tarımsal amaçlı arazi kullanımına ilişkin düzenleme plana ve projelere aykırılık durumunda uygulanacak cezalar, yükümlülükler inandırıcı gelmiyor. Hele hele metrekaresine 5 lira alarak tarım arazilerinin tarım dışı kullanımına ceza veriyoruz mantığıyla tarım alanlarının talanının tahribini kolaylaştıran düzenlemelerin hiçbir kıymeti yok."
* Tüm Köy Sen Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı Sedat Başkavak
(Fotoğraf: Mezopotamya Ajansı)
Ormanlık alanların belirlenmesi
Teklifteki ormanlık alanların belirlenmesi başlığı altında “Ormanlık alanlar içerisine odun dışı ürünlerin mamul ya da yarı mamul olarak işlenmesi amacıyla tesis kurulmasına izin verilmesi” maddesi yer alıyor. Söz konusu maddenin “anlaşılır” olmadığını söyleyen Başkavak şöyle devam ediyor: anlaşılır değil.
“Her halde şöyle anlayacağız. Önce kurulacak tesis için yer belirlenecek (ya da muhtemelen bu tesis ya da tesisler kurulmuş olacak ki böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyuldu) sonra da kalan kısım orman olarak belirlenecek. Eğer yapılmak istenen bu ise, orman alanı belirleme değil orman talanı ve tahribatı yapanlara yasal kılıf oluşturulacak demektir.”
3 hektarı aşmayan sahipli araziler
Başlıktaki bir diğer maddeye göre ise orman sınırları dışında olup yüz ölçümü 3 hektarı aşmayan sahipli arazilerde tabii olarak yetişen her nevi ağaç ve ağaçlıklarla örtülü yerler, alan büyüklüğüne bakılmaksızın orman alanı sayılmayacak. Başkavak’ın açıklamaları şöyle:
“Orman sınırları dışında hem sahipli arazi olacak hem de arazi üzerinde tabii olarak yani kendi doğallığında yetişmiş ağaç olacak ve buralar orman sayılmayacakmış. Hem de 3 hektara kadar, 3 hektar 30 dönüm yapıyor.
“Örneğin, Karadeniz Bölgesinde 2-3 ya da en fazla 5 dönümlük babadan dededen kalma araziler uzun süre bakımsız kaldığında bölgenin doğal yapısı gereği hızla yeniden ormana dönüşebiliyor. Kızılçam ağaçları yetişebiliyor. Biz Karadeniz Bölgesinde bu sorunları yaşayan köylülerin sorununu çözmek istiyoruz deseler anlaşılır.
“Demek ki rantı peşkeş çekilmemiş yerler var”
“Ya da Adıyaman Tut ilçesi çevresindeki köylerde Antep fıstığı yetişen bahçelerin pek çoğu, 1930'lu yıllarda uçakla çekilen fotoğraflarda ağaçlar görünüyor diye ormanlık alan olarak işaretlenmiş. Bölge köylüsü kendileri, babaları ve dedeleri Antep fıstığı üreterek geçimlerini sağlamışlar ve Antep fıstığı ağacı kendiliğinden yetişen bir ağaç da değil. Bu bölge köylülerine 30’lu yıllarda çekilen bu fotoğraflara dayanarak dava açılmış ve pek çok sorun yaşanmıştır.
“Fakat bugün yapılmak istenen açık açık üretici köylülerin sorunlarını çözmekten ziyade belli bir miktarda belirtilerek, örneğin 3 hektar denilerek neyin hesaplandığı belirsizleştirilmiş bu kanundan kimlerin ne ölçüde yararlanacağı kimlere rant oluşturulacağı endişesi ortaya çıkmaktadır. Demek ki imar barışı, 2B düzenlemesi vs. çokça yapılan düzenleme ile hala çözülmemiş ya da rantı peşkeş çekilmemiş yerler var ki, böylesi bir düzenlemeye ihtiyaç duyuluyor.”
Tütün teşviki
Teklifteki bir diğer maddeyle ise yerli tütün teşvik edilecek. Tütün mamulü üreticilerinin, bir takvim yılı içinde yurt içi piyasaya arz amacıyla ürettikleri ve ithal ettikleri sigara, nargilelik tütün mamulü, sarmalık kıyılmış tütün mamulü ve pipoluk tütün mamulü kategorilerinde kullandıkları toplam tütünün, kategori bazında en az yüzde 30'unun Türkiye'de üretilen tütün olması zorunlu olacak.
Tarım ve Orman Bakanlığı bu oranı yüzde 45'ine kadar artırmaya ve yüzde 15'ine kadar indirmeye yetkili olacak. “Her konuda yerli ve milli olmaktan bahseden AKP iktidarı, konu başta Adıyaman olmak üzere çevre illerdeki yerli tütün üretimi ve tütün üreticisi olunca yerliliği neden rafa kaldırıyor” diye soran Başkavak şunları aktarıyor:
"Bu iktidarın en çok öne çıkardığı şey yerli ve mili olmak. Biz Türkiye'de virginia tütün tüketiyoruz ve 500 milyon doların üzerinde de tütün ithalatı yapıyoruz. Biz aslında iyi bir tütün üreticisi ülke olabiliriz. Fakat Türkiye'de yerli tütün üretimi ve işlenmesi neredeyse yasak.
“Adıyaman’da tütüncüler Diyarbakır plakasıyla geziyor”
“Adıyaman'da tütün üreticileri Adıyaman plakalı araç kullanmazlar. Çünkü o plakalı araçlarda 50 kilodan fazla tütün bulduklarında ceza yazarlar ve onlar da Diyarbakır plakalı araçlarla gezerler. Şimdi bu iktidar diyor ki biz sigara üretiminde yüzde 30 yerli tütün kullandıracağız. Bunu da Tarım ve Orman Bakanlığı isterse yüzde 45'e çıkaracak. Peki bu kadar yerli ve millilik propagandası yapılan bir ülkede neden yerli yüzde 50 tütün kullanılmıyor.
“Sigara şirketleri sözleşmeli üretim ile tütün ektirmekte ve tütün üreticisi köylülere tek taraflı fiyat dayatıyor. Alıcılar tek ya da birleşik oluyor, üretici de onların belirlediği fiyattan ürünü satmak zorunda kalır. Alıcı da avans vererek köylüyü tamamen kendine mecbur bırakmış oluyor. Bugün Türkiye'de tütün üreticilerinin tütününü British American Tabacco alıyor. Tek taraflı fiyat dayatmasıyla köylü ürününü satmak zorunda kalıyor.
"Mevcut politikalar sorunludur"
“Bugün ülke genelinde tütün üreticisi 200 binlerden 50 binlere gerilemişse, tütün üretimi 60 bin tonlara kadar düşmüşse hem sözleşmeli üreticilikten hem de mevcut yasaklardan kaynaklı tütün üreticilerinin yaşadığı sorunlar bunun nedeni olmuştur.
"Bu da yerli tütün katkısını yüzde 30 ya da yüzde 45 çıkarmakla çözülebilecek bir mesele değildir. Türkiye'de üretilen tütün fabrikalarda sigaraya dönüşmelidir. Bakanlık da bunu sağlamalıdır." (TP)