* Fotoğraf: Mehmet Ali Özcan - Ankara/AA
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Sözcüsü Ömer Çelik, AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Çelik, Türkiye-Libya mutabakatı, İdlib’deki gelişmeler, Türkiye-ABD ilişkileri ve Suudi Arabistan’da Cemal Kaşıkçı davasında beş kişinin idam cezasına çarptırılması hakkında konuştu.
Türkiye’ye karşı bir organizasyon kurulmasının istenmesi halinde diplomasinin devamı olarak “sert güç unsurlarının” kullanılabileceğini söyleyen Çelik, mülteciler konusunda da Avrupa’yı tehdit etti:
“Türkiye’nin güvenli bölge politikalarına destek verilmezse, bundan sonra mülteci meselesi Türkiye'den çok Avrupa'nın meselesi haline gelecek.”
Ömer Çelik’in açıklamaları özetle şöyle:
Türkiye – Libya mutabakatı
“Bizi Antalya Körfezi'ne mahkum etmeye çalışan Yunanistan'da üretilmiş Sevilla Haritası diye bir harita vardı. Buna göre neredeyse Meis Adası'na Meis Adası'nın 4 bin katı kadar egemenlik alanı tanıyorlardı.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Akdeniz'deki Sevri Libya'yla imzaladığımız anlaşma ile paramparça ettik’ dedi. Sevr'in bir benzerinin Akdeniz'de Türkiye'nin önüne Sevilla Haritası ya da Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail, Mısır, Yunanistan arasındaki bir mutabakat olarak gelmesi karşısında Türkiye, Libya'yla imzaladığı bu antlaşmayla bunu paramparça etmiştir, kendisine Akdeniz'de örülmeye çalışılan duvarı bu şekilde yok etmiştir.
"Türkiye'nin imzaladığı anlaşmada taraf olanlar Birleşmiş Milletler nezdinde Libya'da meşru taraf kabul edilenlerdir. Türkiye'den birilerinin çıkıp da bunu 'orada iki taraf var biz yanlış tarafla anlaşma imzaladık' gibisinden gündeme getirmeleri tamamen cehaletten kaynaklanıyor.
“AB’den, ABD’den, başka ülkelerden eleştiri geliyor. Fakat en garip açıklama bir CHP Sözcüsünden geldi. Türkiye'nin anlaşma imzaladığı Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni yani BM’nin tanıdığı hükümeti CHP Grup Başkanvekili 'cihatçı bir grup' olarak nitelendiriyor, onun karşısında kimsenin tanımadığı yani BM nezdinde meşru muhatap kabul edilmeyen Hafter'i ise 'ılımlı ve seküler bir yapı' olarak ifade ediyor.
“Hafter'i destekleyen güçlerin kimler olduğuna bakın, o güçlere baktığınız zaman Hafter gerçekten seküler midir? Ayrıca dış politikada böyle bir ayrımı nasıl yaparsınız? Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin milli çıkarlarına bakarız.
"Milli çıkarlarımızın korunması için Akdeniz başta olmak üzere herhangi bir yerde açık ve aleni bir şekilde Türkiye'ye karşı bir organizasyon kurulmak isteniyorsa diplomasi ise diplomasi, diplomasinin devamı olarak sert güç unsurlarını kullanmak gerekiyorsa Türkiye Cumhuriyeti sert güç unsurları kullanılır. Bu Türkiye'nin ulusal çıkarlarının korunması için gerekliliktir.
TIKLAYIN - Libya ile Askeri İşbirliği Anlaşması TBMM'de Kabul Edildi
ABD ile ilişkiler
“(Türkiye’ye yaptırım içeren savunma bütçesinin ABD Senatosu’ndan geçmesi hakkında) Burada sağduyudan yoksun bir yaklaşım var. Burada Amerikan yönetiminin ilişkilerimize daha fazla zarar verebilecek bir noktaya gitmemesi için Kongre kaynaklı bu adımlar karşısında tedbir alması gerekiyor.
“Son derece güçlü ilişkilere sahip müttefiklik ilişkimiz giderek kırılgan hale geliyor. Müttefikler arasındaki dayanışmanın daha önemli olacağı bir noktadayız.
“O sebeple müttefiklerimize daha rasyonel politikalar üretmeleri konusunda çağrı yapıyoruz. Eğer Türkiye’ye karşı bir yaptırım dili kullanılacaksa Türkiye bunlara mütekabiliyet esasında cevap verecektir.
TIKLAYIN - Türkiye’ye Yaptırım İçeren Savunma Bütçesi ABD Senatosu’ndan Geçti
İdlib
“Tekrar bir mülteci akını hareketlendi. Bundan sonra Türkiye bu mülteci akınını tek başına karşılayamaz. Avrupa'da, diğer yerlerdeki dostlarımız ve müttefiklerimiz 'Türkiye nasılsa bu yükü çekiyor' diye şimdiye kadar mükellefiyetlerini yerine getirmediler.
“Bundan sonra Türkiye'nin burada güvenli bölge kurulması, bu güvenli bölgede bu insanların döneceği konutların inşa edilmesi gibi politikalarına destek verilmezse artık mülteci meselesini birilerinin Türkiye'nin meselesi gibi sunma politikasının tamamen sona erdiğini, bundan sonra mülteci meselesinin Türkiye'den çok Avrupa'nın meselesi haline geleceğini, Türkiye'den çok müttefiklerimizin meselesi haline geleceğini açık bir şekilde ifade ediyoruz.
TIKLAYIN - Erdoğan: 80 Bin İdlibli Türkiye'ye Göç Halinde
Cemal Kaşıkçı davası
“Maalesef kaygılarımızı haklı çıkaran bir karar oldu. Biliyorsunuz sürecin en başından beri birkaç noktaya vurgu yaptık. Dedik ki yargılama İstanbul'da yapılsın. Niye? Uluslararası toplumun gözetimi altında uluslararası kurumların katılımıyla bu yargılanmanın yapılması gerekir ki yargı sürecinin adalete, hakkaniyete ve hukuk kurallarına uygun işlediğinden herkes mutmain olsun. Bir kere böyle yapılmamıştır, kapalı bir yargı, dava süreci götürülmüştür.
“Şeffaf yürütülmemiş, kapalı yürütülmüş bir karar. Kaşıkçı cinayetini faillerini serbest bırakmaktan çok, bütün dünya bunu böyle algılıyor, daha çok bunun üstünü örtmeye çalışan bir karar olarak gündeme gelmiştir.
“Bir kere daha şeffaflık çağrısı yapıyoruz, saygın bir mahkeme çağrısı yapıyoruz. İstanbul'da hem uluslararası kurumların gözetiminde yüksek yargı standartlarında bir mahkeme yapılması gerektiğini ifade ediyoruz."
TIKLAYIN - Kaşıkçı Cinayetinde Beş Kişi için İdam Kararı
(EKN)