Haberin Kürtçesi için tıklayın
Akademide cinsiyetçiliğe karşı imza kampanyası başlatıldı. "Akademide erkek şiddetine ve eril şiddete karşı feminist, queer ve LGBTİ+ araştırmacılar ve aktivistler" imzasının yer aldığı açıklamayı şu ana kadar 112 kişi imzaladı. Sosyal medyada düzenlenen kampanya ile duyurulan imza çağrısının yer aldığı açıklama bu web sayfasından da yayınlandı.
"Örtülü şiddet ve taciz sürüyor"
“Bu Duyduğunuz İnadımızın ve Mücadelemizin Sesi” başlıklı açıklama şöyle:
“Biz akademide eril şiddete ve erkek şiddetine karşı bir araya gelmiş feminist, queer ve LGBTİ+ araştırmacılar ve aktivistleriz. Bu metni dayanışmamızı büyütmek üzere, akademide güvenceli ya da güvencesiz çalışanlar, öğrenim görenler, bağımsız araştırmacılar, kendini akademinin parçası kabul edenler ve tüm aktivist çevrelerden, natrans heteroseksüel erkekler hariç, herkesin imzasına açmak için yazıyoruz.
"Bununla beraber kadın, queer ve LGBTİ+ özneler dahil olmak üzere herkesin ayrıcalıklarını, sessizliğini, suç ortaklığını, failliğini ve faillere açık ya da örtülü desteğini sorgulaması gerektiğini biliyoruz.
“Geçten günlerde İrem, Pınar ve Tebessüm maruz bırakıldıkları taciz ve şiddeti büyük bir cesaretle paylaştılar. Bu cüret bize de bulaştı. Bugün dünden daha güçlü ve kalabalığız. Yarın daha da güçlü ve kalabalık olacağız. Bu mücadeleyi burada bırakmayacağız. İrem, Pınar, Tebessüm ve maruz bırakıldığı şiddeti dile getirmeyen ya da getiremeyenler yalnız değildir. Ne bugün ne de yarın.
'Kararlıyız'
“Bugüne kadar psikolojik ve fiziksel şiddetten cinsel tacize, burada tek tek sayılamayacak kadar tür ve biçim alan eril şiddet ve erkek şiddetine karşı açıklamaların ardından ortaya çıkan destekleyici iklim hepimiz için güçlendirici ve bir o kadar da umut verici oldu. Bu iklim akademide yıllardır mücadele veren feministlerin, queerlerin ve LGBTİ+’ların, eril şiddete ve erkek şiddetine karşı olan herkesin kolektif mücadelesinin bir sonucudur. Biz bu mücadeleyi daha da büyüterek, eşitlikçi alanları genişletmeye, cinsiyetçi, kadın düşmanı, homofobik ve transfobik alanları aşındırmaya kararlıyız.
“İrem, Pınar ve Tebessüm’ün yaşadığı şiddetin ifşa olmasıyla karşımıza çıkan bir diğer örüntü, kadınların itibarsızlaştırılmaya çalışılması. Failler, arkadaşlarımızı itibarsızlaştırmak için alışılagelmiş ifadelere, anlatılara sığınıyorlar: Psikolojik sorunları olan, bulunduğu yeri hak etmeyen, kendilerine türlü türlü iyilikler yapan erkeğe nankörlük ve haksızlık eden, yalancı, kindar ve intikamcı kadınlarla karşı karşıya olduğumuzu ya açıkça söylüyor ya da manipülatif tavırlarla ima ediyorlar. Şiddet tanımına giren şeylerin gerçekleşmediğine inanmamızı istiyorlar.
'Failler yalnız değil'
"Dahası, şiddetin failleri tüm bunları yaparken yalnız değiller. Hem ifşaların öncesinde hem de sonrasında faillere doğrudan destek olanlar, şiddete maruz bırakılanları itibarsızlaştırma çabalarına iştirak edenler ve sessiz kalmayı seçerek örtülü olarak şiddet ve taciz faillerine destek vermeyi sürdürenler var.
“Akademi de bu örüntülerden azade bir alan değildir. Üstüne akademinin kendine özgü karmaşık ve hiyerarşik ilişki dinamikleri eklenir. Dolayısıyla eril şiddetle ve erkek şiddetiyle etkin bir mücadele tüm bu dinamikler göz önüne alınarak yürütülebilir. Bu mücadelenin yolu, şiddet vakalarında cinsiyete, cinsel yönelime, cinsiyet kimliğine ve akademik pozisyonlara dayalı güç ilişkilerine odaklanmaktan geçer. Birçok alanda olduğu gibi akademide de eril şiddet ve erkek şiddetine karşı koruyucu ve önleyici politikalar yetersizdir. Tüm bu yaşananlar cinsel taciz ve şiddet önleme birimlerinin önemini bir kez daha göstermiştir.
Başta söylediğimizi tekrar ediyor, kadın, queer ve LGBTİ+ özneler dahil olmak üzere herkesi ayrıcalıklarını, sessizliğini, suç ortaklığını, failliğini ve faillere açık ya da örtülü desteğini sorgulamaya çağırıyor, şiddet faillerini ve işbirlikçilerini dayanışmamızdan ve inadımızdan haberdâr ediyoruz. (EMK)
Metni imzalamak için [email protected] adresine e-posta gönderebilirsiniz.