New York'ta uzlaşılan takvimle her gün ne olacağının belirlendiğini ve kararın iki topluma bırakıldığını anlatan Akıncı, 19 Şubat'ta başlayan görüşmelerin ucunun açık olmadığını, tarafların bir 40 yıl daha müzakere etmek için değil, önümüzdeki günlerde sorunu bitirmek üzere masaya oturduğunu belirtti.
"Türkiye, Yunanistan ve Annan'a boşluk bırakılmasın"
Akıncı, çözümün Kıbrısta yürütülmekte olan müzakerelerde sağlanmasının önemi üzerinde durarak şu görüşleri ileri sürdü:
* Taraflar mümkün olduğu kadar birbirlerini anlayarak, birbirlerinin getirdiği konuları tabu görmeyerek, kendilerini ötekinin yerine koymaya çalışarak mutabakatı, uzlaşmayı en geniş çerçevede sağlamaya çalışmalıdır.
* Mümkün olursa Türkiye ve Yunanistan'a çok az şey bıraksınlar istiyoruz. Genel sekreter Annan'a mümkünse dolduracak boşluk bırakmasınlar temenni ediyoruz. Yani 'biz Kıbrıslılar Kıbrıs sorununu kendimiz çözelim' çağrısıdır bu. Ama bunun da çok zor olduğunun bilincindeyiz. Günün sonunda halklar çözecektir bunu referandumda...
* O nedenle üçüncü taraflara ne kadar az ihtiyaç kalırsa o kadar iyi ama sonuçta o çerçevede olayın sonuçlandırılacağının garantisini New York vermiştir. Hiçbir şekilde bir boşluk bırakılmayacaktır.
Radikal değişiklikler beklemiyoruz
BDH olarak bu müzakerelerde çok büyük radikal değişiklikler beklemiyoruz. Yurttaşlarımız planda çok büyük değişiklikler düşünürlerse bu yanıltıcı olabilir. Eğer taraflardan biri kendi lehine herhangi bir alanda çok ciddi bir değişiklik talep edecekse, günün sonunda bir başka alanda karşı tarafa aynı değerde bir karşılık vermek zorunda kalacaktır bu planın dengesinin bozulmaması bakımından. Zaten genel sekreterin mektubunda bu felsefe kendini göstermiş bulunuyor."
BDH Genel Başkanı Akıncı, basın toplantısında BDH Kurucular Kurulu'nun geçtiğimiz hafta yaptığı toplantıda Kıbrıs sorununda yeni bir döneme girildiği ve New York'ta geri dönülmez bir süreç başlatıldığını değerlendirdiğini buna bağlı olarak referandum sürecinde etkili olacak yeni bir örgütlenme düzenine girdiklerini açıkladı.
Akıncı, basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlarken, hem referanduma, hem sonrasına hazırlandıklarını, referandum konusunda ayak sürüyecekler olduğunun mesajını aldıklarını, çözüm sürecinin önüne geçmek için bir takım hazırlıklar yapıldığının ayyuka çıktığını, bu yüzden çözüm yanlılarının çok daha fazla çalışması gerektiğini vurguladı.
Rumlar hayır derse?
Rum tarafında referandumun sonucunun ne olacağıyla ilgili bir soruyu yanıtlarken de Akıncı, çelişkili kamuoyu yoklamaları sonuçları gördüklerine işaret etti ve büyük siyasi güçlerin vereceği mesajların önemini vurguladı. Akıncı, Rumların Annan Planı'na Kıbrıslı Türkler kadar ilgi duymadığını ve her halükarda AB'ye girmeleri söz konusu olduğu için tutumlarının farklı olduğunu söyledi.
Akıncı, Rumların referandumda "hayır" demesinin kendileri için parlak sonuçlar doğurmayabileceğini belirterek, " bölünmüşlüğün pekiştirilmesinden yarar umacaklarını sanmıyorum güneydeki insanların... Çünkü bizim evet ve onların hayır demesi halinde giderek kuzeyden ambargoların kalkmasına yol açabilir ve bunu herhalde değerlendirebilecek durumdadır güneydeki siyasiler..." diye konuştu.
"Çözüm için oy verilecek"
Çözüme yoğunlaşmak ve referandumda her iki taraftan da olumlu sonuç çıkması için mesajlar vermek gerektiğini vurgulayan BDH Genel Başkanı Akıncı, "Ben öyle yapıyorum" dedi ve her iki tarafın da çözüm ve çözümsüzlük gündeme geldiğinde çözüm için oy vereceklerine inandığını dile getirdi.
Akıncı, görüşme süreciyle ilgili bilgilendirme konusunda bir eksiklikten rahatsızlık mı duyduklarına ilişkin soruyu yanıtlarken, eksiklik olduğunu, meclise verilen bilgi dışında bir iletişim kanalının henüz oluşturulmadığını söyledi. Akıncı, katkı yapabilecek duruma gelmeleri gerektiğini kaydederek, "Belki mecliste partilerden oluşacak sürekli hükümetten bu konuda bilgi alan bir komite olabilir, " dedi.
Hızlı bir süreç yaşandığına işaret eden Akıncı, eskiden olduğu gibi cumhurbaşkanının meclise altı ayda bir gelip bilgi vermesinin yeterli olamayacağını anlattı ve bilgilendirme sürecinde eksiklik gördüğünü, hızla bunun giderilmesini talep ettiklerini belirtti.
"Denktaş, zihinsel devrim geçirmedi"
Mustafa Akıncı, Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın "zihinsel bir devrim" geçirdiğine inanmadığını; Denktaş'ın bu noktaya gelişini "dayatma ve baskı" kelimeleriyle açıkladığını belirterek, Türkiye'nin şu ya da bu şekilde cumhurbaşkanına tek sesle konuşabildiğini, bunun da ciddi bir gelişme olduğunu ve bunu Türkiye'deki hükümetin sağladığını söyledi.
"Eğer Ankara'da bu tek ses, yani "müzakere etmek ve çözüme gitmek, çözümün zamanının da mayıs öncesi olduğu' kararlılığı sürerse, kolay değildir Sayın Denktaş'ın bunun dışına taşması, diyen Akıncı, süreçten son derece umutlu olduğunu çünkü uluslararası konjonktürün artık Kıbrıs sorununun çözümsüz kalamayacağını çok net gösterdiğini anlattı.
BDH'daki yeniden örgütlenme sürecinde partiyi oluşturan sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin de sürecin içinde olup olmadığı sorusuna karşılık da Akıncı, "Bize göre içindeler. Kimseyi dışlayan bir karar üretmedik. Tabi her parti bu yeni dönemi kendi bünyesinde, kendi süreçleri içinde değerlendirecek. Yakın gelecekte BDH'nın dahil olacağı seçimler var, onun için BDH'yı boşlukta bırakamazdık. Süratle tabana da yaygınlaşarak örgütlenmesi gerekiyor" dedi. (EK)