Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nın (Eğitim Sen) "Eşitlik Haklarımızı ve Geleceği İstiyoruz" kampanyasını anlatan Kadın Sekreteri Elif Akgül işyerlerindeki kreş talepleriyle ilgili ortaya çıkan ilk sorunları bianet'e böyle açıklıyor.
Akgül: Dört şubemizde çocuk odası var
Akgül kreş ya da gündüz bakım odalarının kapanmasını genel kurullarla değişen yönetimlere ve kadınların, tüm çalışanların yeterli ilgi göstermemesine bağlıyor.
"Şu anda dört şubemizde çocuk odası var. Birçok şubemiz de mekan sorunu nedeniyle çocuk odası oluşturamamakta. Bir kısmı da bu konudaki duyarsızlığından dolayı bir çalışma yürütmemektedir. Aslında 2005 yılında yaptığımız Eğitim Sen '1. Kadın Kurultayı'mızda bu konu üzerinde yoğunluklu olarak durulmuş, şubelerimizde çocuk odalarının açılması için çalışma başlatılması kararları alınmıştı."
Yoğunluklu "kreş" kampanyası eylül ve kasım arasında
8 Eylül-8 Kasım arasındaki kampanyanın "kreş" sorununa ayrıldığını açıklayan Akgül "Bu tarihler arasında işyerlerine çocuklarımızla birlikte giderek 'Kreş Hakkımı İstiyorum' diyeceğiz.
Akgül kreşlerin çalışanların en doğal talebi olduğunu söylüyor. "Yarın Değil Bugün!" başlığıyla yürüttükleri kampanyada, ekonomik politikalara ve küreselleşmeye dikkat çektiklerini söylüyor.
"Uygulanan neoliberal politikalar, ülkeler, bölgeler, sınıflar ve cinsler arasındaki eşitsizliklerin ve ayrımcılığı derinleştirmiştir. Kadınların büyük çoğunluğu bu süreci ekonomik olarak yoksullaşma, dışlanma, emeklerinin ve varlıklarının görülmemesi biçiminde yaşıyorlar."
Kadınların istihdam oranı yüzde 23'e düştü
Son yıllarda Türkiye'deki kadın emeğinin, istihdamdaki oranının 80'lerde yüzde 40 iken, bugün yüzde 23'lere gerilediğini açıklayan Akgül "Kadınlar kayıt dışı sektörlerde, serbest ticaret bölgelerinde, ucuz ve güvencesiz koşullarda çalışıyorlar. Bunun olumsuz sonuçlarını zaman zaman canlarıyla ödüyorlar" diye konuşuyor.
"Kamuda çalışanların yaklaşık yüzde 34'ü kadındır. Yine sektörel anlamda bazı işkollarında kadın oranı oldukça yüksektir. Cinsiyetçi politikalar kadınları yok sayıyor, yedek işgücü olarak görüyor. Kadınlar işyerlerinde şiddete ve tacize uğruyor. Bilgi ve birikimi yeterli olduğu halde terfi ve atamalarda mağdur oluyor. Bugün kamu kurum ve kuruluşlarının üst yönetimlerinde kadınlar yok denecek kadar azdır."
Hükümet politikaları kadınlar aleyhine gelişiyor
Hükümetin Uluslararası çalışma Örgütü (ILO) sözleşmelerindeki eşitlik politikalarına çekince koyarak, kadınların hak ve çıkarlarını görmezlikten geldiğini anımsatan Akgül, kadınların istihdamına ilişkin engellerin kaldırılmasını istiyor.
Akgül eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi temel hizmetlere kadınların çok zor koşullarda ulaştığını belirterek, hükümetin Sosyal Güvenlik ve Kamu Personel Rejimi Yasanın en çok kadınları mağdur edeceğini söylüyor. "Güvencesiz ve olumsuz iş koşullarında çalışan kadınlar için emeklilik bir hayal olacaktır" diyor.
Eğitim Sen'in İstanbul, İzmir, Ankara, Diyarbakır, Adana, Şanlıurfa, Samsun, Trabzon, Bursa, İzmit, Zonguldak, Antalya, Van, Sivas, Kırklareli ve Erzincan da yapılacak kampanyalar, kadınların katılımıyla yıl sonuna kadar sürecek.
Eğitim Sen'in bazı talepleri
* En az 50 çalışanın bulunduğu işyerlerinde ve 50'den az çalışanın bulunduğu işyerleri için çalışma alanına yakın ortak bebek bakım üniteleri ve kreşler açılmalıdır. Bu hizmet sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'na (SHÇEK) verilmelidir. Kreşler ücretsiz ve SHÇEK yönetmeliğine uygun düzenlenmelidir. Gece çalışması olan ve vardiyalı işyerlerindeki kreşler 24 saat açık olacak biçimde düzenlenmelidir. Hükümet, kreşlerin açılamadığı durumlarda geçici önlem olarak kreş ücretini karşılamalıdır.)
* Doğumdan dolayı ücretsiz izne ayrılan kamu çalışanı kadınların, izinde geçen süreleri emekli kesenekleri devlet tarafından ödenmeli ve emeklilikten sayılmalıdır.
* Eğitimde cinsiyetler arasında eşitliği sağlamak için; Milli Eğitim Bakanlığında "Eşitlik Komisyonu" oluşturulmalı, eğitimin her düzeyinde ve içeriğinde, ders kitapları ve materyalleri cinsiyetçilikten arındırılarak, toplumsal cinsiyetle ilgili konular ve dersler yer almalıdır.
* İşyerinde cinsel tacizin; "Kişilik haklarını tehdit eden ve zedeleyen, belli bir cinsiyete mensup olma sebebiyle cinsel nitelikte veya başka türlü davranış şeklinde, özellikle üst yöneticiler ve mesai arkadaşları tarafından yapılan, arzu edilmeyen ve kabul edilemez söz, tutum ve davranışlar, cinsel tacizdir." biçiminde yasal tanımı yapılmalıdır.
* Yargı mensuplarına, güvenlik güçlerine, sağlık görevlilerine, öğretmenlere, sosyal hizmet uzmanlarına, psikologlara, hukukçulara, kadın ve çocuklara karşı şiddet konusunda zorunlu hizmet içi eğitim verilmeli, seminerlerle desteklenmelidir.
* Hükümet, belediyelerin görev ve sorumluluklarını içeren 5393 sayılı yasanın "Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50 bini geçen belediyeler, kadın ve çocuklar için koruma evleri açar" maddesi doğrultusunda, sığınma evlerini uluslar arası standartlara göre inşa edip bakımının yapılarak, uygulamaya geçirilmesi için gerekli önlemleri almalıdır.
* 8 Mart'ta kamu emekçisi kadınlar ücretli izinli sayılmalıdır.(AD/TK)