"Yeni anayasada başörtüsü yasağına kaşı güvence önerisi, kılık kıyafeti genel ahlak kriterine bağlayarak, iktidara kadınların giydiği çoraptan makyajına kadar karışma olanağı getiriyor."
Kadın hakları savunucusu, avukat Hülya Gülbahar, bianet'e, bu düzenlemeye başörtülülerin de karşı çıkması gerektiğini ama onların dışında kalan kadınların iki kat fazla baskı altında kalacağını söyledi.
"Türban serbest, dekolte yasak!"
Erdoğan'ın Madrid'de yaptığı açıklama üniversitelere türbanla girme yasağını yeniden gündeme getirdi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, bunun "laik cumhuriyeti ortadan kaldırmaya yönelik bir faaliyet" olacağını belirterek tepki gösterdi.
Akşam'a göre Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) yeni anayasa taslağına şöyle bir cümle ekledi:
"Ceza hukuku ve genel ahlaka aykırı olmamak kaydı ile hiç kimse kılık kıyafetinden dolayı yükseköğrenim hakkından mahrum bırakılamaz."
Gülbahar, tartışma laiklik üzerine dönerklen kimsenin "genel ahlak" bağlantısını kurmadığını belirtti.
AKP'nin taslağında özel hayatın gizliliğinden, örgütlenme, dernek kurma, toplantı düzenleme ve ifade özgürlüğüne birçok hakkın "genel ahlak" gerekçesiyle kısıtlanabileceği belirtiliyor.
Örnek: Yargıtay'ın ahlaktan anladığı
Bunun ne anlama geldiği, yasa uygulayıcının "ahlak"tan ne anladığına yakın bir örnek Yargıtay'dan geldi.
Mahkeme, iki yıl birlikte yaşadıktan sonra ayrılan erkeğin kadına aldığı evi geri istemek üzere açtığı davada "Gayri ahlaki bir amacı sağlamak için verilen şeylerin geri alınması mümkün değildir" dedi. Buna göre belli bir süre içinde evlenmeden beraber yaşayan insanlar "ahlaksız" oldu.
Gülbahar, anayasaya böyle bir düzenlemenin sokulmasıyla iktidarın bluzun kol uzunluğundan, etek boyuna, çorap rengine, kılık kıyafetle ilgili her şeyi düzenleyen yasa ve yönetmelikler çıkarabileceğini söylüyor.
"Ki böyle düzenlemeler zaten var. İki yıl önce Sağlık Bakanlığı çıkardığı yönetmelikle hemşirelerin üniformalarının düğme aralıklarının uzunluğunu belirlemişti."
Çözüm katılımcı bir süreç ve uzlaşı
Gülbahar, Ceza Kanununda müstehcenlik, hayasızca hareketler gibi suçların tanımlı olduğunu söylüyor. Dolayısıyla anayasada kılık kıyafetle ilgili bir düzenleme yapmaya gerek yok.
Başı örtülü kadınların üniversiteye giremediği için eğitim haklarının engellendiğini belirten Gülbahar, bunun yasa veya yönetmelik değişikliğiyle çözülebileceğini belirtti.
"Ama bu salt hukuki bir sorun değil. Toplumsal, tarihsel kökleri olan politik bir mesele. Dolayısıyla toplumsal uzlaşı olmadan sorunun çözülmesi mümkün değil. Herkesin özgürce tartışacağı ve uzlaşacağı bir süreç gerekli."
Ona göre türbana karşı olan kesimler üzerinde yeni baskılar yaratacak bu formülü anayasaya sokmak toplumsal kutupsallaşmayı artıracak.
"Erkek ve kadın, herkes genel ahlak kriterine karşı çıkmalı. Ahlaktan ne anladığımızı sorgulayamıyoruz bile. Yıllardır bu konuda tepkimizi dillendiriyoruz ama gittikçe muhafazakarlaşan toplumda sesimizi yeterince duyuramıyoruz. Mücadeleye devam edeceğiz." (EÜ/TK)