Click here to read the article in English / Haberin İngilizcesi için buraya tıklayın
“Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiri yayınlayıp barış ve müzakerelerin yeniden başlaması çağrısında bulunan ve bu sebeple tehdit edilip soruşturmalara maruz kalan akademisyenlere bir destek de Fransalı akademisyenlerden geldi.
Paris Sosyal Bilimler Yüksek Okulu'nda (EHESS) dün “Barış İçin Akademisyenler”i konu alan bir dayanışma toplantısı düzenlendi.
Ahmet İnsel, Hamit Bozarslan, Ferhat Taylan, Etienne Balibar, Christian Laval ve Vincent Duclert’in konuşmacı olarak yer aldığı konferansta, akademisyenleri bu bildiriyi imzalamaya yönelten nedenler ve bildirinin bugün yarattığı sonuçlar tartışmaların odak noktası oldu.
GIT Araştırma ve Öğretim Özgürlüğü Uluslararası Çalışma Grubu’nun Fransa temsilciliğinin düzenlediği konferansta, hükümetin akademisyenlere karşı sert tutumu ve dili ile Türkiye’de artan baskı ve özgürlüklerin kısıtlanması eleştirildi.
Türkiye’nin içinde bulunduğu devamlı savaş halini ve istikrarsız durumu analiz eden akademisyenler, ülkenin kaosa teşvik edildiğini belirttiler. Fransa özelinde uluslararası bir desteğin gerekliliğinin önemini vurguladılar.
Bozarslan: Hedef alınan tüm Türkiye vatandaşları
Konferansın ilk konuşmacısı, tarihçi ve siyaset bilimci Hamit Bozarslan, öncelikle bu süreçte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetimi tarafından kullanılan sert dile dikkat çekti.
Devlet politikası tanımının değişmesiyle birlikte muhaliflerin, “düşman” olarak nitelenmeye başlandığını belirten Bozarslan, bugün artık bilinçli olarak bir düşman yaratılmaya çalışıldığını belirtti:
“Hedef alınan kişiler artık sadece Ermeni veya Kürtler değil tüm Türkiye vatandaşları.”
Bozarslan, Kürt kent dokusunun sistematik bir şekilde yıkımıyla yoğun bir şiddet oluştuğunu belirterek Türkiye’deki sürekli artan savaş atmosferine dikkat çekti.
Taylan: Destek artıyor
2015 seçimlerinden itibaren yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine, her geçen gün daha da büyük bir yıkıma neden olan olaylar, konferansın ikinci konuşmacısı olan Ferhat Taylan tarafından özetlendi.
Taylan, bildiriye imza atan akademisyenlerin sayısının son bir hafta içinde iki katına çıktığına değinerek akademisyenlere uluslararası desteğin de katlanarak büyüdüğünün altını çizdi.
İnsel: Muhatabımız PKK değil
İmzacılardan biri olan, akademisyen, ekonomist ve gazeteci Ahmet İnsel bu bildirinin niçin özellikle hedef haline getirildiğine değindi.
Sultanahmet patlamasından çok, Barış için Akademisyenler’e dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasındaki orantısızlığa dikkat çekti.
TIKLAYIN - PATLAMAYA 44 SANİYE, “AKADEMİSYEN MÜSVEDDELERİNE” 10 DAKİKA AYIRDI
Toplum üzerinde bilinçli olarak bir dengesizlik yaratıldığına ve bu dengesizliğin halkı kaosa sürüklediğini vurgulayan İnsel, Erdoğan’ın bu süreçteki payının yadsınamayacak derecede büyük olduğunu dile getirdi.
Değindiği başka bir konu ise bildiride PKK’den bahsedilmemesine yönelik eleştirilerdi.
PKK’nin bir terör örgütü olduğunu ve her tür terör eylemine karşı olduğunun altını çizen İnsel, bu bildiride PKK ve devleti aynı metne koymanın yanlış olduğunu belirtti.
“Devleti PKK’nin karşısına koymak, devleti bir terör örgütü saymaktır.” diyen İnsel, “PKK muhatabımız değildir, devlet muhatabımızdır” diye ekledi.
Son olarak, “Akademisyen oldukları için değil, Türkiye vatandaşı oldukları için imzaladılar” diyerek, bildirinin akademik özgürlükten çok, yurttaşların düşünce özgürlüğünü kapsadığını belirtti. İnsel konuşmasını “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısında temel hak ve özgürlüklerine sıkıca tutunan bir halk vardır ” sözleriyle bitirdi.
Balibar: Fransa daha fazla tepki vermeli
Konferansın diğer bir konuşmacısı Etienne Balibar, ifade özgürlüğü ve insan hakları gibi terimlerin tanımlarını tartıştıktan sonra, bu konuda uluslararası direnişin önemine dikkat çekti. Bu sorunun sadece Türkiye’de olmadığına değinen Balibar, bu durumun Avrupa’yı doğrudan etkilediğini belirtti.
Fransalıların desteğinin önemli bir etkisi olabileceğini dile getiren Christian Laval, Fransalı aydınlarına çağrıda bulundu. Fransalı otoritelerinin sessizliğini “endişelendirici ve utanç verici” bulan Laval, daha fazla tepki gösterilmesi gerektiğini belirterek, sendika ve bilimsel kurumların uygulanacak farklı eylem yolları bulmaları gerektiğini söyledi.
Konferansın son konuşmacısı Vincent Duclert ise özgür iradeye karşı sürdürülen bu saldırının affedilemez ve acımasız bir saldırı olduğuna dikkat çekti. (Dİ/DE/NV)