Habere kadın odaklı, insan hakları odaklı, barış odaklı bakmak ve yeni bir medya yaratmak.
İspanya, Filistin, İtalya, Fas, Cezayir, Tunus, Fransa; Mısır ve Katalonya ve Türkiye’den kadın gazeteciler işte bu nedenle, başka bir medya için hafta sonunda iki gün Barcelona’da bir araya geldik.
bianet olarak yıllardır sürdürdüğümüz ve yaygınlaştırmaya çalıştığımız habercilik anlayışımızın böyle bir ağda da ifadesini bulması ve kendimiz gibi gazetecilerle, özellikle de kadın gazetecilerle tanışmamız ve birlikte “haberciliğe müdahale” işine girişmemiz ayrı bir önem taşıyor elbette.
Çatışma ortamlarının haberleştirilmesinde, insan haklarına yaklaşımda ve medyanın “erkek” bakışında hepimiz hemfikirdik ki, Akdeniz ülkeleri Kadın Gazeteciler Ağı’nda olup olmamayı tartışmadık bile; ağdaydık.
O halde, birbirimizi dinlemeli, anlamalı, tanımalı ve birlikte ağı nasıl çalıştıracağımızı ve zenginleştireceğimizi konuşmalıydık. Elbette, herkesin kendi ülkesindeki kadın gazeteciler ağını geliştirmek, Türkiye gibi böyle bir ağın olmadığı ülkelerde kadın gazetecilerin bir araya gelmesini sağlamak öncelikliydi.
Uluslararası ağ toplantısı Kasım'da Oviedo’da
Dünyayı kendine dert eden kadın gazeteciler uluslararası ağ çalışmaları için de 16-17-18 Kasım günlerinde de İspanya’nın kuzeyinde, Oviedo kentinde bir araya geliyor.
Uluslararası toplantıda Akdeniz” kararları yol gösterici olacak. Yeni eğilim ve kararlarla hem Akdeniz ağı hem de Dünya ağı çalışmalarına hız verecek.
Katalan gazetecilerin girişimi
Katalan gazeteciler örgütlü, sendikalı. Kadın gazeteciler ayrıca Kadın Gazeteciler Derneği çatısı altında da çalışıyor. Her yerdeki gibi kadın haberciler çalışıyor, erkek gazeteciler yönetiyor.
Hatta, İspanya’da gazeteciliği erkekler için “sabah gazeteciliği”, kadınlar için “akşam gazeteciliği” şeklinde ikiye ayırmışlar. Anlaşıldığı üzere, sabah haberi “ciddi”dir, akşam haberi “gayri ciddi”.
İspanya başta Latin Amerika olmak üzere dünyanın her yerinden göç alıyor, halen “Bask” sorununu da yaşadığına göre “öteki” meselesi önemini artarak koruyor.
Kuzey-Güney ayrımı yok!
Dünyanın derdi Kuzey/güney ayırımı “Akdeniz”de olmamalı; herkes ayrımsız “Akdeniz” olmalı. Kadın gazetecilerin beyninde böyle bir ayırım olmasa da medyanın durumu, medyadaki kadının durumu ister istemez Kuzey/Güney farklılığı yaratıyor…
Fas’tan gazeteci Carla Fibla’nın “Güney’den buralara gelmek için vize almak bile başlı başına bir iş, bir mücadele” demesi de aslında ayrımın/ayrımsızlığın önemli bir göstergesi.
Türkiye yine her anlamda arada kalıyor. Toplantıda, “Türkiye nerede” sorusu “Türkiye her yerde” esprisiyle karşılandı. bianet deneyimi ise ağın amaçladığı haberciliğin önemli bir uygulama örneği olarak görüldü.
Üniversite de var
Barcelona Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Prof. Dr. Tereza Velazquez master programındaki öğrencileriyle birlikte iki gün boyunca bizlerleydi. Fakültenin Akdeniz Medyası Gözlem programı çalışması özellikle ağ için çok yararlı olacak gibi görünüyor.
Tereza konuşmasında da medyanın rolünün özellikle altını çizerek çoğulculuğun, çokkültürlü bir ağın ve ortak üretimin öneminden söz etti ve “gözlem olmadan ‘öteki’ni nasıl anlayacağız” diye sordu.
Ki toplantı boyunca “medya Gözlem”in ne kadar önemli olduğu da sık sık vurgulandı. Şu aralar İstanbul’da çalışmalarına başlayan Medya Gözlem Platformu da böyle bir ağın Türkiye ayağı için hayli tamamlayıcı olabilir gibi görünüyor.
Cezayir’den bir hukukçu
Nadia Aitzai hukukçu, insan hakları alanında çalışıyor, sık sık da gazetelere yazıyor: “İnsan haklarında medyanın rolü çok önemli, biz Cezayir’de esas olarak radyoyu kullanıyoruz.”
Nadia medya/dünya için mesela “İslamcı ne demek? Müslüman ne demek” gibi ayrımları anlaşılır kılmakta zorlandıklarını anlatıyor.
“Birbirimizi tanımak zorundayız. Köprüler inşa etmek için bu çok önemli… Gazeteciliğin sorumluluğu yüksek, özellikle kadın gazeteciler olarak ilişkilerimizi geliştirmeliyiz.”
Kadınlar şehirde
Alessandra Salvatori bir grup arkadaşıyla İtalya’da women in the city adıyla bir internet gazetesi çıkarıyor. Yakında İngilizce de yayımlanacak site kadına değen dünyada ne varsa ilgilenmeye, haberleşmeye çalışıyor.
İlk karşılaştığımızda, “Novamed kadınları ne durumda” diye sorması kadın gazeteci ağının gerekliliğini bir kez daha hatırlattı. Alessandra sonra da, keyifle sitelerindeki “novamed haberleri”ni gösterdi.
Madrid’de bir topluluk radyosu….
Saida Boudaghia Fas’tan, İspanya’da yaşıyor, gazeteci, Madrid’in bir semtinde başlayan, altıncı yılında Latin Amerika’dan bile dinlenen topluluk radyosu, Radyo Vallecas’ta çalışıyor. Şimdi de Fas’ta ilk kadın radyosunu kurmuşlar.
“Altenatif medya önemli… Biz bir grup kadın gazeteciyiz.. Feminist perspektifimiz var… Başta sadece teknisyen erkekti, sonra onu da öğrendik. Toplumsal cinsiyet konuları, kültürlerarası haberler, tartışmalar önemli. “
İtalya’dan Norma Pittman da Avrupa medyasının göçmen kadınları haberleştirmesindeki yaklaşımı eleştirdi, göçmenlerin medyada hep yeraldığını ama daima “negatif” yer aldığını ve geldikleri ülkenin mutlaka belirtilmesini tartıştı.
Eylem dili İspanyolca
İkinci gün “Akdeniz Kadın Gazeteciler Ağı’nı nasıl olacak” üzerinden dört çalışma grubuna ayrıldık. İspanyolca, Katalanca, Fransızca ve İngilizce konuşma esasına göre gruplaştık.
Hemen burada, benzeri ağlarda “ana dil”in İspanyolca olduğunu belirtelim. İspanyolca konuşmuyorsanız bilin ki bir şeyler eksik kalacak, kalıyor. Toplantılarda bir şekilde durumu idare etseniz de aralarda, yemeklerde, gezmelerde ya yanınızda biri sizi tamamlayacak, ya da el/kol/beden tekmili birden konuşacak.
Barcelona buluşması da böyleydi, dahası İngilizce grubu aslında tehditler nedeniyle memleketi Filistin’de yaşayamaz hale gelince Viyana’da siyasi mülteci olarak gazeteciliğini sürdüren Kawther Salam’la ikimizden oluştu.
Neyse ki, daha sonra, babası 1915’te Şebinkarahisar’dan Fransa’ya giden Ermeni fotoğrafçı Anni Karaouni ve master öğrencileri de bize katıldı da beş altı kişi olduk.
Ne yapacağız?
Bizim grupta öncelikle çok dilli –İspanyolca, İngilizce, Fransızca, Arapça, Türkçe—bir haberleşme ağının oluşturulması üzerinde durduk. Kadının medyadaki temsili/temsilsizliği, görünürlüğü/görünmezliği, ırkçı, erkek egemen, ayrımcı, savaşçı, militarist haber dilinin izlenmesi, müdahale edilmesi, insan/kadın/hak/barış odaklı dilin inşası yolunda çabaları tartıştık.
Tabii ki hayatımız internetle kolaylaşacak, sık sık bir araya gelmemiz kolay olmadığına göre video konferansları da haberleşme araçları arasına katmalıydık.
Bu hafta çalışma grupları raporları üzerinden hazırlanan deklarasyon yayımlanacak.
Şampanyayla kutlama
Toplantının sonunda ilk adımı ve tanışmamızı, buluşmamızı şampanyayla kutladık. Buluşmamızın organizatörleri Barcelona’dan gazeteciler Tona Gusi ve Montserrat Minobis’in sözleriyle “bu cesur bir proje, imkanlar çok, bu geleceğe bakan bir proje”.
Şimdi sıra, Oviedo’daki dünya buluşmasında…(NM/NZ)