AİHS Madde 2: Yaşama hakkı 1. Herkesin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır. Yasanın ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan dolayı hakkında mahkemece hükmedilen bu cezanın yerine getirilmesi dışında hiç kimse kasten öldürülemez. 2. Öldürme, aşağıdaki durumlardan birinde kuvvete başvurmanın kesin zorunluluk haline gelmesi sonucunda meydana gelmişse, bu maddenin ihlali suretiyle yapılmış sayılmaz: a) Bir kimsenin yasadışı şiddete karşı korunması için; b) Usulüne uygun olarak yakalamak için veya usulüne uygun olarak tutuklu bulunan bir kişinin kaçmasını önlemek için; c) Ayaklanma veya isyanın, yasaya uygun olarak bastırılması için. |
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Mardin’de öldürülen Uğur Kaymaz (13) ve Ahmet Kaymaz davasında Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşama hakkını düzenleyen 2. Maddesini ihlal ettiğine karar verdi.
Ahmet Kaymaz ve oğlu Uğur Kaymaz, Kasım 2004'te Mardin Kızıltepe'de polisler tarafından öldürülmüş, Mardin Valiliği'nin açıklaması üzerine olay basına ilk olarak "iki terörist öldürüldü" diye yansımıştı.
AİHM, Makbule Kaymaz’a 65 bin Avro maddi, 50 bin Avro manevi tazminat; Emine Kaymaz’a 5 bin Avro maddi, 15 bin Avro manevi tazminat ve Reşat Kaymaz’a 5 bin Avro manevi tazminat ödemesine karar verdi.
“Yasadışı infaz olasılığı incelenmemiş”
AİHM, Uğur ve Ahmet Kaymaz’ın hayatını kaybettiği operasyonun riskleri minimuma indirecek biçimde planlanmadığına ve öldürücü güç kullanımının gerekli olmadığına, dolayısıyla yaşama hakkını düzenleyen 2. Maddenin ihlal edildiğine karar verdi.
Mahkeme, 24 saat izlendiği söylenen Kaymaz ailesinin evinde şüpheli bir aktivite tespit edilmediğinin kayıtlara geçtiğini, ayrıca polislerin olay yerine 16.30’da vardığı belirtilirken, 16.00-16.30 arasında yaşananlarla ilgili dosyada hiçbir detay bulunmadığını hatırlattı. Dosyadan teröristlerin Kaymaz ailesinin evinde saklandığına dair bir sonuç çıkmadığını ve herhangi bir terör eylemi girişiminin planlandığına dair bir gösterge olmadığını ifade etti.
AİHM'in bugün yayınlanan 120 bin vuruşluk kararında, yerel mahkemenin Makbule Kaymaz’ın ifadelerini dikkate almayarak, yasadışı bir infaz tezini tamamen bertaraf ettiğini söylendi. “Tüm bunların ışığında, AİHM güvenlik güçlerinin can kaybı riskini en alt düzeye indirecek ihtiyatı gösterdiğine ikna olmamıştır” denildi.
“Şüphelilerin çelişkili ifadeleri temel alınmış”
Öldürücü güç kullanımı konusu değerlendiren AİHM, yerel mahkemenin sadece şüphelilerin ifadelerinden yola çıkarak olay kurgusunu hazırladığını, şüphelilerin ifadelerinin 10 günlük bir gecikmeyle alınmasının otoritelerin gerekli özenle davranmadığını ortaya koyduğunu söyledi.
Ayrıca şüphelilerin ifadelerini değiştirerek, olay günü yaşananlarla ilgili iki farklı hikaye anlattığını ancak bu iki versiyonun da mermi kovanlarının konumuyla uyuşmadığını da belirtti. “Biri 13 yaşında, iki kişinin öldüğü bir olayda, ulusal otoritelerin şüpheli polislerin boşluklar ve tutarsızlıklar içeren beyanlarını doğrudan kabul etmeden önce farklı olasılıkları da değerlendirmesi gerekirdi” dedi.
Avukatlar çelişkilere dikkat çekmişti
Kaymaz ailesinin avukatları, AİHM'e sundukları başvuruda şu noktalara dikkat çekti:
* Dava dosyası ve şüphelilerin ifadesine göre, Ahmet Kaymaz ve Uğur Kaymaz’ın yaşadığı ev olaydan önce 24 saat gözetim altındaydı. Giriş – çıkışlar kontrol ediliyordu ve evin izlenmesi operasyonun gerçekleştiği ana kadar sürdü. Dolayısıyla, şüphelilerin öldürülenlerle aniden karşılaştıkları iddiası gerçekçi değil.
* Duruşma ortada silahlı bir çatışma olduğunu kabulüyle yapılmış olsa bile, maktullerin pozisyonları ve olay sırasında terlikleriyle olmaları, bu tezi temelden sarsıyor.
* Olayın 6 metrekarelik bir alanda yaşanmış olması, kamyonda hiç mermi izi bulunmaması, bulunan mermi kovanlarının konumu bir çatışma yaşanmadığını ortaya koyuyor:
- Şüpheli M.K. yedi mermi kullandığını beyan ediyor, olay yerinden M.K.’ye ait silahtan iki kovan toplanıyor.
- Şüpheli S.A.T. çatışma sırasında defalarca kez ateş ettiğini beyan ediyor ancak olay yerinden ona ait hiçbir kovan toplanmıyor.
- Kimliği açıklanmayan diğer bir polis altı kere ateş ettiğini beyan ediyor ancak hiç kovan bulunmuyor.
Bilirkişi raporlarıyla şüphelilerin ifadeleri karşılaştırıldığında, şüphelilerin delilleri kararttığı görülüyor.
* Şüpheli Y.A. ifadesinde, iki kişiyle karşılaştığını, hemen kendini yere attığını, çatışma boyunca kamyonun önünde olduğunu söylüyor. Ancak delillere göre, Y.A.’nın silahından çıkan bir mermi kovanı Kaymaz ailesinin evinin önünde bulunuyor. Bu, şüphelinin doğruyu söylemediğini gösteriyor. (ÇT)