Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu AKP'nin kendi zayıflığını yereldeki güçlü aktörlerle kapatmak istediğini belirterek, "2018'e kadar Kürt şehirlerinde Erdoğan ve AKP güçlü olduğu için bölgede güçsüz isimlerle de sahneye çıkabiliyorlardı. Ama bugün zayıfladıkları için kendi zayıflıklarını yereldeki güçlü aktörlerle kapatmak istiyorlar ve Galip Ensarioğlu gibi isimlere de muhtaçlar" dedi.
Yeşil Sol Parti, 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi aday listesini Yüksek Seçim Kurulu'na sundu. Diyarbakır'da ilk sırada Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanı Berdan Öztürk aday gösterildi. Dikkat çeken isimlerden gazeteci Cengiz Çandar üçüncü sırada yer alırken, barış akademisyeni Sevilay Çelenk 6. sırada, eski Baro Başkanı Avukat Mehmet Emin Aktar 9. sırada yer alıyor.
Yeşil Sol Parti'nin milletvekili adaylarını, Kürt illerindeki seçim atmosferini Kürt Araştırmaları Direktörü Reha Ruhavioğlu ile konuştuk.
"HDP seçmeni kimlik temelli oy veriyor"
Yeşil Sol Parti Milletvekili aday listesinde, Diyarbakır'dan Cengiz Çandar, Muş'tan da Sezai Temelli aday gösterilirken Kürt yazar ve dil bilimci Zana Farqini, eğitimci-yazar Ramazan Kaya ve daha birçok ismin listede yer almaması Kürtler tarafından eleştirildi. Siz bu eleştirileri nasıl yorumluyorsunuz?
Cengiz Çandar, Kürt aktörler veya Kürt kimliği güçlü olanlarda bir miktar rahatsızlık yaratmış olabilir. Diğer taraftan Kürt diline hizmet etmiş biri olarak Zana Farqini de aday gösterilmediği için Kürt aktörleri tarafından moral bozukluğuyla karşılanmış olabilir, ama ben bu durumun da HDP seçmeninde çok güçlü gündemler olduğunu gözlemlemiyorum.
HDP seçmeninin çoğunluğu böyle bir gündemin farkında değil. Bu durum onların oy durumunu etkileyecek kadar etkili değil. Bizim araştırmalarımız HDP'nin daha çok parti kimliğiyle, partinin genel tutumuyla paralel hareket ettiğini gösteriyor. HDP seçmeninde en temel motivasyonun parti kimliği olduğunu göz ardı etmemek lazım. HDP'li seçmen parti motivasyonuyla zaten gidip oy verecek fakat aday beğendiği bir adaysa daha coşkulu bir şekilde sandığa gidecek, hoşlanmadığı bir adaysa da Kürt kimliğinden ötürü gidip partisine oy veriyor. HDP seçmeni Türkiye'de kimlik temelli oy verme davranışı en yüksek olan seçmendir.
"HDP hem Kürt partisidir hem bunun fazlasıdır"
Bu adayları da göz önünde bulundurarak, HDP Kürt realitesinin selameti için mi yoksa esasen Cumhuriyetin selameti için mi siyaset üretiyor deriz?
HDP kendi siyasetiyle ve kuruluş felsefesiyle tutarlı bir siyaset yürütüyor. HDP bir Kürt partisinden fazlası olduğunu söylüyor, hem Kürt partisidir hem de bunun fazlasıdır.
HDP, 2019 seçimlerinde Türkiye'nin batısında herhangi bir beklenti içinde olmadan muhalefetin adaylarını desteklemişti. Bunu Türkiyelilik siyasetini merkeze alarak yapmıştı. Kürt kimliğini merkeze alsaydı muhtemelen böyle yapmazdı. HDP, 'biz Kürtlerin çıkarlarını öne alalım gerisi de ne oluyorsa olsun' diyen bir parti değil, hepsini gözeten bir parti olunca ortaya böyle bir siyaset çıkıyor.
Ben HDP'nin siyasetini tutarsız görmüyorum fakat Kürtlüğü merkeze alan kurumlar içinde HDP'nin bu noktadan eleştirilmesini de anlıyorum. Onlar gövdesi ve taşıyıcısı Kürt olan bir parti gibi hareket etmesini bekliyorlar ama HDP bunu kabul etmiyor. Bu eleştiriyi yapanların da son tahlilde Türkiye'de Kürt oylarının en büyük taşıyıcısı olarak HDP'yi gördükleri ortada. HDP onların dediğini yapmıyor diye gidip başka bir partiye oy vermiyorlar. Çünkü oyunuzun işe yarayacağı başka bir alternatif yok. Diyarbakır'da HDP'ye oy vermediyseniz geriye güçlü alternatifler CHP ve AKP kalıyor, onlar da HDP'den daha Kürt olmadıklarına göre HDP sizin için makul seçeneğe dönüşüyor.
Biz bu paradigmanın Selahattin Demirtaş'ın daha önce 'Le Monde Diplomatique Kurdi' gazetesine verdiği bir röportajla formüle edildiğini görebiliyoruz. Demirtaş ilk kez o röportajda şunu söylemişti: "Türkiyelilik ve Kürdistanîlik birbirinin karşıtı değildir." Demek ki, Demirtaş ya da HDP'nin zihninde Kürtlüğünden emin, Kürtlüğüne sahip çıkan ama Türkiyeli bir Kürtlük projeksiyonu var. HDP de böyle bir siyaset yapıyor.
Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı'nda yer alan, Kürdistan Komünist Partisi Başkanı Sinan Çiftyürek Van'da 4. sıradan, Özgürlük ve İnsan Partisi Başkanı Ahmet Kamaç da Diyarbakır'da 7. sıradan aday gösterildi. Beklenilenin aksine ittifak içerisinde yer alan Kürdistan Sosyalist Partisi Başkanı Bayram Bozyel aday gösterilmedi. Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifak'ına sadece 2 kontenjan verilmesini nasıl yorumluyorsunuz?
"Kürt partilerimiz Türkiye solu kadar örgütlü değiller"
Öncelikle Bayram Bozyel Kürt siyasetinde çok saygın değerli bir aktör. Mecliste olması çok önemli olurdu. Mecliste olmaması bir kayıp, hem şahsen üzülüyorum hem de Diyarbakır ve Kürt toplumu için bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Şimdi şahsi fikrimi bir kenara bırakıp şunu söyleyebilirim; HDP yaklaşık 20 yıldır Türkiye'de Türk solu ile birlikte siyaset yapıyor, dolayısıyla doğal müttefikler, diğer taraftan Kürt partilerimiz Türkiye solu kadar örgütlü değiller. Kürdistanî partilerin kitlesel karşılığı TİP veya EMEP gibi olsaydı muhtemelen HDP daha fazla kontenjan ayırmak zorunda kalabilirdi. Bence bu konuda, HDP Kürt ittifakına niceliksel değil daha niteliksel yaklaşmalı. Anlaşılan o ki kadro düzeyindeki Kürt partilerin varlığı HDP nezdinde 2 milletvekili gibi bir karşılığa denk gelmiş.
"HDP 9, AKP 2, CHP 1 vekil çıkarabilir"
Galip Ensarioğlu AKP'den Diyarbakır 1. sıradan aday gösterildi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ise Diyarbakır'da insan hakları, hukuk ve Kürt sorunu alanındaki çalışmaları ile tanınan Sezgin Tanrıkulu'nu listenin ilk sırasında aday gösterdi. Sizin şimdiki verilerinize göre, Diyarbakır'da partilerin vekil sayıları nasıl dağılır?
Şimdiki verilerimize göre, AKP'nin 3 vekilden birisini kaybetme ihtimali çok yüksek. AKP, HÜDA PAR ile ittifak yaptı. HÜDA PAR'ın Diyarbakır'da 35 bin oyu var. Bu oylar AKP'ye giderse AKP kaybını tolere etmiş olacak. Yani şimdilik, HDP 9 vekil, AKP 2 vekil, CHP 1 vekil çıkaracak gibi görünüyor fakat partilerin performansına göre bu değişebilir. AKP 3 vekili de koruyabilir, HDP 1 vekil kaybedebilir, CHP çok güçlü bir kampanya yürütüp vekil sayısını 2'ye çıkarabilir. Bütün bunlar olası.
"AKP Ensarioğlu gibi isimlere muhtaç"
Fakat bence bundan daha önemli bir durum söz konusu. AKP'de hem Kürt meselesinde hem de Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin referandum meselesinde, Erdoğan'ın katı tutumuna ve şiddet politikasına dönmesine rağmen müzakerenin devamına inandığı ve Kürtlerin haklarını dile getiren bir siyaset izlediği için AKP'den dışlanan Ensarioğlu 2018'de aday gösterilmemişti. Fakat bugün aday gösteriliyor. Bu durum bize şunu gösteriyor; 2018'e kadar Kürt şehirlerinde Erdoğan ve AKP güçlü olduğu için bölgede güçsüz isimlerle de sahneye çıkabiliyorlardı. Merkezdeki gücü yerelde vekil kazanmak üzere kullanabiliyorlardı ama bugün zayıfladıkları için kendi zayıflıklarını yereldeki güçlü aktörlerle kapatmak istiyorlar ve Galip Ensarioğlu gibi isimlere de muhtaçlar. Bu da AKP'nin güç kaybettiğini teyit eden bir durum. İyi Parti için de aynı şey geçerli. İyi Parti bölgede güçlü isimler üzerinden varlık sürdürebilir, Meral Akşener'in karizması üzerinden değil.
(RY/AÖ)