Haberin İngilizcesi için tıklayın
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Abdülkerim Avşar ve Abdülkerim Tekin adlı tutukluların istemleri dışında Kırıkkale Cezaevi'ne nakledilmesi üzerine yaptıkları başvuruyu karara bağlayarak Türkiye’yi tazminata mahkum etti.
Mezopotamya Ajansı'ndan Aydın Atay’ın haberine göre, Türkiye’nin her iki başvurucunun “Aile hayatına saygı yükümlüğünü” ihlal ettiği kararına varan AİHM, her başvurucu için Türkiye’yi 6 bin avro tazminata mahkum etti.
AİHM, başvurucuların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) “Özel ve aile hayatının korunmasına saygı yükümlülüğünün” ihlalinin yanı sıra “Talebin gerekçesiz, keyfi biçimde idare tarafından reddedilmesi” konusunda da ihlal kararı verdi.
Avşar’ın avukatı Sidar Avşar, 2008 yılında Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne başvurarak, sağlık ve uzaklık, görüş zorluğu gerekçesiyle müvekkillerinin ikametgahlarına yakın 3 ilden birindeki bir cezaevine nakledilmesini istemiş, talebi reddedilmişti.
Avşar: Karar tüm tutukluları etkileyecek
Kararın ardından davayı AİHM'e taşıyan Abdülkerim Avşar’ın Avukatı Sidar Avşar, AİHM kararlarının Türkiye için bağlayıcı olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
“Bu sebeple tüm tutuklu ve hükümlüler bulundukları cezaevinden ailelerine yakın bir yere sevk başvurusunda bulunabilir. Siyasi tutuklu ve hükümlülerin birçoğu kendi ailelerinin bulunduğu yerden uzak yerlere sevk ediliyorlar.
“HDP Eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş başta olmak üzere Sebahat Tuncel, Selma Irmak, Çağlar Demirel, İdris Baluken, Abdullah Zeydan gibi HDP’nin tutuklu eski milletvekilleri daha tutukluluklarının ilk gününden itibaren 1500 kilometre uzaklıktaki cezaevlerine gönderildiler. Bu karar onları da etkiliyor. Bu karar tüm tutuklu ve hükümlüler için bağlayıcı olacaktır.”
Hapishanelerde nakil sorunu
Cezaevi sevklerine ilişkin bianet'ten Ayça Söylemez'e konuşan, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Yönetim Kurulu’ndan Berivan Korkut uygulamayla ilgili şunları söylemişti:
“Aynı aileden hapiste olanlar var, örneğin bir aile üyesi Edirne’ye, diğeri Van’a gönderiliyor. Tek mahpusun görüşüne gitmek bile maddi açıdan, zaman açısından zorken, dışarıdaki aile üyeleri, hangisinin görüşüne, nasıl gitsin? Birinden birinin görüşüne gitmeleri imkansızlaşıyor.
“Hapishanelerin çoğu şehir dışına taşındı. Bazı anne babalar okuma yazma bilmiyor. Bu şekilde uçak, dolmuş, otobüs gibi aktarmaları yapmaları gerekiyor. Yaşını almış bir kişinin tek başına böyle bir seyahat organizasyonu yapması ya da her hafta bu seyahati gerçekleştirmesi mümkün değil.
“Bu sevklerin mahpus için de külfeti var. Bulundukları hapishanede semaver, televizyon, buzdolabı gibi eşyaları parasını ödeyerek kantinden satın alıyorlar. Ancak başka hapishaneye sevk edildiklerinde bu eşyaları götüremiyorlar, yeni hapishanede yeniden ücretini ödeyip eşya almak zorunda kalıyorlar. Parası olmayan da alamıyor.
“Sevkin ardından gidilen hapishanede çıplak arama dayatmasıyla karşı karşıya kalıyorlar. Siyasi mahpuslar buna direndiklerinde ise fiziksel şiddete maruz kalıyor.” (TP)