ANKA Yazı İşleri Müdürü Mansur Çelik, Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek’in, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi başkanıyken CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararını uygulamaması üzerine yapılan bir haber nedeniyle 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
“Türkiye gündemine damga vuran hakim” başlıklı haber nedeniyle ‘terörle mücadelede görev almış kişiyi hedef gösterdiği (TMK 6/1)’ iddiasıyla yargılanan Çelik Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada 38 dakika savunma yaptı.
Duruşmada Mansur Çelik’in avukatı Elçin Özge Şimşek Çağlayan da hazır bulundu. Ayrıca duruşmayı Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener, TGS avukatı Ülkü Şahin ile Çelik’in meslektaşları izledi.
Erdoğan, tartışmalı davaların hakimi Akın Gürlek’i Adalet Bakan Yardımcılığına atadı
Çelik duruşmada savcının 7 Eylül’de verdiği esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yaptı. “Savcılığın, maddi hatalar ve tutarsızlıklar içeren esas hakkındaki mütalaasına katılmıyorum” diye söze başlayan Çelik “Savcı basın ve ifade özgürlüklerinin tamamına yaptığı atıfları, hemen arkasından kullandığı 'ama…, bununla birlikte…, olmakla birlikte…' cümlelerine dayanak yapmak için aldığı o kadar bariz ki” dedi.
"Hakim ve savcıların isimleri 2024 yılında artık gizli bilgi değildir"
Akın Gürlek’in AYM kararına uygulamayarak Türkiye’de yeni bir dönem başlattığını söyleyen Çelik şöyle devam etti:
Aslında Akın Gürlek’in o gün başlattığı bu uygulama ve arkasından gelen benzeri bazı kararlarla bence artık Türk yargısı yepyeni bir tartışmanın içine çekilmiş durumda. Bugün Türk yargı sisteminin çeşitli kademeleri her kafadan bir ses çıkan ve uyumu bozulmuş bir noktaya geldi. Çünkü yaşanan her sorunda hangi usulün izlenerek hangi kararların çıkabileceğini gösteren şablonlar çökmüş durumda. Üzgünüm ama bu yaşananlar bugün yargıya olan güveni de zedelemektedir.
Mayıs ayında meslekte 29’u bitirip 30. yılıma başlayacağım. Bu kadar yoğun yasa, yorum ve mahkeme-yüksek yargı kararlarıyla muhatap olunca bir gazeteci olarak şu çıkarımı rahatlıkla yapabilirim. TMK’nın 6/1 maddesinde sözü edilen 'terörle mücadele eden kişiler' mahkeme başkanları, üyeleri yani hakimler değildir. Sizler; terörle mücadele eden görevliler tarafından derdest edilmiş, delilleri toplanmış şüpheli, sanık ve soruşturma konusu olguları, savcıların hazırladığı iddianame ışığında incelemeye başlayarak, dosyanın hukuk mevzuatına ne kadar uygun olup olmadığını ‘Türk milleti’ adına değerlendiren, karara bağlayan bağımsız yargıçlarsınız.
2937 sayılı Kanun kapsamında çalışan MİT mensupları, Emniyet İstihbarat, TEM, yeri geldiğinde KOM şubelerin baktığı konularda görevli olanlar ile bunların muhbirleri, bu özel yargılamalarda gizli tanıklık yapanlar, gizli kolluk görevlileri ile birlikte çalışan onları yönlendiren özel, yetkili soruşturma bürosundaki savcılar 'terörle mücadelede görev almış kişi' tanımına girmektedir.
Bununla ilgili olarak belirtmek isterim ki: eski Ankara Başsavcısı Yüksel Kocaman’ı hedef gösterdiği iddiasıyla yine TMK 6/1’den Alican Uludağ isimli meslektaşım hakkında açılan davada verilen mahkumiyet kararı da istinaftan bu nedenle bozuldu. Bu karar da dosyaya sunulmuştu. Aslında il cumhuriyet başsavcısının kolluğun amiri olduğunu düşünürsek aslında bu karar bile benim için açılan bu davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu göstermektedir.
Üstelik Türk Milleti adına açık yargılama yapıldığı için duruşma tutanaklarında mahkeme heyetinin, duruşma savcısının hatta zabıt katibinin bile isimleri, sicil numaralarıyla birlikte yer almaktadır. Sayın savcının önermesi geçerli olsa, sadece isimin anılması, yazılması bile hakimi hedef gösterme haline gelirse, o takdirde tüm duruşma tutanaklarından sizlerin isimlerinin de çıkarılması, sadece sicil numaralarının yazılması gerekecektir.
İddianamede adı sayılan ve hakimi onlara hedef gösterdiğim öne sürülen o terör örgütlerinin davalarına bakan tüm avukatlar da o davalarda yargılanan tüm sanıklar da hakimlerin, heyetin, sizlerin adını o tutanaklarda zaten görmektedir. Üstelik sicil numaraları Google’dan arandığında zaten hakim-savcı atama kararnamelerine, görev yerlerine, en son hangi ilden hangi ile atandığınız dahi görülmektedir. Aynı şekilde atama kararnameleri HSK’nın kendi sayfasında da yayınlanıyor. Yani hakim savcıların isimleri 2024 yılında artık gizli bilgi değildir, alenileşmiş durumdalar. Sadece bir hakimin isminin, mahkemenin başkanı olduğu için haberde geçmiş olması TMK 6/1’de tanımlanan hedef gösterme suçuna dayanak oluşturamaz.
Bu davanın artık turnusol kağıdı haline geldiğini bilmenizi isterim: Basın ve ifade özgürlüğünü bir tarafa bırakıyorum, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir yurttaşı olarak, Adalet Bakan Yardımcısı olan bir hakime karşı dahi haklarımı koruyacak bir adalet, yargı sistemimiz olup olmadığını ortaya koyacaktır vereceğiniz karar.
Bu karar sadece Mansur Çelik’in kişisel tarihini etkilemeyecek, basın ve ifade özgürlüğünün Şubat 2024’te hangi noktada olduğunu da ispatlayacak, mahkemenizin alacağı karar da Türk basın tarihine geçmiş olacak.
Hüküm alt sınırdan
Mahkeme, Çelik'in savunmasının ve avukatının beyanlarının ardından duruşmaya ara verdi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, Mansur Çelik’e TMK 6/1’de tanımlanan yasal alt sınır olan 1 yıl hapis cezası verdi. Bunu 10 aya indiren mahkeme, daha sonra bu cezayı da 6 aya düşürerek, erteledi. Mahkeme, 14 aydır uygulanan yurt dışı yasağı tedbirini de kaldırdı.
Çelik, gerekçeli kararın açıklanmasının ardından mahkumiyet kararının bozulması için İstinaf’a başvuracaklarını söyledi.
Timuçin Köprülü: TMK 6 rejimin yeni sopası
(HA)