Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un Kürt sorununun çözümü girişimlerine sınır çizmeye çalışmasına hükümetten gelen tepkiyi eleştirdi; Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) geri adım atmasının çok zor olduğunu söyledi.
Aktar, bianet'e, Başbuğ'un dünkü açıklamasından sonra AKP yetkililerinin "Tamamen katılıyoruz" sözlerini, "Hafif hazır ola geçmiş durumdalar. 'Devlet kurumlarının bütün görüşleri alınır, kaygıları dinlenir ama çözüm projesi Meclis'te üretilir' diyebilirlerdi" diye yorumladı.
"Kürt sorununu çözemezse AKP'nin kaybedeceği şeyler var" diyen Aktar'a göre 29 Mart yerel seçimlerinde Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) Doğu ve Güneydoğu'da oylarını artırması bunu gösteriyor. Bu bölgedeki seçmen DTP'nin tüm politikalarını desteklemese de, sorunun sürmesi DTP'ye yönelimi artırıyor.
"AKP bunun farkında. Ayrıca hem uluslararası hem içerideki koşullar Türkiye'yi bu soruna mecbur ediyor. Güvenlik eksenli politikaları üreten kurumlar da aynı şeyi söylüyor."
1 Eylül, Öcalan, Meclis'in açılışı
Aktar'a göre PKK'nin eylemsizlik süresinin son tarihi olarak belirlediği 1 Eylül önümüzdeki kritik noktalardan. "PKK'nin ne yapacağı birçok şeyi belirleyecek. Abdullah Öcalan'ın ne söyleyeceği de öyle. 1 Ekim'de Meclis'in açılmasıyla da tartışmalar ve çalışmalar yoğunlaşacaktır."
Aktar, kısa vadede Anayasa değişikliğine girişmeyeceğini düşündüğü hükümetin atabileceği, güven verici adımları sıralıyor:
* Eski yer adlarının iadesi.
* Çocukların Terörle Mücadele Yasası'yla yargılanmasının engellenmesi.
* TRT Şeş ve özel televizyon ve radyoların Türkçe'den başka dillerde yayın yapabilmesinin yasal güvenceye kavuşturulması.
* Üniversitelerde Kürt dili enstitülerinin, Kürt dili ve edebiyatı bölümlerinin açılması.
* Kürtçe kamu hizmetlerinin yaygınlaştırılması.
"Hükümet Kürtlerin beklentilerini onlardan öğrenmeli"
Akar'a göre bu süreçte hükümet halkı sivil toplum örgütleri aracılığıyla sürece daha çok dahil etmek zorunda. "Kürtlerin ne istediğini, ne talep ettiğini en iyi onlardan öğrenirsiniz. Özellikle kamu hizmetlerinde ihtiyacın nerede olduğunu böyle saptayabilirsiniz. Hastanelerle ilgili bir düzenleme yapacaksanız tabip odalarıyla, sendikalarla, yasal düzenlemeye gidecekseniz barolarla görüşmelisiniz" dedi.
Aktar, 155 polis hattında Kürtçe bilen memurların çalıştırılması haberleri için "Bölgede 155'i arayınca Kürtçe konuşmak zaten mümkün. Vergi dairesinde, nüfus dairesinde, hastanede Kürtçe hizmet verirseniz, insanlar 'Benim için hizmet üretiyor' der" dedi.
Aktar, bu süreçte, hükümetten daha fazla şeffaflık bekliyor, özgür bir tartışma ortamınıın oluşmasını önemli buluyor.
"Bu sadece yasal güvenceler anlamına gelmiyor. Bu konuda konuşan, düşüncelerini ifade eden biri, arkasından 'hain' sözleriyle karşılaşmayacağını bilerek, korkmada konuşabilmeli." (TK)