Fotoğraf ve video: Can Candan
"Bir, üniversitelerin herhangi bir kişi ya da kuruluşun etki veya baskısına maruz kalmaması ve siyaset aracı olarak kullanılmaması, bilimsel ve toplumsal gelişim açısından vazgeçilmezdir.
"İki, üniversitelerde karar alma yetkisinin demokratik yöntemlerle seçilmiş kurullarda ve akademik yöneticilerde olması özerklik için şarttır. Rektör, dekan, enstitü müdürü, yüksekokul müdürü, bölüm başkanı gibi akademik yöneticiler atamayla değil seçimle belirlenmelidir.
"Üç, üniversitelerin, özerk anayasal kurumlar olarak, akademik programlarını ve araştırma politikalarını öğretim elemanlarınca ve/veya üniversite kurullarınca kararlaştırılarak belirlemesi, bilimsel özgürlüğün ve yaratıcılığın şartlarındandır."
Bunlar, Boğaziçi Üniversitesi senatosunun 2012 yılında belirlediği ilkelerden üçü.
"İlkelerimizi savunmakla mükellefiz"
Okulun öğretim üyelerinden Can Candan bu ilkeleri "anayasamız" diye niteliyor ve "Biz kendi anayasamıza uymak zorundayız. Bu kararlar bizi bağlıyor. Bu ilkeleri savunmakla mükellefiz zaten. Yani biz bunu yapmadığımızda işimizi yapmamış oluyoruz. Bu ilkelerden vazgeçemeyiz. Akademik özerklikten, bilimsel özgürlükten ve demokratik üniversite değerlerinden hiçbir şekilde vazgeçemeyiz" diyor.
Söz şimdi Can Candan'ın:
Fotoğraf: Christian Bergmann
"Üniversite senatomuzun 2012 yılında kabul ettiği ve bu nedenle de bizim anayasamız olan bu ilkeler, bizim için geçerlidir. Dolayısıyla Boğaziçi Üniversitesi rektörünü seçer, nokta! 'Boğaziçi, rektörünü seçer' (demek) 'Bütün üniversiteler rektörünü seçer' anlamına da geliyor.
TIKLAYIN - "Demokratik olmayan bir ortamda bilgi üretilemez"
Liyakat ve seçim
"Birinci itirazımız seçime dair. Ama zaten seçimin içinde liyakat var. Biz kendi rektörümüzü liyakati baz alarak seçiyoruz. Kimi seçiyoruz? Boğaziçi'nde profesör olan arkadaşlarımız arasından. Biz kendi kendimizi yöneten bir üniversiteyiz, bizi dışarıdan kimse yönetemez. Bizi, bizim içimizden birisi bizimle birlikte yönetir.
"Çünkü o arkadaşımız bilir ki; biz onu dört yıllığına görevlendirmişizdir. Bakın, biz görevlendirmişizdir; şeffaf olmak zorundadır, hesap verebilir olmak zorundadır ve bize verdiği seçim vaatlerini de yerine getirmek zorundadır. Liyakat ve seçim, aynı şeyin iki parçası dolayısıyla. Bu, 1992'den beri böyle ve böyle olacaktır. Onun için 'Bunu reddediyoruz, kabul etmiyoruz ve vazgeçmiyoruz' diyoruz.
Akademik özerklik için mücadele
"Bundan sonrası ne olacak veya sonuç alacak mıyız? Bu biraz hepimize bağlı. Size de bağlı, bize de bağlı. Yani Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerinin akademik özerkliğine, bilimsel özgürlüğüne ve demokratik değerlerine sahip çıkmak isteyen insanlar varsa bu ülkede... Başka türlü 2021 yılında modern bir akademi nasıl olur? Yani bu bir hak mücadelesi.
TIKLAYIN - "Tüm bileşenlerimizle karşısındayız Melih Bulu'nun"
"Gençlerin dayanışması umut verici"
"Böyle bir baskı döneminde -bir sürü demokratik ve anayasal hakkımızın elimizden alındığı, çeşitli insanların suçlu gösterildiği, ifade ve basın özgürlüğünün yerlerde süründü bir dönemde- gençlerin, haklarına sahip çıkması ve böyle bir dayanışma göstermesi müthiş bir umut veriyor bana. İşte ülkenin geleceği bu gençler! Çok umutluyum, onlarla gurur duyuyorum, hepimiz onlarla gurur duyuyoruz. Onlar sadece kendi hakları için mücadele etmiyor, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan herkesin hakkı için mücadele ediyor."
Can Candan kimdir?
Can Candan, belgesel film yönetmeni ve Boğaziçi Üniversitesi'nde akademisyen. "Duvarlar-Mauern-Walls" (2000), "3 Saat" (2008) ve "Benim Çocuğum" (2013) filmlerini yönettti. "Nükleer Alaturka" (2016) filmi ise yapım aşamasında. Belgesel sinema alanında araştırmalar yapıyor, yazılar yazıyor, dersler veriyor. Yanı sıra Suncem Koçer ile birlikte derlediği "Türkiye'de Kürt Belgesel Sineması" adında bir kitabı var.
(DŞ)