Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
AKP Parti Merkez Yürütme Kurulu toplantısı sonrası açıklama yapan parti sözcüsü Ömer Çelik, Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 700 hafta eylemine yönelik yasak ve saldırıya dair konuştu.
“Annelerin acısını istismar ederek terör propagandası yapmasına, birtakım faaliyetler içerisine girmesine bundan sonra müsaade edilmeyecektir” diyen Çelik “O alan bundan sonra böyle bir iş için kullanılmayacaktır” dedi.
Gözaltına kayıpların bulunup faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanı'nda buluşan Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 700. eylemine düzenlenen saldırıda kayıp yakınlarının da aralarında olduğu 47 kişi darp edilerek gözaltına alınmıştı.
“Çelişki yok”
Erdoğan başkanlığındaki AKP toplantısı dün (29 Ağustos) AKP genel merkezinde gerçekleşti. Üç saat süren toplantı sonrası Çelik basının karşısındaydı.
Anadolu Ajansı’nda yer alan habere göre, bir gazeteci 700. Hafta eylemine müdahale, İçişleri Bakanı Soylu’nun açıklaması, 2011’de dönemin başbakanı Erdoğan ile Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın görüşmesini hatırlatarak tepkilere yorumunu sordu.
Çelik , "Sayın Genel Başkanımızın Başbakanlığı döneminde o annelerin kabul edilmesiyle ilgili olan tutumumuzla bu son ortaya çıkan müdahale arasında bir çelişki yok" dedi.
TIKLAYIN - Cumartesi Anneleri Başbakan'ın Yanından Eli Boş Döndü
Erdoğan’ın konuşmasını okudu
Çelik, Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde konuyla ilgili yaptığı bir grup konuşmasından bir bölümü aktardı.
Erdoğan'ın, "Tamamen insani hassasiyetlerle yüreğimizi insanların dertlerine, sorunlarına açtık. Orada 103 yaşına ulaşmış Berfo ana vardı. Bizimle hikayesini paylaştı. Kendisini dinlediğimizde anneliğin siyasetinin ve ideolojisinin olmadığını bir kere daha gördük. Bir gece evinize geliyorlar, gözlerinizin önünde oğlunuzu alıp götürüyorlar. Tam 31 yıldır evladınızdan bir haber alamıyorsunuz. 'Oğlumu götürürlerken son kez 'Cemil' dedim, o da bana 'Anne' diyerek seslendi. Son duyduğum sözler bunlar...' Faili meçhullerin katillerinin bulunmamasının ne büyük acı olduğunu biliyoruz ama evladının kemiklerini dahi bulamayan, oğullarının mezarlarını bulmaya razı olan acılı anneler var bu ülkede. Her ne sebeple olursa olsun ülkemizde hiçbir anne evladı için gözyaşı dökmesin, evladının yolunu kaygıyla beklemesin diye hukuksuzluğa karşı mücadele ediyoruz. Biz birilerinin yaptığı gibi annelerin gözyaşları üzerinden siyaset yapmıyoruz, yapılmasını da istemiyoruz" şeklindeki açıklamalarını okudu.
"Bu cümleler Sayın Genel Başkanımız tarafından ifade edilmiştir. Bu cümleleri aynen savunuyoruz. Özellikle şu cümlenin altını çiziyoruz, yine kendileri tarafından ifade edilmiştir; 'O annelerin yüreği bizim yüreğimizi ve yolumuzu aydınlatmaya yeter.' Bu görüşlerimizde hiçbir değişiklik yok."
“Terör propaganda merkezine dönüştü”
Çelik, “TBMM'de bu konuda komisyon kurulduğunu, bazı sonlanan davalarda cezalar verildiğini” söyledi.
"Berfo annenin acısı, diğer annelerin acıları, evlatlarıyla ilgili duyduğu hasret başımızın üzerindedir. Bu acıya hürmetimiz çok büyüktür ve boynumuz kıldan incedir. Kapılarımız her zaman kendilerine açıktır ama 2010'dan sonra buranın giderek bir terör propagandasının zemini haline gelmesi, annelerin acısı üzerinden belli grupların burayı bir terör propaganda merkezine dönüştürmesi karşısında ortaya çıkan tedbirleri almak zorunlu olmuştur.
“İçişleri Bakanımızın yaptığı açıklamada açık bir şekilde ortaya koyduğu gibi terör gruplarından, terör gruplarının tahakkümünden bu alanın kurtarılması gerekiyor. Bu annelere karşı bir tutum değildir, evladı kaybeden annelere karşı bir tutum değildir. İçişleri Bakanımız bunu açık ve net şekilde söyledi, oradaki terör gruplarının burayı bir eylem alanına dönüştürmesine karşıdır."
"İzin verilmeyecek"
* Fotoğraf: AA
Çelik sözlerine “Türkiye'de, siyasi istismar partisi” denilebilecek, adı konulmamış bir partinin bulunduğu” ,” bunların her türlü acıyı, gözyaşını istismar etmek üzere hayatlarını kurguladığı” şeklinde devam etti.
"Bunlar tarafından o alan bu şekilde ele geçirilmiştir. Bunların annelerin acısını istismar ederek terör propagandası yapmasına, birtakım faaliyetler içerisine girmesine bundan sonra müsaade edilmeyecektir. O alan bundan sonra böyle bir iş için kullanılmayacaktır. Anneler ya da başkaları, evladıyla ilgili kaygı duyanlara hepimizin kapısı her zaman açıktır.
“Bundan sonra İstiklal Caddesi gibi yerlerde bu tür eylemlere izin verilmeyecektir. Açık ve net söylüyorum, valiliğin belli olarak ortaya koyduğu yerler haricinde bu tip eylemlere müsaade edilmeyecektir.
“Bu tip yerlerde eylem yapmak isteyen AK Parti bile olsa müsaade edilmeyecektir. Valiliğin gösterdiği yerde bunlar yapılacaktır, bu düzeni sağlamak durumundayız. Yapılan iş annelere ve annelerin acılarına karşı yapılan bir iş değildir. Anneleri ve annelerin acılarını mahkum etmeye çalışan, kıskaca almaya çalışan terör gruplarına karşı yapılan bir iştir.
“Dolayısıyla bütün o annelere, evladının yasını tutan annelere bir kere daha hürmetlerimizi sunuyoruz ama bu son yapılan meselenin bu annelere karşı bir tutum gibi gösterilmesini kesinlikle kabul etmiyoruz."
"Güvenlik güçleri soğukkanlılığını korumaya çalıştı"
Polis müdahalesine dair ise şöyle dedi:
"Bu sadece bu olayla ilgili değil, pek çok olayla ilgili fakat orada dikkat ederseniz karşı karşıya kaldığı durum karşısında güvenlik güçlerinin mümkün olduğu kadar soğukkanlılığını korumaya çalıştığını tespit ediyoruz ama bir hata varsa o mutlaka kendi iç dinamikleri içinde değerlendiriliyordur.
"Dolayısıyla bu meselenin terör grupları tarafından istismar edilmesine müsade edilmeyecektir. Bu yerlerin terörün propaganda alanı olmaktan çıkarılmasıyla annelerin acısını birbirine karıştırmamak lazım. Bunu maalesef yine terörle akrabalığı çok seven grupların sosyal medyada çok yoğun bir şekilde yaptığını görüyoruz ama o annelerle aramıza girecek herhangi bir kapasiteye sahip değiller."
1995'ten beri Galatasaray meydanında mücadeleHakikat Adalet Hafıza Merkezinin verilerine göre, zorla kaybedildiği tespit edilen toplam 1352 kişi var. Bir grup kayıp yakını ve hak savunucusu “kayıplar son bulsun, akıbetleri açıklansın, sorumlular yargılansın” talebiyle 27 Mayıs 1995 cumartesi günü saat 12.00’de İstanbul, İstiklal Caddesi Galatasaray meydanında oturdu. Arada polis müdahaleleri olsa da 169 hafta kesintisiz Galatasaray Lisesi’nin önünde oturuldu. 170. haftada, 15 Ağustos 1998'de başlayan güvenlik güçlerinin saldırısı, 7 ay sürdü . Her cumartesi, yani tam 31 kez, gözaltılar yaşandı. Cumartesi Anneleri/İnsanları 13 Mart 1999'da güvenlik güçlerinin saldırıları nedeniyle belirsiz bir süre Galatasaray oturmalarına ara verdiklerini açıkladılar. Yedi aylık sürede toplam 431 kişi, birkaç saatten beş güne kadar varan sürelerde gözaltında tutuldu, dövüldü, tartaklandı, yerlerde sürüklendi, hakarete uğradı. Bu insanların hep birlikte gözaltında kaldığı süre 932 gün oldu. Toplam 84 günlük iş göremez raporu alındı. Bununla da kalmayıp haklarında, "polise mukavemet"ten, "toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına" muhalefetten davalar açıldı. Hatta, okuma yazma bilmeyen kadınlar gözaltı hücreleri duvarlarına yazı yazmaktan yargılandı. Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıpların bulunup faillerin yargılanması talebiyle 27 Mayıs 1995’te Galatasaray Meydanı’nda başlattıkları oturma eylemine 31 Ocak 2009’da yeniden başladı. |
(BK)
* Manşet fotoğrafı: Beyza Kural, bianet.