Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), başında bulunduğu "Sosyalizm ve Özgürlük Mücadelesinde Devrimci Gençlik" dergisinde "PKK ve DHKP örgüt propagandası" yaptığı iddiasıyla ceza alan Sevinç Hocaoğulları'nın ifade özgürlüğü hakkının meşru şekilde kısıtlandığına karar verdi.
Ekim 1999'da yayımlanan "Hangi Barış?" ve "Gençlik İsyan Demek İstiyor" başlıklı haberlerle şiddetin övüldüğü ve insanların şiddete teşvik edildiğine karar veren AİHM, Devlet Güvenlik Mahkemesi'ndeki (DGM) yargılama nedeniyle Türkiye'yi sadece adil yargılama yapmadığı için mahkum etti.
Savcı mütalaası tebliğ edilmedi, adalet bozuldu
Adil yargılama yapılmadığı tespitini yeterli bulan AİHM, dün (Salı) açıkladığı kararında, mahkeme giderleri karşılığında Hocaoğulları'na bin avro (bin 600 YTL) ödenmesine hükmetti.
Aylık derginin sahibi Hocaoğulları'nı İstanbul DGM'si, 6 Temmuz 2000'te "örgüt propagandası" iddiasıyla 5 bin 209 avro para cezasına mahkum etmiş, dergiye de bir ay yayın durdurma ceza vermişti.
Suça gerekçe gösterilen "Hangi Barış?" başlıklı yazıda, PKK'nın kuruluş ve gelişimini ele alınarak Türkiye'deki rejim "faşizm" olarak nitelendiriliyordu. "Gençlik İsyan Demek İstiyor" yazısında ise, Türkiye'de ve Vietnam'daki isyan ve geçmişte savaşlarda hayatını kaybeden gençlerden söz ediliyor, mücadelelerindeki cesaret ve kahramanlık övülüyordu.
Savcılık mütalaasının kendisine bildirilmediğini savunarak usul yönünden itirazlarını dile getiren Hocaoğulları, adil yargılanmadığını ve ifade özgürlüğü hakkının kısıtlandığını savunuyordu. Bu durumun adil yargılamaya zarar verdiğine karar veren AİHM, oybirliğiyle Sözleşmenin 6/1 maddesinin ihlal edildiğine hükmetti.
İlk yazı ifade özgürlüğü, ikincisi şiddet çağrısı
Dava ile ifade özgürlüğünü hakkına yapılan müdahalenin belirlenen meşru hedeflerle orantılı olup olmadığını değerlendiren AİHM, "Hangi Barış?" yazısı Sözleşmenin 10/2 maddesi gözetildiğinde eleştiri sınırları içerisinde görülebileceğini ancak "Gençlik İsyan Demek İstiyor" yazısı için aynı şeyin söylenemeyeceğini duyurdu.
İkinci haberde kullanılan dili eleştiren mahkeme, hiçbir devrimin insan kaybı olmadan gerçekleşemeyeceğine dair sözlerin, bir barış çağrısı olmadığı gibi siyasi sorunların barışçıl yollarda çözülmesine bir davet olarak görülemeyeceğine karar verdi.
Yazının şiddet kullanımını teşvik ettiği, silahlı direniş ve direniş çağrısı içerdiğine değinen AİHM, son yazının hoşgörü ruhu ile bağdaşmadığını, Sözleşmenin başlangıç ilkelerinin dayandığı adalet ve barışa dair temel değerlere aykırı olduğu ve Türkiye'de şiddeti savunduğunu bildirdi.
AİHM, ifade özgürlüğü hakkına müdahalenin meşru gerekçelere dayandığını, bilgi veya fikirler sırf şok ettiği, rahatsız ettiği veya kaygıya sevk ettiği gerekçesiyle böyle bir müdahale ile karşılaşamayacağını ancak son örnekle, şiddetin övüldüğünü belirtti. Mahkeme, oybirliğiyle Sözleşmenin 10. maddesinin ihlal edilmediğini duyurdu. (EÖ/KÖ)