AİHM, Türkiye'nin "onur kırıcı ve kötü muamele yasağı" ve "güvenlik hakkı"nı ihlal ettiğine hükmederek Tuncer ve Durmuş'a 2 bini mahkeme gideri olmak üzere toplam 28 bin Euro ödenmesine karar verdi.
Ümraniye cezaevinde öldürülen iki tutuklunun Alibeyköy Mezarlığı'ndaki cenaze törenini izlemek isteyen Tuncer ve Durmuş, 8 Ocak 1996'da bin 54 kişiyle birlikte gözaltına alınarak, dövüldükleri ve hakarete uğradıkları Eyüp Kapalı Spor Salonu'na götürüldüler.
Aynı gün, "Evrensel" gazetesi muhabiri Metin Göktepe de, cenaze törenini izlemek istemiş, "çok konuşuyor" diye Kapalı Spor Salonu'nda gözaltına tutularak, burada dövülerek öldürülmüştü.
Tuncer ve Durmuş gözaltındayken, yakınlarının Savcılığa çıkarılmalarına ilişkin talepleri geri çevrilmişti. Aynı gün serbest bırakılan iki kişi, 9 Ocak'ta da yetkililer hakkında suç duyurusunda bulundular.
Doktor muayenesinden geçen Tuncer'in omzunda ve sırtının sağ bölümünde 3 santimetre çapında bir ekimoza rastlanmış ve boyun ile omuz kısımlarında ağrılar tespit edilmişti. Durmuş'un ise sağ omzunda üç santimetrelik bir ekimoz ile sağ kolunda beş santimetrelik diğer bir ekimoza rastlanmıştı. Her iki kişiye de 10 gün iş göremez raporu verilmişti.
Polislere beraat ve "Şartlı Af"
Polislere açılan dava ise, 5 Kasım 1999'da, kötü muamelenin sorumlularının tespit edilememesi nedeniyle beraatla sonuçlandı. Yargıtay ise 2 Nisan 2001'de kararı bozdu ancak 23 Nisan 1999'a kadar işlenmiş suçlar için çıkarılan 4616 Sayılı Şartlı Af Yasası'ndan yararlanmaları gerektiğini açıkladı.
AİHM'de dava açılması üzerinde ise, Türkiye hükümeti gönderdiği savunmada, davacıların ne gözaltına alındıklarını ne de Eyüp Kapalı Spor Salonu'na götürüldüklerini kabul etmedi. Ancak mahkeme, eldeki bulguların iki kişinin gözaltına alındıklarını kanıtlamaya yettiğine karar verdi.
AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin, "işkence ve insanlık dışı ile onur kırıcı muamele yasağı"nı düzenleyen 3. maddesi, "güvenlik hakkı"nı güvence altına alan 5/1. maddesinin ihlal edildiğini açıkladı.
Şartlı Af Yasası çıkarılmasının Türkiye'yi Sözleşme karşısındaki sorumluluklarından muaf tutamayacağını bildiren AİHM, Türk Devleti'nin gözaltındaki bir kişinin güvenliğinden sorumlu olduğunu duyurdu.
Türk hükümetinin, gözaltı uygulamalarının değerlendirilmesini sağlayacak hiçbir belge sunmadığını kayda geçen mahkeme, kişilerin katılmak istedikleri cenaze töreninin de kamu düzeni açısından sakıncalı olacağına dair bir kanıt da bulunmadığını da belirtti. (EÖ/BB)