Haberin İngilizcesi için tıklayın
Osman Kavala’nın avukatları Köksal Bayraktar, Deniz Tolga Aytöre ve İlkan Koyuncu, Anayasa Mahkemesi’nin ‘ihlal yok’ kararı ve İstinaf Mahkemesi’nin Gezi davasındaki beraat kararını bozmasının ardından bir basın açıklaması yayınladı.
Avukatlar “Kamuoyunun tarafımızca bilgilendirilmesini hukuki bir zorunluluk addediyoruz" diyerek başladıkları açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Kamuoyunda ‘Gezi davası’ olarak bilinen dava, 18 Şubat 2020 tarihinde İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tüm sanıklar hakkında verdiği beraat kararıyla sonuçlandı. İstanbul İstinaf Mahkemesi, beraat kararını bozmuş ve bunu yaparken birbirleriyle ilişkisi olmayan insanların farklı eylemlerden dolayı suçlandıkları davaların birlikte görülmesi gerektiğini belirtmiştir. Bunun sonucunda, yıllarca sürecek ve siyasi nitelikteki iddiaların gündemde kalmasına hizmet edecek yen bir hukuk tartışmaya zemin hazırlanmıştır.
“Burada bilinmesi gereken önemli nokta, Gezi dosyasının ve İstanbul İstinaf Mahkemesi’nin onunla birleştirilmesini talep ettiği ‘anayasayı ihlal’ suçlamasını içeren dosyanın, Osman Kavala’nın başvurusunu değerlendiren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından incelenmiş ve bu inceleme sonucunda haksız tutukluluk kararı alınmış olmasıdır.
“Bu kararı, Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin Bakanlar Komitesi’nin, Türk yetkilileri AİHM kararı doğrultusunda hareket ederek Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılması için gerekli adımları atmaya davet eden üç kararı izlemiştir.
“Bakanlar Komitesi, bu kararları alırken AİHM tarafından incelenen iki dosyadaki suçlamaların ve aynı zamanda Kavala’nın halen tutuklu olarak yargılandığı dosyadaki ‘casusluk’ suçlamasının ‘aynı iddia ve eylemlere yönelik olduklarını’ ve Osman Kavala’nın sürmekte olan tutukluluğunun aynı mahiyette ‘tek dosyanın devamı’yla ilgili olduğunu belirtmiştir.
“Anayasa Mahkemesi’nin Osman Kavala hakkında yürütülen ‘casusluk’ suçundan verilen tutuklama kararında ‘hak ihlal olmadığı’ yönündeki kararı, AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetleyen Bakanlar Komitesi’nin ‘tutuklamanın derhal sonlandırılması’ gerektiğini belirten kararına rağmen alınmış bir karardır. 7’ye karşı 8 oyla alınan bu kararla, Türkiye Cumhuryeti Anayasası teminatı altındaki ‘özgür yaşama hakkı’nın tek bir oyla göz ardı edilerek hiçe sayılması son derece endişe vericidir.
“AİHM, Osman Kavala’nın tutukluluğuyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin üç maddesinin ihlal edildiğini belirtirken, tutukluluğun hak savunuculuğunu sessizleştirmek gibi bir niyet içerdiğine değinmiştir. İstanbul İstinaf Mahkemesi’nin geçtiğimiz hafta aldığı karar, AİHM kararının içeriğini dikkate almayan ve siyasi nitelikli yargı kararlarıyla ilgili endişeleri destekleyen bir karardır.
“Görüleceği üzere, Osman Kavala hakkında alınan tüm kararların ortak noktası, bu kararların, AİHM ve Bakanlar Komitesi kararlarına rağmen, bu kurum ve kararlar ‘yok sayılarak’ alınmış olmasıdır.
“Bu gelişmeler, yen yargı reformu paket konusunda ne ölçüde umutlu olunabileceğini gösterecek niteliktedir.”
AİHM kararı Aralık 2019’daydı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 18 Ekim 2017’de gözaltına alındıktan sonra 1 Kasım 2017’de tutuklanan iş insanı Osman Kavala ile ilgili 10 Aralık 2019’da hak ihlali kararı vermişti. Karar, bire karşı altı oyla alınmıştı.
Mahkeme, Kavala'nın makul şüphe olmadan siyasi sebeplerle tutuklanması ve Anayasa Mahkemesi'nin başvuruyu makul bir sürede incelememesi nedeniyle AİHS’in ihlal edildiğine karar vermişti.
Mahkeme Türkiye’nin AİHS’in 5. maddesinin 1. ve 4. fıkraları ile 18. maddenin ihlal edildiğine karar vererek Kavala'nın derhal serbest bırakılmasına hükmetmiş, kararda, tutukluluğun hak ihlali olduğu belirtilmişti.
Karara Türkiye'nin uymaması sonrasında konu Bakanlar Komitesi'ne taşındı.
Osman Kavala'nın tutukluluğuGaziantep'ten uçakla dönmekte olan Osman Kavala 18 Ekim 2017’de Atatürk Havalimanı'nda gözaltına alındı. 1 Kasım 2017'de de "Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs, hükümeti ortadan kaldırma" iddiasıyla tutuklandı. İddianamesi tutukluluğunun 16. ayında 19 Şubat 2019’da hazırlandı. 4 Mart'ta da mahkemece kabul edildi. Anayasa Mahkemesi, Osman Kavala’nın "tutuklama tedbirinin hukuki olmaması, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması ve tutukluluk incelemelerinin hakim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği" gerekçesiyle yaptığı başvuruyu 22 Mayıs 2019’da reddetti. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 18 Şubat 2020'deki son duruşmada Kavala'nın tahliyesine, Kavala ile birlikte Gezi davasında yargılanan 15 kişinin beraatine hükmetti. Fakat kararın ardından Kavala hakkında 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması gerekçe gösterilerek yeni bir gözaltı kararı çıkartıldı. 24 saatlik gözaltı süresi dolan Kavala savcılık ifadesinin ardından çıkarıldığı Nöbetçi 8. Sulh Ceza Hakimliği'nce TCK 309 'Anayasayı ihlal'den yeniden tutuklandı. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, mahkemenin verdiği beraat kararına istinaden, "Gezi'yi karıştıran malum kişi içerideydi, bir manevrayla beraat ettirmeye çalıştılar" dedi. Karar öncesinde Kavala'nın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca aynı dosyadan 11 Ekim 2019'da "Tutuklama tedbiri ölçülü değil" denilerek resen tahliye edildiği ortaya çıktı. Kavala 9 Mart 2020'de bu sefer TCK'nin 328. maddesinden 'Siyasal veya askerî casusluk'tan tutuklandı. 20 Mart 2020'de ise 18 Şubat'ta cezaevinden çıkamamasına neden olan 'Anayasayı ihlal'den tahliye edildi. Ancak "casusluk" suçlamasıyla da tutuklu olduğu için cezaevinden çıkamadı. Osman Kavala'nın tutukluluğunu 10 Aralık 2019'da görüşen AİHM, Kavala'nın makul şüphe olmadan siyasi sebeplerle tutuklanması ve Anayasa Mahkemesi'nin başvuruyu makul bir sürede incelememesi nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ihlal edildiğine karar vermişti. Fakat aradan geçen sürede Osman Kavala cezaevinden hiç çıkamadı. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi de Kavala'yla ilgili kesinleşen AİHM kararıyla ilgili Türkiye'ye çağrıda bulundu ve kararın uygulanarak Kavala'nın serbest bırakılmasını istedi. Osman Kavala'nın tutukluluğunun hukuki olmadığına ilişkin yaptığı bireysel başvuruyu 29 Eylül'de karara bağlaması beklenen Anayasa Mahkemesi ise başvurunun görüşmesini erteledi. Kavala hakkında aynı gün hazırlanan iddianame mahkemeye sunuldu ve Anayasa Mahkemesi iddianamenin daha sonra rapora ekleneceğini duyurdu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz'ın hazırladığı iddianamede Kavala, "Devletin gizli kalması gereken belgeleri siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme ve Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmekle" suçlandı. Aynı iddianamede ABD Dışişleri Bakanlığı eski çalışanı ve Lehigh Üniversitesi uluslararası ilişkiler uzmanı Profesör Henri Barkey 15 Temmuz darbe girişimini planlamakla suçlandı. Kavala, "Devletin gizli kalması gereken belgeleri siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme ve Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmekle" suçlandığı dosyadan ilk olarak 18 Aralık 2020'de hakim karşısına çıktı. Kavala'nın tutukluluğuna devam kararı verilirken, duruşma 5 Şubat 2021'e bırakıldı. Anayasa Mahkemesi, Osman Kavala’nın "tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle 'kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı'nın ihlal edildiği" iddiasıyla yaptığı ikinci başvuruyu da 29 Aralık 2020’de reddetti. 22 Ocak 2021’de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi (İstinaf), Osman Kavala dahil 16 kişinin “Türkiye Cumhuriyeti hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla yargılandığı Gezi davasında, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 18 Şubat 2020’de verdiği beraat kararını bozdu. |
(HA)