Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın detaylarını 28 Ekim’de açıklayacağı “Türkiye Yüzyılı” adıyla vizyon belgesini açıklayacağı programa diğer etkinliklerden faklı olarak bu kez çok sayıda iktidar medyası dışında kalan gazeteci de davet edildi.
Nevşin Mengü’den İsmail Saymaz’a, Doğan Şentürk’ten Özlem Gürses’e, Çağlar Cilara’dan İsmail Küçükkaya’ya, Fatih Portakal’dan Taha Akyol’ya kadar liste uzayıp gidiyor.
Ancak bu durum tartışmaları da beraberinde getirdi. Gazeteci ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Ankara Şube Yöneticisi Alican Uludağ alışılagelmişin dışındaki bu davete katılım göstermeyeceğini açıklarken Çağlar Cilara davete icap edeceğini duyurdu.
Gazeteciler bianet’e konuşurken Çağlar Cilara gazetecilik gereği katılım göstereceğini söyledi. Alican Uludağ ise daveti “halkla ilişkiler faaliyeti” olarak gördüğünü ve katılımı doğru bulmadığını ifade etti.
Uludağ: Yeni imaj çalışması
Gazetecilerin soru sorma imkanlarının olmayacağını ve bu sebeple pratikte gazetecilere fayda sağlamayacağını söyleyen Alican Uludağ şöyle konuştu:
“Bugüne kadar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İletişim Başkanlığı ve gazetecilere sistematik olarak akreditasyon uygulayıp gazetecilerin kamuya açık toplantılarına ve haber takibi oluşturmasına engel olurken birden gazetecileri bu toplantıya davet ediyor. Çünkü seçimler yaklaşıyor, bunun için yeni imaj çalışması yapılıyor.
“Kamuoyunun daha fazla takipçisi olan, muhalif ve eleştirel gazeteciler davet ediliyor. Gazeteciler ‘farklı görüşleri dikkate alıyoruz, demokratiğiz’ algısı yaratmak için davet edildiler, bu tamamen bir halklar ilişkiler faaliyeti. Gazetecilerin Erdoğan’a soru sorma imkanları var mı belli değil, yaptıkları gözlemden öteye gidemeyecek.
“Televizyon programı planlansın, gazeteciler soru sorsun”
“Daha geçen hafta sansür yasası çıktı. Akreditasyon uygulandı, kartlar iptal ediliyor, bu sabah gazeteciler gözaltına alındı. Her türlü sansür, baskı, cezanın basına uygulandığı bir dönemde bu etkinlik tamamen göz boyamadır. Katılmayı doğru bulmuyorum.
“Eğer Erdoğan’a soru sorma imkanları yoksa bunun gazetecilere pratikte hiçbir faydası olmaz. İktidar eğer davetinde samimiyse bir televizyon programı planlasın, gazetecileri davet etsin ve halka açık olsun. Gazeteciler de ekonomi, kadın cinayetleri gibi ülkenin kronikleşmiş sorunlarını ya da Amasra’daki ihmalleri tek tek sorsun; promptere bakmadan cevaplansın. Bunlar yapılamadıktan sonra sadece algı çalışması olarak görüyorum. “
Cilara: Gazetecilik orda olmayı gerektirir
Davetli isimlerden Çağlar Cilara AKP’lilerle bir araya gelme fırsatını değerlendirmek için programa katılacağını söyledi. Çağlar Cilara konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ben katılacağım. Mevzu Erdoğan ya da AKP değil, İYİ Parti ya da CHP de davet etse giderdim. Yıllardır kutuplaşmadan ve AKP’nin gazetecileri dışlamasından şikâyet ediyorduk. AKP üst düzey yöneticilerinin tamamı nerdeyse orda olacak, onlarla sohbet etme ve sorularımı sorma imkânımız olacak.
“Seçim öncesi Cumhur İttifakının akreditasyonunda olan gazeteciler konuşma ve soru sorma imkânı buluyordu, muhalif gazetecilerin de bu fırsatı yakalaması önemli. Böyle bir fırsat varken gazeteciliğin gereği orda olmak gerekir. Soru sorma imkânı olacağını düşünmesem de gazetecilik için önemli bir ortam olduğunu düşünüyorum. Bu kadar AKP’liyle görüşme imkanımızın olduğu toplantıyı bulmak zor, tek tek ulaşamayacağımız insanlar var. Bu sebeple yayıncılık açısından da kıymetli buluyorum.
“Dezenformasyon yasası seçimle ilgili ve gazetecilere bir tehdit. Yargının bu kadar siyasallaştığı bir dönemde uygulama şeklinde ciddi problem olacağı açık, bu yasa üzerinden muhalif medyayı bastırmaya çalışacaklar.
“Toplantıda bu konuyu görüşüp, şikayetlerimizi AKP’lilere söyleme fırsatımız da olacak. Bazı AKP’liler de bu yasanın uygulanma şeklinden rahatsızlar ve bizim yaşadığımız endişeleri yaşayanlar var. Yasayı desteklemediği için karenin yasanın çıktığı gün çekilen hatıra fotoğrafında bilerek girmeyenler var. Onlarla konuşmanın değerli olduğunu düşünüyorum.”
(EO/HA)