ŞPO Yönetim Kurul bugün (4 Aralık) yaptığı yazılı açıklamada, "İşadamı-siyasetçi-bürokrat üçgeninde kurulan çıkar ilişkileri kentlerimizi yağma, talan ve sermaye birikim alanına çevirirken, kamu yararına dönük en temel hukuksal düzenlemeleri ve planlama ilkelerini ayaklar altına almaktadır" dedi.
Acaristanbul ve Acarkent yağmaları karşısında basının duyarlılığını ve hükümetin ve ilgili Bakanın bir yıl gecikmeli olarak aldığı açık karşı duruşu memnuniyet verici bulduğunu belirten ŞPO, şöyle devam etti:
"Ancak, Adalet ve Kalkın Partisi (AKP) hükümetinin merkezi ve yerel düzeyde yürüttüğü politikalara ve gerçekleştirdiği uygulamalara baktığımızda, bu yönde bir tutarlı yaklaşımın söz konusu olmadığı görülmektedir."
ŞPO hükümetin tutarsız uygulama örneklerini şöyle sıradı:
* Cargill: Bursa'da "tarımsal niteliği korunacak" tarım arazisi üzerinde yapılan Cargill fabrikasının yıkılması yönünde tüm mahkeme kararlarına rağmen, hükümet tarafından destekleniyor ve çıkarılan özel yasalarla faaliyetine devam ettirilmek isteniyor.
* Resmi kurum alanlarının özelleştirilmesi: Diğer yandan, Bursa'da imar planında resmi kurum alanı olarak tanımlı arazinin Özelleştirme İdaresi tarafından özel bir şirkete satışı ardından, AKP'li belediye meclisi imar planı değişikliğine gitti ve araziyi alışveriş ve konut alanına dönüştürdü.
* Kıyı Kanunu: Kıyıları toplumsal kullanıma açık ve erişilebilir mekanlar olmaktan çıkararak özelleştirecek, kıyılardaki kaçak yapı ve tesisleri yasallaştıracak bir Kıyı Kanunu hükümet tarafından ısrarla çıkarılmak isteniyor.
* Kuşadası ve Galataport: Kıyılarda kruvaziyer liman adı altında Kuşadası ve Galata gibi bölgelerde yeni rant alanları yaratma girişimine karşı Şehir Plancıları Odasının açtığı dava haklı bulundu; ancak çıkarılan "Torba Yasa" ile, Özelleştirme İdaresine Kıyı ve SİT Kanunundan muaf imar düzenlemeleri yapma yetkisi verildi.
* Haydarpaşa: Haydarpaşa Liman Bölgesinde Kentsel Yenileme koşullarını belirleyecek SİT kararı engelleniyor, Koruma Kurulu Üyelerine baskı yapılıyor ve kıyıda kamunun kullanımına kapalı yeni rant alanları yaratma çalışmaları devam ediyor.
* Hazine arazileri: Kırsal, kentsel tüm hazine arazilerinin önce planlanıp sonra satılmasına yönelik Maliye Bakanlığı Genelgeleriyle, yerleşime açılmaması gereken tüm özel korunmaya muhtaç bölgeler dahi, planlama sistematiğinden bağımsız arsa spekülasyonu yapılan, yatırımcıların iştahını kabartan "Ballı Lokma"lara dönüştürülüyor.
* İmar hakkı kıyağı: İstanbul Kadıköy'de özel bir inşaat şirketinin satın aldığı arazi, satışın ardından Büyükşehir Belediye Meclisi'nin imar planı değişikliği kararı ile imar hakkı 3 kat artırıldı.
* Dönüşüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısı: Deprem riskini kullanarak rant odaklı plansız gelişimin ve tasfiye yoluyla kentsel rantların özelleştirilmesinin önünü açan "Dönüşüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısı" Hükümet tarafından yasalaştırılmak isteniyor.
"AKP kent topraklarına yatırım ve birikim aracı olarak bakıyor"
ŞPO, tüm bu örneklerin, hükümetin tutarlılık sorununun ötesinde bir noktada, kent topraklarına ve doğal varlıklara, Acarların orman arazisine bakışına benzer biçimde yatırım ve birikim aracı olarak baktığını gösterdiğine dikkat çekti.
ŞPO, hükümeti tutarlı bir yaklaşım geliştirmeye ve katılımcı-demokratik planlama süreçleri içerisinde kentleri ve doğal varlıkları sağlıklı yaşam alanları olarak planlayabilecek yasal araçlar üretmeye, Acarkent örneğindeki karşı duruşu yukarıdaki tespitler ve diğer tüm olaylarda da sürdürmeye çağırdı. (KÖ)