Türkiye'den ve Yunanistan'dan Sivil Toplum Örgütlerini temsilen öğrenciler, akademisyenler, gazeteciler, kadın, çevre, kurtarma örgütleri yetkililerinden oluşan yaklaşık 30 kişilik karma grubumuz iki gün boyunca yürüttüğü yoğun çalışmalarla konuyu enine boyuna tartıştı.
Avrupa Birliği'nden hibe yardımı alan iki ülke Sivil toplum kuruluşlarının (STK) gerçekleştirdiği projelerin fikri yönü, uygulamadaki sorunları tartışıldı. Bu diyalogun önündeki engeller ve çözüm yolları üzerine kah genel kah somut tartışmalar yapıldı.
Milas'ın testleri
Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde, tarihi ve coğrafi yakınlık ve ortaklığın en önemli unsur ya da boyutlarından biri, İstanbul kökenli Rumlar ile Batı Trakya'da yaşayan Müslüman Türkler.
İstanbul'dan ayrılıp Atina'ya yerleşmiş olan İstanbullu Rumlar, her iki toplumun dilini, kültürünü, ruhunu iyi bildikleri için iki toplum arasındaki ilişkilerde kilit rolü oynayabiliyor.
Mesela çalışma atölyelerinde, bu akımın önde gelen temsilcilerinden biri olan üstelik de Türk-Yunan ilişkileri uzmanlığıyla tanınan Herkül Milas toplantı boyunca orijinal yaklaşımları ve testleriyle ortama farklı bir renk kattı.
Atina Üniversitesinde Türkçe dersleri veren bir hanım ya da Türk-Yunan film ve televizyon dünyasında iş yapan eski İstanbullu yeni Atinalı bir prodüktör, yaklaşmayı, anlaşmayı sağlayan değerli kişiler oldular.
Batı Trakyalı Türklerden temsilci yoktu ama bir sonraki toplantıda onlar da bu çalışmaya davet edilecekler galiba.
"Mevkidaş"ların buluşmaları
İlki Kasım ayında İstanbul'da düzenlenen bu çalışma atölyesini, STK'ların AB projelerini kuralına uygun bir şekilde yürütmeleri için destek sağlayan 'Sivil Toplum Geliştirme Programı' (STGP) örgütlüyor.
STGP, Sivil Toplum Kuruluşları ile AB Ankara Temsilciliği arasında bir tür köprü işlevini üstlenmiş durumda. Türkiye'deki STK'larla Yunanistan'daki STK'ları buluşturuyor, iki ülkenin birbirine tekabül eden örgüt ve kişilerini bir araya getiriyor.
Atölye çalışmalarında siyasi, ideolojik, mali, ekonomik, tarihi, kültürel bir çok alan gündeme geldi. Türkiye, hem sivil diyalog hem de AB türü proje uygulamasında henüz yeni, henüz deneyimsiz. Zaten kelimenin gerçek anlamıyla Sivil Toplum Kuruluşu, bir başka deyişle, Hükümet Dışı Örgüt (NGO) kavramı yeni ve sayısı da henüz az.
Önce STK'lı olmak
Toplantı, uzun oturumlara ve farklı konuların aynı mekan ve hazirun önünde ele alınmasına karşın genel olarak olumlu geçti. Ortam yumuşak hatta zaman zaman mizahi idi. Türkler ve Yunanlılar oturumlarda İngilizce anlaşırken, kahve molaları ve toplantı dışında İstanbul Rum şivesinin şakıdığı duyuldu.
Türkiye'den Mazlum-Der temsilcisi başörtülü kadın arkadaşla Yunanlı WinPeace temsilcisi köşede sohbet ederken, Helen Yazarlar Birliği Başkan yardımcısıyla bizim Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği'nin (KA-DER) temsilcisi önemli bir konuyu ele alıyordu.
Türklük ve Rumluk ya da Yunanlı olmak gibi kimliklerden daha çok STK'lı olmak kimliğini önplana çıkarmaya çalışıyordu insanlar. Yardım-kurtarmadan çevre korumasına, aydınların sorunlarından medyaya ilişkin meselelere kadar genel bir uzlaşı çıktı zaten ortaya.
Levent'teki kebapçıdan Atina'ya şube
Yoğun çalışma ve toplantı temposu nedeniyle hep birlikte bir akşam Atina Belediyesinin davetine katılabildik ama onun dışındaki ortak vaktimizin önemli bir kısmı otelin toplantı salonunda geçti. Gece geç saatlerde Atinalı dostlarıma ancak ulaşabildim.
Atina, İstanbul'a oranla biraz daha sıcak ve çok daha rutubetli. İstanbul ya da Anadolu kökenli lokantalara düştüğünüzde yemekler nefis, bilhassa balık ve şarap. Bu arada İstanbullu Rumlardan bir müjde aldım: Levent'teki ünlü kebapçılardan biri Atina'da şube açmış. Rezervasyon yaptırmak isteyenlere bir hafta sonrasına tarih veriliyor!
Çıplak gözle görünen bir gerçek de Atina'nın en az İstanbul kadar Doğulu kimliğini korumaya gayret ettiği...Günlük hayat Atina'da İstanbul'a oranla biraz daha yavaş, ama hoş bir yavaşlık var orada.
Sonuç olarak, Akdenizlilik ruhuyla STK yaklaşımını zengin bir şekilde birleştirebilirsek, Türkiye ile Yunanistan'ın sivil ve yurttaş düzeyinde yapacağı çok şey var. Bu ilişkinin en önemli boyutu da, Yunanistan'da hükümetin yanı sıra STK'ların da Türkiyeli kardeşlerine AB yolunda rehberlik yapma isteği. (RD/NM)