389 öğretim üyesi akademideki baskı, tasfiye ve hukuksuklara karşı mücadele ile akademik özgürlük için çağrı yaptı.
Bilimi ve özgür düşünceyi baskı altına almayı amaçlayan uygulamaların karabasana dönüştüğü ifade edilen metinde akademik özgürlüğün ön koşulu olarak iş güvencesinin yoksunluğu, tasfiyeci eğitim ve kovuşturma ile soruşturmalar olduğu ifade edildi.
Metinde Kocaeli Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’na açılan soruşturma, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi öğretim görevlisi Mukaddes Akdeniz, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mustafa Durmuş’un geçirdikleri soruşturmalar sonucunda öğretim mesleğinden çıkarılmaları, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Belek ve Ordu Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Deniz Yıldırım, Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Genel Kamu Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Seydi Çelik, Ege Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Esat Renan Pekünlü, ile İstanbul Üniversitesi araştırma görevlilerinden Barkın Asal ve Mehmet Cemil Ozansü’ye açılan soruşturmalara değinildi.
"Soruşturmalarla haklar açıkça çiğneniyor"
“Üniversitelerde iş güvencesinden yoksun olarak çalıştırılan öğretim elemanlarından üniversite yönetimlerince, eleştirel ve özgür düşünceli oldukları için ‘sakıncalı’ görülen öğretim elemanlarının görevine son verilmekte, atamaları yenilenmemekte ya da ders vermeyerek ve kadro açmayarak akademik yükselmelerinin önü kapatılmış olan bu öğretim elemanlarının üniversiteden uzaklaştırılması sağlanmaktadır.
“Üniversite yönetimleri, yıllık atamalarla çalıştırılan araştırma görevlilerinin atamalarını yapmayarak üniversiteden uzaklaştırabildikleri gibi, türlü yollarla araştırma görevlilerini üniversiteden ayrılmaya da zorlayabilmektedirler.
“Baskı ve tasfiye politikalarının bir diğer görünümü ise kovuşturma ve soruşturmalar biçimindedir. Eleştirel ve özgür tavırları ya da bilimsel çalışmalarıyla üniversite yönetimlerinin ya da iktidar odaklarının hedefi haline gelen öğretim elemanları, gerçek dışı suçlamalar veya uydurma – zorlama gerekçelerle hukuksuz soruşturmalara maruz bırakılmakta, sürgün edilmekte, istifa etmeye ya da emekli olmaya zorlanmaktadır.
“Bu süreçlerde ‘muhbir vatandaşlar’ tarafından yapılan ihbar ve şikâyetlerin de devreye sokulduğu görülmektedir. Söz konusu soruşturmalarda akademik özgürlükle beraber, Anayasa’da ve Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde düzenlenen ve güvence altına alınan haklar ve özgürlükler açıkça çiğnenmektedir."
"Baskı politikaları 12 Eylül'ü anımsatıyor"
“Üniversitelerde daha pek çok benzeri akademik özgürlük ihlalleri söz konusudur. Örneklediğimiz kovuşturma ve soruşturmalarda gerek yükseköğretim kurumları ve gerekse YÖK, savunma hakkının kullanımına, anayasal kural olan ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararı uyarınca, disiplin kurulu sürecinde bu kurullarda sendika temsilcilerinin yer almasına da karşı çıkarak, hukuk tanımazlıklarını sergileyebilmektedirler.
“Baskı ve ayrımcılık politikalarının başlıca aracı haline gelmiş olan güvencesiz ve sözleşmeli çalışmanın kaldırılmasını ve tüm kadrolar için akademik özgürlüğün vazgeçilmez ayağı olan güvenceli çalışmayı istiyoruz.
“Siyasal iktidardan, YÖK’ten ve üniversite yönetimlerinden, öğretim elemanları ve öğrencilere yönelik tüm baskı ve engellemelerin durdurulmasını, 12 Eylül ve McCarthy dönemini anımsatan bu baskı ve tasfiye politikalarına son verilmesini, kişilerin düşünce ve bilimsel–akademik etkinliklerinden dolayı verilmiş tüm disiplin cezalarının geri alınarak meslekten kopartılmalarına son verilmesini, işine son verilen tüm öğretim elemanlarının mesleklerine iadesini ve üniversitelerine dönmelerini talep ediyoruz.”
İmzacılar demokratik kitle örgütlerini, sivil toplum örgütlerini ve siyasi partileri de bu politikalara karşı çıkmaya çağırdı. (EA)
* İmzacı listesi için tıklayın.