Mor Çatı kurucusu ve avukatı Canan Arın ile avukat İlknur Sezgin Temel, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün (KSGM) 4320 Sayılı Ailenin Korunması Kanunu'nda yapmaya hazırlandığı değişiklikleri "olumlu ancak yetersiz" buldu.
Temel, 4320 Sayılı Kanun'la ilgili en önemli aksaklığı "yönetmelikte yer alan bazı düzenlemelerin kanunda yer almaması" olarak nitelendirdi.
Arın ise kadına yönelik şiddetin önlenmesi için tek bir yasal düzenlemeye değil sistemli bir devlet politikasına ihtiyaç duyulduğunu hatırlattı; "Kadının şiddetten uzak, yeni bir hayat kurabilmesi için gerekli destek mekanizmaları oluşturulmalı. Devlet bu iş için gerekli bütçeyi ayırmalı" diye konuştu.
Ayşe Paşalı'nın ölümü ders oldu
Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, koruma kararı talebi "resmi evlilik bağı sona erdiği için" reddedilen Ayşe Paşalı'nın eski kocası tarafından öldürülmesinin ardından "4320 Sayılı Yasada bir boşluk olduğunu", Adalet Bakanlığı ve KSGM'nin bu boşluğu doldurmak üzere yasaya ilave edilecek bir değişiklik üzerinde çalıştığını söylemişti.
Kavaf'ın açıklamasının ardından KSGM, geçtiğimiz Cuma günü kadın örgütlerine 4320 Sayılı Kanun'da yapılması öngörülen değişiklikle ilgili bir taslak gönderdi. KSGM, kadın örgütlerinden eleştiri ve önerilerini en geç Salı günü kuruma bildirmelerini istedi.
Arın ve Temel'in taslağa ilişkin eleştiri ve önerilerini şöyle sıraladı:
Canan Arın: Önce adı değişmeli
Kanunun ismi, "koruma emri" ya da "geri durma emri" olarak değiştirilmeli.
Yasa, "aile" kurumunun varlığı aranmaksızın, her türlü ilişki biçimini; şiddet uygulayan ya da uygulama ihtimali olan herkesi kapsayacak bir şekilde genişletilmeli.
Birlikte yaşadığı erkek hakkında koruma kararı aldıran kadınlara derhal nafaka bağlanmalı. Nafaka, devlet tarafından kadına ödenmeli. Devlet daha sonra parayı nafaka borçlusundan tahsil etmeli.
Koruma kararına uymayan kişilere verilecek hapis cezaları, Türk Ceza Kanunu'ndaki "iki yıla kadar olan hapis cezaları ertelenir" hükmünün kapsamı dışında tutulmalı. Saldırgan mutlaka hapisle cezalandırılmalı.
Kolluğa, mahkeme kararı beklemeksizin şiddet uygulayan ya da uygulama ihtimali bulunan kişiyi uzaklaştırma yetkisi verilmeli. Mahkeme kararı çıkana kadar kolluğun kararı geçerli sayılmalı. Mahkemeye bu kararı onama ve uzatma yetkisi verilmeli.
Kolluk kuvvetlerine, savcı ve hâkimlere eğitim verilmeli.
Kolluk, bildirim ve izleme görevlerini eksiksiz yerine getirmeli. Sorumluluklarını yerine getirmeyen kişiler cezai yaptırıma tabi olmalı.
Temel: Yönetmelikte yer alan düzenlemeler yasaya da girmeli
Ailenin Korunmasına Dair Kanunun Uygulanması Hakkında Yönetmelikte bulunan düzenlemeler yasaya girmeli.
Yönetmeliğe göre, kolluğun izleme görevi kararın verildiği tarihte başlar. Kanunda bu konuda bir düzenleme yok. Bu nedenle kolluk, kararın kendisine ulaşmasını bekliyor, karar ulaştıktan sonra kadına tebligat yapmayı deniyor. Kararın şiddet uygulayana ne zaman bildirildiğini aile mahkemesi de cumhuriyet başsavcılığı da bilemiyor. Bildirim çok gecikebiliyor.
Tasarı, 4320 Sayılı Kanuna muhalefet ederek Sulh Ceza Mahkemesi'nde yargılanan kişiler için üç aydan altı aya kadar hapis cezası öngörüyor. Bu tür kararlar, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve paraya çevrilmesiyle sonuçlanıyor.
Yönetmeliğe göre hâkim, şiddet uygulayan ya da uygulama ihtimali bulunan kişinin bir sağlık kuruluşuna muayene olmasına karar verebiliyor. Ancak şiddet mağduru kadın hiçbir destek alamıyor; şiddet ortamına geri dönmek zorunda kalabiliyor. Bu nedenle kanuna, şiddet mağdurunun barınması, tedavisi ve rehabilitasyonu için gerekli önlemlerin alınmasına dair bir hüküm konulmalı. (BB)