İsrail-Filistin sorunu akademinin ve sivil toplumun gündeminden çıkmayan bir konu. Beit Berl Yüksekokulu'nda geçen hafta "Akıntıya Karşı: İsrail-Filistin Sorunu ve Barışçıl Komşuluk Mücadelesinin Tarihsel Kanıtları" başlıklı bir konferans düzenlendi. Beit Berl Yüksekokulu tarih bölümünün düzenlediği konferansa hem İsrailli Yahudilerden hem de Filistinlilerden biliminsanları, yazarlar, barış aktivistleri, politikacılar katıldı. Çoğu İsrail-Filistin sorunun tam ortasında yaşayan, üreten ve çalışan insanlardan oluşan konuşmacılar, süregelen bir tarihin capcanlı temsilcileriydiler.
Yazbak: Nakba yeniden tartışılıyor
Konferansa Hayfa Üniversitesi'nden katılan Filistinli tarihçi Dr. Mahmoud Yazbak, "Nakba ve Kendini Sorgulama" başlıklı bir sunum yaptı. Yazbak "Filistinliler bugün kendilerine yeniden 1948'de ne olduğunu soruyorlar. Yeni yayımlanan hatıra kitaplarıyla, Araplar 1948'i yeniden tartışıyor. Siyonist proje Filistin'i Araplar olmadan istiyordu. Araplar bugün, ne yaparak Siyonist projenin başarılı olmasına katkıda bulunduklarını araştırıyorlar. Yeni bir Nakba olmaması için, yeni bir trajedi daha yaşanmaması için neler yapılması gerektiğini konuşuyorlar" diyor.
Mahmoud Yazbak'ın yeğeni Wissam Yazbak 2000 yılında Nasıra'da Yom Kipur günü çıkan olaylar sırasında İsrail güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürülmüştü.
Yazbak, Wissam'ın, Lübnan'dan çekildikten sonra İsrail'in yaptırdığı güvenlik duvarının yapımında çalıştığını, ancak buradaki işini bitirmesine fırsat kalmadan, İsrail güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğünü söylemişti.
Natour: Siyonizm kolonyalist bir harekettir
Konferansın bir başka önemli ismi Dürzi yazar, şair Salman Natour'du. Natour, Filistinlilerin Osmanlı rejimine karşı çıkışının amacının 20. yüzyılın başında, Ortadoğu'daki yabancı egemenliğinin sona erdirilmesini amaçladığını ve özünde seküler bir karakter taşıdığını söyledi. Natour, bu hareketin Siyonist hareket tarafından kesintiye uğratıldığını ifade etti.
Salman Natour, "Yahudilerin o dönemdeki müdahaleleri, bir kolonyal hareket olarak gelişti. Bu yüzden de Siyonist hareket bir özgürlük hareketi olarak görülemez, çünkü kolonyalisttir" dedi. Natour'a göre İsrail'in çözmesi gereken en önemli sorun etik sorun. Bu etik sorun da kolonyalizm sonucu günlük hayatta karşı tarafın çektiği eziyet.
Konferans sonrasında Salman Natour ile konuşma fırsatı buldum. Yazarın ötekileştirme üzerine söylediklerini aktarmakta fayda var:
"Her iki taraf da ötekileştiriyor ve ötekileştirmeleri birbirine benziyor. Her iki toplum da demokratik değil; ne İsrail ne de artık Filistin toplumu. Her iki dilde ve kültürde ürünler veriyorum. Mesajım her iki tarafadır."
Salman Natour, hem Yahudi hem de Filistinli pek çok yazarın ve düşünürün demokratikleşme alanında radikal katkıları olduğunu söylüyor. Kendi kimliği sorulunca da "Ben bir Arap yazarım, İsrail'de yaşayan bir Filistinliyim" diyor.
Başarı yüzünden sona erdirilen ortak tiyatro girişimi
Konferans genel olarak 1948 öncesine odaklanmıştı. Bir bölüm ise edebiyat ve sanat alanına, Yahudi ve Arap işbirliğine ayrılmıştı. Hayfa Üniversitesi tiyatro bölümünden Avraham Oz, üniversite için kurduğu tiyatro grubunun gelişimini ve talihsiz sona erdirilişini anlattı.
Hayfa Üniversitesi'nden bölüm kurma teklifi kendisine geldiğinde büyük bir heyecanla kabul ettiğini, öğrencilerin yüzde 20'sinin Araplardan oluştuğu bir üniversitede karma bir tiyatro kurmanın heyecanıyla gittiğini anlattı.
"En belirgin sorunlardan biri, Arapların hepsinin İbranice bilmesi, ama Yahudilerin Arapça bilmemesiydi. Ayrıca İsrail-Filistin arasındaki sorun grup üyelerinin tamamını etkiliyordu. Bir intihar bombalaması olduktan sonra öğrenciler duygusal tepkilerini açıkça ortaya koyuyorlardı birbirlerine karşı."
Avraham Oz, sonunda sahnelenecek oyunu iki dilde oynamaya karar verdiklerini söylüyor. Bir gece Arapça bir gece İbranice olarak sahnelenen oyunun büyük bir başarı kazanması sonucu, üniversite grubun çalışmalarına son vermiş.
Oz: Bir tiyatro cemaati oluşturmak gerek
Oz, içinde Arap karakterlerin temsil edildiği ya da İsrail-Filistin sorunlarını inceleyen oyunların yalnız başına bir etki yaratmayacağını düşünüyor. Tiyatronun Yahudiler ve Araplar gibi ikiye bölünmüş toplumların bulunduğu yerlerde, izleyicisiyle, oyuncularıyla konuyu hedef alan ve uzun erimli bir tiyatro atölyesi oluşturulması ve izleyicisiyle birlikte bir cemaat haline gelmesi gerektiğini söylüyor.
Anegbi: Yan yana iki halk hayali kuramayanlar, barışın da hayalini kuramazlar
Konferansa yılların barış aktivisti ve yazar, Barış Şimdi Hareketi'nden Uri Avnery de katıldı. Avnery, Filistin Kurtuluş Örgütü ile ilk görüşmeler hakkında konuştu. Seçimlerden hemen sonra radikal sağdaki politikacı Baruh Marzel, Uri Avnery'nin ordu tarafından öldürülmesi gerektiğini söylemişti.
Yahudilerden oluşan, Siyonizm karşıtı Mazpen (Pusula) hareketinden Haim Anegbi, "duvarsız ve barış içinde yan yana iki devletle iki halk hayali kuramayanlar, barışın da hayalini kuramazlar" dedi.
Avraham Oz'un da söylediği gibi barışın tanımı İsrailliler ve Filistinliler için ayrı anlamlar ifade ediyor. Konferans bu farklılığın ve iki toplumun birbiriyle iç içe, yan yana, ama ne kadar birbirinden kopuk, daha da önemlisi, ortak bir tarihin parçalarıyken bu tarihlerin nasıl birbirinden ayrıldığının yeniden düşünülmesi gerekliliğinin altını çiziyor. Bu, hem İsraillilerin hem de Filistinlilerin dönüp yeniden bakmaları gereken en önemli noktalardan biri olsa gerek. (TS/TK)