Faili meçhul cinayetle hayatını kaybeden avukat ve Kürt siyasetçi Şevket Epözdemir’in ailesinin başvurusuyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bugün kararını açıkladı. Mahkeme, Epözdemir’in ölümüyle ilgili “yaşam hakkı ihlali olmadığına” karar verdi.
Van, Tatvan’da kaçırıldıktan sonra başından vurularak öldürülmüş olarak bulunan Epözdemir’in ailesi, Epözdemir’in sürekli tehdit aldığını, buna rağmen kendisinin yetkililerce hiçbir şekilde korunmadığını belirtmişti. AİHM ise, bir şikayet olmadıkça yetkililerin tehditten önceden haberdar olmasının zorunlu olmadığına karar verdi.
Parti binaları bombalandı
Ağustos ve Aralık 1993’te Demokrasi Partisi (DEP) binaları bombalı saldırıya uğradı, 10 yönetici ve üyesi öldürüldü.
DEP Tatvan İlçe Başkanı, avukat Şevket Epözdemir’in ailesi, onun ve DEP Bitlis İl Başkanı İshak Tepe’nin, Tatvan Tugay Komutanı General Korkmaz Tağma tarafından ölümle tehdit ettiğini söyledi. Kısa süre sonra Tepe’nin oğlu Ferhat Tepe kaçırılarak öldürüldü.
TIKLAYIN - BİR KONTRGERİLLA CİNAYETİ: FERHAT TEPE
Avukat Şevket Epözdemir, 25 Kasım 1993’te sabah ofisine gitti. Akşam 20:00 civarı da karısı Sakine Epözdemir’i arayarak eve dönmek üzere yola çıkacağını söyledi. Ancak evine dönmedi. Eşi savcılığı arayarak gözaltına alınıp alınmadığını öğrenmek istedi, savcılık avukat Epözdemir’in gözaltında olmadığını söyledi.
Üç ayda bir mektupla soruşturma
Avukat Epözdemir’in cenazesi ertesi gün askerler tarafından Bitlis’in Güroymak köyü yakınında bulundu.
Bitlis’te hastaneye götürülen cenazesine burada yapılan otopside, yüzünden vurulmuş olduğu, kurşunun başının arkasından çıkmış olduğu tespit edildi. Savcılık da sadece ailesinin ifadesini aldı, Epözdemir’in kaybolduğu gün nerede olduğunu sordu. Ardından hiçbir işlem yapılmadı.
Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı 6 Aralık 1993’te yetkisizlik kararı vererek soruşturma dosyasını Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcılığına gönderdi. DGM savcılığı da Bitlis savcılığına bir mektup yollayarak, kendilerini her üç ayda bir gelişmelerden haberdar etmelerini istedi.
17 yıl sonra olay yeri inceleme
5 Haziran 2003’te avukat Epözdemir’in yakınları Tatvan ve Van savcılıklarına başvurdu, 10 yıldır hiçbir işlem yapılmadığını ifade ettiler. Van DGM savcılığından aileye gelen yanıtta, “soruşturmanın halen devam ettiği” yazıyordu. 2010 ve 2011 yıllarında yapılan “olay yeri incelemesi” ve keşfin haricinde soruşturmada başka hiçbir adım atılmadı. Bu keşiflerde de hiçbir kanıt bulunamadı.
Bu arada Epözdemir ailesi, 1995’te de İçişleir Bakanlığı hakkında suç duyurusu yaptı. Bu şikayetle ilgili de Mayıs 2001’de karar veren Van’daki mahkeme, yine soruşturmanın devam ettiğini ve yetkililerin görevini ihmal etmediğini öne sürdü, bu nedenlerle işlem yapılamayacağını belirtti.
Ailenin bu kararlara itirazı da Kasım 2005’te kesin olarak reddedilince AİHM’e başvurdular.
Başvuruda, yetkililerin avukat Epözdemir’e yönelik tehditlerden haberdar olduğu, hayatının tehlikede olduğunu bilindiği ve korunması gerektiği ifade edildi. Ayrıca, yetkililerin etkin bir soruşturma yapmadığı da belirtildi.
AİHM kararına şerh
Ancak AİHM bugün beşe iki oyla aldığı kararıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 2. Maddesindeki yaşam hakkının ihlal edilmediğine karar verdi.
Ancak karar aşerh düşen iki yargıç o dönem bölgedeki “kontrgerilla” iddialarından söz ederek, avukat Epözdemir’in de hayati riski yüksek siyasetçiler arasında olduğu ifade edildi.
Yargıçların şerh metninde, avukat Epözdemir’e yönelik tehditten devletin haberdar olması için, kendisinin şikayette bulunması zorunluluğu olmadığını, devletin Kürt siyasetçilere yönelik tehdidin farkında olması gerektiği belirtildi.
Şevket Epözdemir kimdir? |
Kardeşi Şakir Epözdemir'in kaleminden: “Şevket 1943'te Baykan'a bağlı Minar Nahiyesinde dünyaya geldi. İlk okulu Minar’da okuduktan sonra Ergani Dicle öğretmen okulunu bitirerek Baykan da kısa bir dönem öğretmenlik yaptı, bu arada Diyarbakır'da Eğitim Enstitüsü öğrenime açılınca buraya kaydını yaptırıp bu okulu 1964'te bitirdi ve Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesi'nde Türkçe ve Edebiyat öğretmeni olarak 1964 - 1968'lerde görev yaptı. Şevket hoca 1968'de Diyarbakır'da TKDP davası ile ilgili operasyondan sonra Yozgat'ın Sorgun ilçesine sürgün edildi ve oradayken üniversite sınavlarına katılarak Ankara Hukuk Fakültesinden 1975'te mezun oldu, stajını Ankara da bitirdi ve 1976'da Tatvan'a gelip yerleşti. Şevket hoca, barış sever ve demokrat bir insandı. İnsan Hakları Derneği Tatvan sorumlusu idi. DEP ilçe başkanıydı. Belediye Meclis Azası idi. Van barosu ve Türkiye Baroları Birliği üyesiydi. Onun derin devlet tarafından öldürüleceğini Bağdat’ta ki sağır sultan bile biliyordu. Yıllarca onu zorladım. ‘Ne olur gel Ankara’ya yerleş’ dediğimde Şevket hoca o güzel gülüşü ile bana şöyle cevap veriyordu: ‘Ben yanmazsan, sen yanmazsan, kim yanacak bu çaresiz halk için.’” |
(AS)