Fotoğraf: Jaime Villanueva / El Pais
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Akdeniz Havzası, küresel iklim değişikliğine karşı yerkürenin en hassas bölgelerinden birisi. 2 derecelik bir sıcaklık artışı, beklenmeyen hava olayları, sıcak hava dalgaları, orman yangınlarının sayısında ve etkisinde artış, kuraklık ve bunlar dolayısıyla biyolojik çeşitlilik kaybı, turizm gelirlerinde azalma, tarımsal verim kaybı ve en önemlisi kuraklık olarak etkilerini hissettirecek.
Peki ama neden Akdeniz iklim değişikliğinin en önemli ve sıcak noktası?
Bu sorunun cevabını Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden ( Massachusetts Institute of Technology / MIT) yüksek lisans öğrencisi Alexandre Tuel ve Çevre Profesörü Elfatih Eltahir veriyor.
İki araştırmacının yaptığı analize göre küresel iklim modelleri birçok yönden farklılık göstersine rağmen Akdeniz önümüzdeki on yıl boyunca diğer bölgelerden daha kuru olacak ve kış mevsimde bile potansiyelin yüzde 40 altında yağış alacak.
"Akdeniz istisna bir bölge"
MIT News’ten David L. Chandler’ın haberine göre iki araştırmacı bu bölgede, özellikle de Orta Doğu'da ve kuzeybatı Afrika'da yaşanan anormal etkileri geçen hafta İklim Dergisi'nde de yayınlanan çalışmada açıkladılar.
Çalışmada dünya üzerindeki yağış miktarının düşüşünü gösteren Eltahir, “Büyük bir istisna var ve bu istisna Akdeniz bölgesi” dedi.
Tuel ve Eltahir, Akdeniz bölgesinin bu öngörülen kurumasının, ısınan bir iklimin iki farklı etkisinin birleşmesinin bir sonucu olduğunu ifade etti.
Üst atmosfer sirkülasyon dinamiklerinde bir değişiklik olduğunu belirleyen Tuel ve Eltahir ayrıca kara ile deniz arasındaki sıcaklık farkında azalma olduğunu aktardı.
Her iki faktörün de ayrı ayrı Akdeniz üzerindeki yağmurun anormal azalmasını açıklamak için yeterli olmadığını savunan Tuel ve Eltahir “Ancak kombinasyon halinde bu iki faktör, modellerde görülen benzersiz kurutma eğilimini tam olarak açıklayabilir” dedi.
"Rüzgarlar gücünü arttıracak"
İkili küresel ısıtmanın etkilerinin artık Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'da batıdan doğuya doğru görülecek olan yüksek irtifa rüzgarlarıyla görülebilceğini ifade etti.
Tuel, modellemelerden yola çıkarak “Küresel sıcaklık arttıkça, orta enlem üzerindeki rüzgarlar da gücünü arttıracak” dedi.
Kuzey Yarım Küre’de bu rüzgarların, Rockies (Kuzey Amerika), Alpler ve Himalayalar da dahil olmak üzere sıra dağların engellemeleriyle karşılaştığını aktaran Tuel aynı sıralamayla ve değişmez bir düzen içinde meydana gelen bu davranış zincirinin artık bozulduğunu söyledi.
Kuru hava ve yağmur ve fırtına sistemlerinin alçak ve yüksek basınçla alakalı olduğunu söyleyen Tuel, Akdeniz’in artık yüksek basınç etkisi altında kalmaya başladığını, yüksek basıncın da daha az yağışlı ve kuru bir bölge yarattığını ifade etti.
"Su ve toprak arasındaki sıcaklık farkı azalıyor"
Akdeniz'in diğer bölgelere göre farklı olanı coğrafya olduğunu söyleyen Tuel şöyle devam etti:
“Temel olarak, kıtaların çevrelediği, dünyanın başka hiçbir yerinde olmayan büyük bir deniz var. Modellemeler, önümüzdeki yüzyılda çevredeki kara kütlelerinin 3 ila 4 santigrat derece ısındığını gösterirken, denizin kendisi sadece yaklaşık 2 derece ısınacaktır. Temel olarak, su ve toprak arasındaki fark zamanla küçülüyor.
“Bu da, Akdeniz havzasını çevreleyen rüzgarların saat yönünde bir sirkülasyon paternini harekete geçiren yüksek basınç alanına ekleyerek basınç farkını arttıracak.
“Topografyanın özellikleri nedeniyle, kurutma trendinin en çok etkilediği iki alanın Fas dahil kuzeybatı Afrika ve Türkiye ile Levant ( Akdeniz'in doğu sahillerinde bulunan alan) olacağını öngörüyoruz.”
"Planlama yapılmalı"
Tuel ve Eltahir, bu eğilimin sadece bir modellemeden ibaret olmadığını, Orta Doğu ve Batı Kuzey Afrika'daki son iklim trendlerinde zaten belirgin olduğunu da belirtti.
İkili , “Bunlar zaten yağışlardaki düşüşleri tespit ettiğimiz bölgeler” dedi ve sürecin şimdi iyi anlaşılması gerektiğin belirterek bölgedeki şehir planlamacıları uyardı. Konunun ciddiye alınmasını gerektiğini ifade etti.
Eltahir, “Tahminleri almaya ve suyun mevcudiyeti üzerindeki etkilerinin ne olacağını görmeye çalışıyoruz. Fas potansiyel olarak su kaynak planlaması ve ayrıca tarlada suyun daha iyi yönetilmesi gerektiği üzerine planlama yapmalı. Belki daha yüksek teknoloji kullanarak küresel ısıtmanın etkileri hafifletebilir” dedi. (HA)