Çorlu'da 8 Temmuz 2018'de yedi çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren katliamının dördüncü duruşması Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Mahkeme ara kararında yeni bilirkişi raporu hazırlanmasına hükmetti. Facianın gerçekleştiği Sarılar Mevkiinde 16 Temmuz’da yeni oluşturulan bilirkişi heyetiyle keşif yapılacak. Bir sonraki duruşma 4 Kasım’da görülecek.
Duruşmada, facianın yaşandığı dönemde TCDD 1. Bölge Müdürlüğü (Haydarpaşa) Demiryolu Bakım Servis Müdürlüğü’nde Servis Müdürü Vekili olan Mümin Karasu’nun mahkemede ifade vermesini isteyen ailelerin talebine karşılık savcı mütalaasında bu talebin reddini istemesi üzerine salonu terk etti. Çorlu Adalet Sarayı’nda oturma eylemi yaptı.
TIKLAYIN - Çorlu Tren Katliamı Aileleri: Bize adaleti verin
Gazetecilerin bilgisayarla içeri girmesine izin verilmedi
Duruşma adliye salonlarının yetersiz olması nedeniyle Halk Eğitim Merkezi’nin konferans salonunda yapıldı. 11.00 sularında başlayan duruşmaya gazetecilerin bilgisayarlarla girmesine izin verilmezken, duruşma salonuna cep telefonları için sinyal kesici cihaz getirildi.
Duruşmada facianın yaşandığı yerin yakınındaki Cemiloğlu ve Çalışkan Çiftliği’nde çalışan üç kişi dinlendi.
Mahkeme heyeti ve katılan avukatları tanıklara kaza günüyle ilgili sorular sordu.
Kuzgun: İnsanın tekrar anlatırken nutku kesiliyor
Cemiloğlu çiftliğinin işletme müdürü Birol Kuzgun Mısra Öz'ün avukatı Onur Şahinkaya’nın sorusu üzerine olayı şöyle anlattı:
“Demiryolu at çiftliğinden 250-300 metre uzaktayız. Oranın üst tarafında kalıyoruz. O gün yağmur vardı, her zamanki gibi yağıyordu. Kazadan 10-15 dakika sonra olay yerine vardım. Kaza yerini ve orayı tarif etmem güç. Etraftan tüm vatandaşlar can siparhane mücadele ediyordu. İnsanın nutku kesiliyor tekrar anlatırken.”
Kuzgun ayrıca bilirkişi raporunda iddia edildiği gibi bir yağmur ölçme cihazlarının olmadığını ifade etti.
Bunun üzerine sanık avukatlarından Ersin Selbuz olay günü çiftlikten alınan sel görüntülerini tanığa göstermek istedi. Ailelerin avukatlarından Can Atalay, delil sunma aşamasında olmadıklarını belirterek itiraz etti ancak mahkeme reddetti.
Atak: Bizde yağmur ölçüm cihazı yoktu
Daha sonra Çalışkan Çiftliği’nden Vahdet Atak dinlenmeye başladı. Atak “Demiryolu kot olarak bizim aşağımızda. Yağmur yağıyordu ancak o kadar fazla yağmıyordu. Sel gibi bir şey görmedim. Olay öncesinde bizde yağmur ölçüm aracı yoktu, daha sonra ölçüm için kap koyduk, onunla ölçüyoruz. Kanal yok, sel olduğunda tarla içinden akıp gidiyordu” dedi.
Solak: TCDD olayın nasıl olduğunu bize sordu
Aynı çiftlikte çalışan Günay Solak ise “Kaza sırasında çiftlikteydim. Demiryoluna 300-400 metre uzaktayız. Olay günü yağmur yağdı. Tavuk kümeslerini su bastı. O gün yağan yağmur kadar yağmur hiç görmedim. Bizde yağmur ölçüm cihazı yoktu daha sonra yağmur ölçümü için kap koyduk. TCDD’den yetkililer geldi ve bize olayın oluş şeklini sordu biz de bir şey bilmediğimizi söyledik” dedi.
Bilgin: Menfez kazadan sonraki gibi yapılsaydı yıkılmazdı
Mahkeme heyetinin yağan yağmur hakkındaki ısrarlı soruları üzerine 14 yaşındaki Bihter Bilgin’in annesi Zeliha Bilgin söz aldı. Anne Bilgin “Israrla yağmur konuşuluyor. Menfez eğer kazadan sonraki gibi yapılsaydı yıkılmazdı. Bu kazayı yağmura bağlayamazsınız” dedi.
Bilgin ayrıca TCDD 1. Bölge Müdürlüğü (Haydarpaşa) Demiryolu Bakım Servis Müdürlüğü’nde Servis Müdürü Vekili olan Mümin Karasu’nun TCDD Genel Başkanına danışman olarak atanmasına tepki gösterdi. “Adalet bekliyorum” dedi.
Şahin: Biz konuştukça terfi ediyorlar
Bilgin’in ardından söz alan Oğuz Arda Sel’in dedesi Mehmet Öz, ailelere Mümin Karasu’yu sanık olarak görmek ister misiniz diye sordu, ailelerin hepsi el kaldırarak “evet görmek istiyoruz” dedi.
Hüseyin Şahin de çağrılan tanıklara tepki gösterdi. Şahin "718 gün oldu, tutuklu kimse yok. Hatta biz konuştukça terfi alıyorlar" diye konuştu.
Öz: Mümin Karasu sanık olması gerekirken tanık yapıldı
Şahin’in ardından söz alan anne Mısra Öz de “Bugün dinlemiş olduğunuz üç tanık normal zamanda da ifadeleri alınabilecek kişilerdi ama ne yazık ki esas ifadeleri alınacak kişiler buraya getirilmiyor. Mümin Karasu sanık olması gerekirken tanık oldu. Onu da ifade vermeye huzurunuza çıkartmadınız. Dinleme taleplerimiz tarafımızdan reddedildi. Bizzat biz tanığın ifadesini dinlemeye gittiğimde soruların önceden verilmiş olduğunu gördük. Aynı kişi sanık olması gerekirken tanık yapıldı. Üstüne üstlük genel başkana danışman oldu. Hala buraya heyetiniz karşına gelip adalet bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Arda Sel’in dedesi Necmettin Sel ise menfezi yapan müteahhidin neden mahkemeye çağrılmadığını sordu. Gerçek sorumluların karşılarına çıkarılmadığını belirten Sel, "Ben ölen evladım karşısında kendimi suçlu hissediyorum. Çocuklarımın hayalleri geleceği vardı, yok oldu. Mümin Karasu’nun korunmasını anlamıyorum. Bakanın korunmasını anlamıyorum. Onlar bizim çocuklarımızdan daha mı değerli" dedi.
Beyanların ardından duruşmaya bir buçuk saat ara verildi. Öğleden sonra devam eden duruşmada katılan vekilleri dinlendi.
Atalay: Dosya tıkandı
Mağdur ailelerin avukatlarından Can Atalay dosyanın tıkandığını söyledi. Dosyanın bu aşamadan sonra mücbir sebebe doğru gidemeyeceğini söyleyen Atalay, faciaya mücbir sebep demenin akla uygun olmadığını ifade etti ve şöyle konuştu:
“Sanıklar evet ben görevliyim ama ben emir kuluyum diyor. Bizim üstümüz Mümin Karasu var diyor. Onun üstü var diyor. Burada sorumluluk yukarı doğru gider diyorlar.
“Mümin Karasu’nun hukuka açıkça aykırı ifadesinde dahi suçu açıkça ortaya çıkıyor. O gün bakımdan sorumlu kişi o. Ama o tanık altındakiler sanık. Ben Mümin Karasu’nun tanık olarak huzurunuza gelmesini talep ediyorum” dedi.
Sanık avukatları da "Mümin Karasu gelmelidir" dedi
Sanık avukatı Ersin Albuz ise menfezi onarma ve tamir etme görevinin Mümin Karasu'da olduğunu ifade ederek "Yetki ondadır dolayısıyla Karasu sanık olarak yargılanmalı. Turgut Kurt'un böyle bir yetkisi yoktur. Burada sorumluluğun Karasu'da olması nedeniyle suç duyurusunda bulunuyorum" diye konuştu.
Sanık Turgut Kurt'un avukatı Mehmet Ektaş beyanında "Burada alt düzeyde TCDD çalışanlarını yargılarken kazalar olmaya devam ediyor ve TCDD'den üst düzeyden kimse yargılanmıyor. Hepimiz maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Ben buraya delil belge sundum, bir gün sonra bu belge basına düştüğü için Turgut Kurt ve Çetin Yıldırım açığa alındı. Ben bu belgeleri onlardan almadım. TCDD'den aldım" ifadelerine yer verdi.
Mütalaa sonrası aileler salonu terk etti
Avukatların taleplerinin ardından mahkeme savcısı mütalaasını açıkladı.
Savcı duruşmada dinlenen üç tanığın da bilirkişi raporunun aksine yağmur ölçer cihazlarının olmadığını söylemesi nedeniyle İstanbul Teknik Üniversitesi’ne müzekkere yazılarak bu tespitin neye dayanarak yapıldığının sorulmasını istedi ve yeni bilirkişi raporu hazırlanmasını talep etti.
Savcı talimatla ifadesi alınan Mümin Karasu’nun mahkemeye getirilmesi taleplerinin ve sanıkların tutuklanma taleplerinin reddini istedi.
Bunun üzerine aileler tepki göstererek mahkeme salonunu terk etti. Mısra Öz “Benim evladım öldü, beni buraya sanık olarak getirebiliyorsunuz ama iki adamı ifadeye getiremiyorsunuz” diye tepki gösterdi.
Duruşmada az sayıda aileyle birlikte avukatlar ve sanıklar kaldı. Sanıkların taleplerini dinleyen mahkeme daha sonra duruşmaya ara verdi. Ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti bilirkişinin 16 Temmuz'da kaza yerinde keşif yapmasına hükmetti ve 7 kişilik bilirkişi heyeti oluşturdu.
Heyet bir sonraki duruşmanın 4 Kasım'da görülmesine hükmetti.
Adliye önünde eylem
Mütalaanın ardından duruşmadan çıkan aileler ise adliye binasına giderek Çorlu Cumhuriyet Savcısı Galip Yılmaz Özkurşun’la görüşmek istedi. Savcının makamında olmaması üzerine aileler oturma eylemi yaptı.
Özkurşun daha sonra adliyeye gelerek aileler tarafından belirlenen üç temsilciyle görüştü. Avukat Sevgi Eren ailelerin neden duruşma salonunu terk ettiğini, neden adliye önünde oturma eylemi yaptıklarını şu sözlerle anlattı:
Temsilcilerin savcıyla görüşmesinin ardından avukatlar ve aileler burada bir basın açıklaması yaptı ve dağıldı.
(HA)