Bu yılın ilk dört ayı bitmeden, Avrupa’ya gitmek için teknelere binen 1700 kişi Akdeniz’de boğularak hayatını kaybetti.* Ortadoğu ve Afrika’da savaşlar ve açlık arttıkça, teknelere binip sonu belirsiz yolculuğa çıkanların sayısı da arıyor.
Özyeğin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Deniz Şenol Sert ile insanların neden ülkelerini terk ederek bu zorlu yolculuğa çıktıklarını, yolculuğun detaylarını, ölümlerin nasıl engellenebileceğini, Avrupa’nın tutumunu konuştuk.
Sahraaltı Afrika, Suriye ve Eritre
Deniz Şenol Sert, insanları buna zorlayan şartları ve bu şartlarda uluslararası sistemin etkisini şöyle anlattı:
“2015'in ilk üç ayına baktığımızda özellikle Sahraaltı Afrika, Suriye ve Eritre'den gelen kişilerin bu yolculuğu göze aldığını görüyoruz. Göçün nedenlerine odaklanan akademik teoriler arasında belki de en çok kullanılan itici ve çekici faktörler. Savaşlar, baskıcı ve acımasız rejimler ve kalkınma adı altında doğal kaynakları sömürmeye yönelik projeler önemli itici faktörler arasında. Silah endüstrisi ya da bu kalkınma projelerini gerçekleştiren şirketler ve ülkelere bakıldığında uluslararası sistemin sorumluluğunu anlamak zor değil.”
Libya gibi ülkeler merkez
Deniz Şenol Sert, “İnsan ticaretinin rotasını, merkez ülkeleri, geçiş yollarını” ise şöyle anlattı:
“Öncelikle insan kaçakçılığı ve insan ticareti arasındaki ince çizgiyi belirtmek gerekiyor. İnsan kaçakçıları para karşılığında göçmenleri bir yerden bir yere götüren kişiler; insan ticaretinde ise bir sömürü, bir nevi kölelik sistemi söz konusu.”
“Libya gibi, Türkçe'ye 'başarısız' ya da 'düşkün devlet' olarak çevirilen 'failed states' tanımına uygun ülkeler merkez haline gelmiş durumda. Son dönemde buradaki otorite boşluğunun yanı sıra farklı ekonomik faaliyet alanlarının eksikliği de insan kaçakçılarına ihtiyaç duydukları lojistik desteklerin yerel halk tarafından sağlanmasına neden oluyor.”
“Rotaların değişmesinde birçok etken var. Örneğin hava şartları: Sınırlarda tespit edilen düzensiz göçmen sayılarını mevsimlere göre incelediğimizde, havaların ısınmasıyla birlikte sayılarda artış olduğunu görebiliyoruz. Başka bir etken de devletlerin sınır politikaları. Örneğin daha önce Türkiye-Yunanistan kara sınırı ile ilgili yapmış olduğum bir araştırmada şunu görmüştüm: Frontex'in Ege Denizi'nde etkinliği arttıkça, göçmenler daha fazla kara sınırı kullanmaya başlamışlardı. Bu da aslında bize göçmenler ve kaçakçılar arasında bilgi akışının ne kadar hızlı olabileceğini de gösteriyor. Devletlerden çok daha hızlı bir şekilde yeni durumlara uyum gösterebiliyorlar.”
Uçak da oluyor tekne de
Peki hangi şartlarda yolculuk ediyorlar, hangi aracılara ne kadar ödüyorlar?
“Araştırmalara göre bir tarifeden bahsetmek mümkün. Buna göre daha fazla para ödediğinizde daha iyi hizmet alıyorsunuz. Bu hizmet kimi zaman sizi direkt olarak uçakla Almanya'ya götürebilecek sahte bir pasaport ya da Akdeniz'i geçen bir tekneye binme hakkı oluyor.”
Avrupa’nın tavrı ne?
Af Örgütü, bu yıl Avrupa’ya geçmek isterken denizde hayatını kaybeden mülteci sayısının, geçen yıl aynı süreçte hayatını kaybedenlerin 100 katından daha fazla olduğunu açıkladı. Deniz Şenol Sert, bununla ilgili Avrupa’nın siyasi tavrını şöyle açıkladı:
“Avrupa'yı tek bir bütün olarak ele almak ya da her Avrupalı'nın ırkçı olduğunu söylemek sakıncalı olur. Öte yandan kimi politikacıların göçmenleri Avrupa'daki birçok sorunun nedeni olarak öne sürdükleri ve 'öteki' siyaseti izledikleri de bir gerçek. Bunu özellikle Avrupa'daki ultra sağ partilerin söylemlerinde görebiliyoruz."
Kurtarma operasyonları
“Mare Nostrum, 900 personel ve ciddi sayıda deniz ve hava taşıtının kullanıldığı, maliyeti ayda 9 milyon Euro olan, Akdeniz'in uluslararası sularında gerçekleştirilen bir kurtarma operasyonu idi.”
“Triton ise 65 kişilik çok daha az bir personel ile kısıtlı teknik imkanların olduğu, ayda 3 milyon Euro maliyeti olan fakat sadece İtalya'nın 30 mil açıklarına kadar gerçekleştirilen bir operasyon.”
“Mare Nostrum'un sona erdirilmesi ile ilgili olarak ortaya atılan iki neden var: Finansal sorunlar ve kurtarma operasyonlarının göçmen sayılarını artırdığına yönelik iddialar. Özellikle ikinci neden için ise gerçekte elimizde hiçbir ampirik veri yok. Hatta Mare Nostrum sona erdikten sonra göçmen sayılarında artış olduğunu görüyoruz. Triton insanları kurtarmada başarılı ya da başarısız demek yerine, yetersiz bir operasyon demek daha doğru olacaktır.”
İlk tepki “geri göndermek”
Doç. Dr. Deniz Şenol Sert’e göre, sorunun çözümü için “insanların daha uygar bir şekilde Avrupa'ya seyahat edebilmelerini sağlayacak uygulamalar” gerekiyor:
“Mültecilik, 1951 Cenevre Sözleşmesi ve 1967 Protokolü ile tanımlanan uluslararası hukuki bir statü. Yani Akdeniz'i geçmeye çalışan her göçmene mülteci demek doğru değil. Bu göçmenler Avrupa'ya ulaştıklarında sığınma statüsü talep edip, mülteci olmak üzere başvuruda bulunmak zorundalar.
Buradaki sorun aslında şu: Çoğu ülkeye yerleşebilmek için mülteci statüsü alabilmek neredeyse tek yol ve bunu da sınıra ulaşmadan yapabilmeleri çoğu zaman çok uzun ya da imkansız bir süreç. Çözüm olarak bu insanların daha uygar bir şekilde Avrupa'ya seyahat edebilmelerini sağlayacak uygulamalar gerekli.
Öte yandan başka bir sorun da Avrupa içerisindeki sistemin sınır ülkelerinde yarattığı baskı. Gerçekte sadece Güney Avrupa değil tüm Avrupa bu kıyımı durdurmak adına birlikte hareket etmeli. Oysa ne yazık ki ilk duyumlar gösteriyor ki Avrupa Birliği'nin geçen haftalarda yaşanan trajedilere ilk tepkisi kurtarılan kişilerin büyük çoğunluğunu geri göndermek.” (AS)
Mare Nostrum ve Triton nedir? |
İtalya, “mültecileri bu tehlikeli yolculuğa özendirdiği” gerekçesiyle, Akdeniz'deki arama kurtarma operasyonlarına geçen yıl son verdi. Mare Nostrum adı verilen bu operasyonlar, İtalyan yetkililerin kendi açıklamalarına göre Ekim 2013 - Ekim 2014 döneminde 140 bin kişinin hayatını kurtardı. AB üyesi ülkeler İtalya'nın maliyetli sahil arama kurtarma programı Mare Nostrum'a finansal destek vermeyi reddetti. Mare Nostrum'un yerini alan AB'nin sınır koruma örgütü Frontex'in Triton operasyonu ise üçte biri kadar bir bütçe, sınırlı yetki ve insan kaynakları ile çalışıyor. Frontex'in kendi gemisi yok. |
* Uluslararası Af Örgütü rakamlarına göre.