Eğitim Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi Marmara Üniversitesi Rektörlüğü Hukuk Fakültesi’nde çalışan ve aynı zamanda üyeleri olan beş araştırma görevlisine “öğrenci olaylarına karışmak” gerekçesiyle soruşturma açıldığını duyurdu.
Açıklamada soruşturmaya konu olan olayı ve soruşturma sürecini anlatan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), araştırma görevlilerine karşı açılan bu soruşturmanın geri çekilmesini istedi.
“Olay sırasında bahçedelerdi”
Soruşturmadaki “öğrenci olayı” Haydarpaşa Kampüsü’nde 31 Mayıs 2013 tarihinde iki öğrenci grubu arasında bahçede yaşanan gerginlik. Okula giren çevik kuvvet ekipleri öğrenciler arasına yerleşti.
Dört araştırma görevlisi iki gruba eşit mesafede çevik kuvvet ekipleri hizasında durarak olayı izledi, öğrencilerin dağılmasının ardından odalarına çıktı. Soruşturma açılan araştırma görevlilerinden biri o gün okulda değildi.
Araştırma görevlileri hakkında "olay esnasında bahçede bulunmak ve olaylara karışmış olmak" iddiasıyla Ağustos ayında açılan soruşturmanın içeriği bazı öğrencilerin beyanlarından oluştu.
Bu beyanlarda söz konusu araştırma görevlilerinin olayda taraf tuttuğu, öğrencilere “taş, sopa, şişe ve kemer kullanarak saldırdıkları” ve araştırma görevlilerinden birinin olayı cep telefonuyla videoya çektiği gibi iddialar yer aldı. Soruşturma dosyası iddialara dair kanıtlardan yoksun.
Soruşturma kapsamında ifadelerini veren akademisyenler tanıkların dinlenip video kayıtlarının incelenmesi talebinde bulundu. Öğrenciler hakkında ise iftira gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulundular.
“Sendikal kimlik baskı nesnesine dönüştü”
Eğitim Sen soruşturmanın akademisyenler üzerinde baskı yaratılmak ve sendikal kimliğe yönelik olduğunu vurguladı.
“Açıkça maksatlı olmanın ötesinde akla-mantığa uygun olmayan bu beyanların üniversite yönetimi tarafından ciddiye alınarak soruşturmaya dayanak kabul edilmesi, öğretim elemanlarının karşı karşıya olduğu baskıyı ortaya koyması açısından önemlidir.
“Öğretim üyelerinin öğrencilere saldırdığı yönündeki bu vahim suçlama ise, daha tehlikeli bir boyuta gelindiğini gösteriyor.
“Öte yandan hakkında soruşturma açılan öğretim elemanlarının yurt dışı çalışma izinleri, bu asılsız iddiadan dolayı sürüncemede kaldı. Bu durum, soruşturma tehditlerinin akademik çalışmalar üzerinde de baskı yarattığını ve yaratacağını gösteriyor.
“Yönetimin tavrı, Gezi olayları sonrasında üniversitelere gönderilen genelgelerle ve yeni üniversite kolluğu sistemiyle oluşturulmaya çalışılan konseptte akademisyene biçilen rol ile ilgili ipucu veriyor.
“Bu tür soruşturmaların esas amacı, öğretim elemanlarını şiddetle ilişkilendirerek üniversite içerisindeki özgür ifade ve eylem alanlarını daraltmak ve terörize ederek ortadan kaldırmak. Dahası, soruşturma açılan öğretim elemanlarının tamamının Eğitim-Sen üyesi olması da sendikal kimliğin nasıl bir baskı nesnesine dönüştüğünü gösteriyor.” (BK)