Muğla Üniversitesi yönetimi Kenan Evren'in katılacağı töreni, dün (22 Şubat) gece saatlerinde İnternet sitesinde "7. Cumhurbaşkanımız Sayın Kenan Evren'in Özel Kütüphanesini Üniversitemize Bağış Töreni" yazısıyla duyurdu.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Muğla Şubesi, Eğitim-Sen Muğla Üniversitesi Temsilciliği ve Üniversite Konseyleri Derneği'nden yaklaşık 15 akademisyense, bugün saat 10:00'da, üniversitenin dış kapısında bir basın açıklaması yaparak, Kenan Evren-Muğla Üniversitesi yönetimi ilişkisini eleştirdi; üniversitenin 12 Eylül darbesini "legalleştirmenin" aracı olarak kullanıldığına dikkat çekti; "Kitapları yakanları da, kitaplarını da üniversitede istemiyoruz" dedi.
Cankoçak: Darbenin özendirilmesi bu
bianet'in görüştüğü Muğla Üniversitesi öğretim üyesi ve Eğitim-Sen temsilcisi Yrd. Doç. Dr. Kerem Cankoçak, bunun Kenan Evren'in yönetim tarafından üniversiteye ilk davet edilişi olmadığını anımsatıyor. "Evren daha önce bir açılış için çağırılmıştı. Daha sonra geçen yıl, Genç Bakış televizyon programı için üniversiteye gelmişti. Şimdi de kütüphane bağışı için geliyor."
Cankoçak, bu davetin "ne var bunda" diye geçiştirilemeyeceğini belirtiyor: "Türkiye darbecilerini hâlâ yargılayamayan bir ülke.12 Eylül darbesinin liderini üniversitede ağırlamak, darbenin aklanmasına üniversiteyi alet etmektir. Darbenin özendirilmesi demek bu. Üstelik Kenan Evren'in başka bir üniversiteye gidebildiğini de sanmıyorum."
Cankoçak, sivil toplum örgütleriyle ve sendikalarla, bu duruma karşı ortak bir eylem düzenlemek istediklerini de aktardı.
"Üniversitenin kapısı darbecilere kapansın"
Akademisyenlerin bugünkü basın açıklamasının metni şöyle:
Kenan Evren'in, 23 Şubat Cuma günü saat 11.30'da yapılacak bir tören ile özel kitaplığını Muğla Üniversitesine bağışlayacağını öğrenmiş bulunuyoruz.Rektör Evren'in gelişini protesto eden akademisyene ceza vermişti12 Eylül darbesinin Türkiye'ye, özellikle de üniversitelere yönelttiği saldırıları unutmadık. Unutmayacağız.
* Yüzlerce öğretim üyesinin ve binlerce öğrencinin üniversiteden uzaklaştırıldığı;
* Üniversitelerin özgür bilim anlayışı ve özerklikten koparıldığı;
* Milyonlarca kitabın yakıldığı;
* Kitap okumanın ve kitapların yasaklandığı;
* YÖK gibi bir kurum oluşturularak üniversitelerde eğitimin ve bilimin tek tipleştirildiği; üniversite çalışanları ve öğrencilerin ağır disiplin cezaları ile baskı altına alındığı;
* En önemlisi de bugün bile üniversitelerde öğretim üyelerinin öğrencilerine kitap tavsiye ederken oto sansürden kaçınamadıkları bir ülkede yaşıyoruz.
Bütün bunların sorumlusu olan, üniversiteye karşı bu denli düşmanlık gütmüş ve hunharca saldırmış 12 Eylül'ün darbeci generali Kenan Evren'in özel kütüphanesini üniversiteye bağışlaması ve bunun için üniversite yönetiminin tören düzenlemesi bir "aklama ve aklatma" operasyonundan başka bir şey değildir. Bu operasyonu ve üniversitenin buna alet edilmesini kınıyoruz... Kitapları yakanları da, kitaplarını da üniversitede istemiyoruz.
Üniversitenin kapısı darbecilere kapansın!
Kenan Evren'in geçen yıl Kanal D'de yayınlanan Abbas Güçlü'nün hazırladığı "Genç Bakış" programının canlı yayını için Muğla Üniversitesi'ne gelmesini protesto eden Yrd. Doç. Dr. Dilek Hattatoğlu, barışçıl protestosu nedeniyle "uyarı cezası" almıştı.
Hattatoğlu Fen-Edebiyat Fakültesi'nde odasının kapısına yapıştırdığı bir notta "Çalıştığım üniversitenin bir darbeci generale kucak açmasından utanıyorum ve protesto ediyorum" diye yazdı.
Hattatoğlu hakkında odasının kapısına astığı bu yazıdan dolayı Muğla Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Şener Oktik tarafından disiplin soruşturması başlatıldı. Yapılan disiplin soruşturmasının ardından ise Dilek Hattatoğlu'nun "uyarı" cezasıyla cezalandırılmasına karar verildi. Fen-Edebiyat Fakültesi'nde yardımcı doçent kadrosunda bulunan Dilek Hattatoğlu'nun yenilenmesi gereken yardımcı doçentlik kadrosu ise tekrar yenilenmedi. Dilek Hattatoğlu yardımcı doçent olması gerekirken, öğretim görevlisi olarak görevlendirildi.
Cankoçak, Genç Bakış programıyla ilgili bir başka notu da şöyle aktardı.
"Programa zaten bazı öğrencileri sokmamışlardı. Daha sonra içeri alınan öğrenciler bize Abbas Güçlü'nün kendilerine 'protestolarınızı alkışla bildirin' dediğini ilettiler. Ama basında bu durum 'öğrenciler Evren'i alkışladı' diye yer aldı."
Genç Bakış programının ardından "üniversitenin adını temize çıkarmak" için alternatif bir etkinlik düzenlemek istediklerini anlatan Cankoçak, "Rektör bu etkinliğin Evren'in konuştuğu Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenmesine izin vermedi. Oyalamaların ardından ancak dönem sonunda, küçük bir salonda Ayşegül Devecioğlu'nun katıldığı 12 Eylül üzerine paneli, küçük bir salonda düzenleyebildik" dedi. (TK)