Fotoğraf: AA - Arşiv
Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejcinovic Buric, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının “bir rica” değil, bağlayıcı hukukun bir gereği olduğunu söyledi.
Buric, Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada, iş insanı ve hak savunucusu Osman Kavala’nın AİHM kararına rağmen hapiste tutulmasına değindi.
Euronews’un aktardığına göre, Buric, üye ülkelerin AİHM kararlarına uyacaklarına dair anlaşmaya gönüllü imza attıklarını hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Bu bir istek değil, bağlayıcı hukukun bir gereği. Bu tutuklama ve hüküm öncesi cezaevinde tutmanın gizli amacı onu susturmak ve muhalifleri caydırmak. Bu nedenle Kavala serbest bırakılmalıdır."
Türkiye’de yetkililerin Kavala'nın tutukluğu için yeterli delil ortaya koyamadığını belirten Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Buric, örgütün iki ana sözleşmesi olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Avrupa Sosyal Şartı'nın modern Avrupa'nın ruhunu oluşturduklarını ifade etti.
AİHM kararı Aralık 2019’daydı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 18 Ekim 2017’de gözaltına alındıktan sonra 1 Kasım 2017’de tutuklanan iş insanı Osman Kavala ile ilgili 10 Aralık 2019’da hak ihlali kararı vermişti. Karar, bire karşı altı oyla alınmıştı.
Mahkeme, Kavala'nın makul şüphe olmadan siyasi sebeplerle tutuklanması ve Anayasa Mahkemesi'nin başvuruyu makul bir sürede incelememesi nedeniyle AİHS’in ihlal edildiğine karar vermişti.
Mahkeme Türkiye’nin AİHS’in 5. maddesinin 1. ve 4. fıkraları ile 18. maddenin ihlal edildiğine karar vererek Kavala'nın derhal serbest bırakılmasına hükmetmiş, kararda, tutukluluğun hak ihlali olduğu belirtilmişti.
Uçum’dan “Bağlayıcı değil” savunmasıCumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, bugün Sabah’tan İsa Tatlıcan’a verdiği röportajda AİHM kararlarının esastan bağlayıcılığı olmadığını savundu. Uçum, konuya ilişkin şunları dedi: “Mahkeme kararları üzerinde iki türlü denetim vardır. Hiyerarşik denetim ve yönlendirici denetim. Hiyerarşik denetim dikey bir ilişki içerisinde temyiz mercilerine aittir. Bunlar da Yargıtay ve Danıştay'dır. AİHM ve AYM'nin kararları hiyerarşik değil yönlendirici denetimdir. AİHM ve AYM'nin kararları dosyaların yeniden ele alınması konusunda bağlayıcıdır. Mahkemeler yeniden bakmak zorundadır. Yeniden baktığında yeni hüküm kurabilir ya da kurmayabilir. Ceza ve Hukuk Muhakemeleri Kanunlarına baksınlar. Orada açıkça şu söylenir: AİHM kararı ile bir ihlal tespit edilirse ve talep olursa mahkemeler yargılamayı yeniden yapar. Ya önceki kararını onaylar ya da kısmen veya tamamen yeni bir hüküm verir. AİHM kararlarının esastan bağlayıcı olmadığı bu kadar açık iken ve yetki bağımsız mahkemelere aitken bağlayıcı olduğunu nasıl ileri sürüyorlar.” Demirtaş, “Uçum’un yerine Yerlikaya da atanabilirmiş” demişti Mehmet Uçum, AİHM Büyük Daire’nin Selahattin Demirtaş için 22 Aralık 2020’deki “Tahliye edilsin” kararının ardından Hürriyet’ten Erdinç Çelikkan’a verdiği söyleşide de AİHM kararlarının esastan bağlayıcılığı olmadığını savunmuş, bunun üstüne Demirtaş, avukatları Prof. Dr. Başak Çalı ve Dr. Kerem Altıparmak’ın Uçum’un iddialarına cevaben kaleme aldıkları İnsan Hakları Okulu Çalışma Metinleri No: 24'ü paylaşmıştı. Demirtaş, ardından “Saray'ın hukuk danışmanı(!) Mehmet Uçum’a da okkalı bir cevap olmuş. Aslında hukuk danışmanlığına Hamza Yerlikaya da atanabilirmiş. Nihayetinde Uçum’un hukuk bilgisi Yerlikaya'nın hukuk bilgisiyle aynı seviyede sayılır” demişti. |
Osman Kavala'nın tutukluluğuGaziantep'ten uçakla dönmekte olan Osman Kavala 18 Ekim 2017’de Atatürk Havalimanı'nda gözaltına alındı. 1 Kasım 2017'de de "Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs, hükümeti ortadan kaldırma" iddiasıyla tutuklandı. İddianamesi tutukluluğunun 16. ayında 19 Şubat 2019’da hazırlandı. 4 Mart'ta da mahkemece kabul edildi. Anayasa Mahkemesi, Osman Kavala’nın "tutuklama tedbirinin hukuki olmaması, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması ve tutukluluk incelemelerinin hakim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği" gerekçesiyle yaptığı başvuruyu 22 Mayıs 2019’da reddetti. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 18 Şubat 2020'deki son duruşmada Kavala'nın tahliyesine, Kavala ile birlikte Gezi davasında yargılanan 15 kişinin beraatine hükmetti. Fakat kararın ardından Kavala hakkında 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması gerekçe gösterilerek yeni bir gözaltı kararı çıkartıldı. 24 saatlik gözaltı süresi dolan Kavala savcılık ifadesinin ardından çıkarıldığı Nöbetçi 8. Sulh Ceza Hakimliği'nce TCK 309 'Anayasayı ihlal'den yeniden tutuklandı. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, mahkemenin verdiği beraat kararına istinaden, "Gezi'yi karıştıran malum kişi içerideydi, bir manevrayla beraat ettirmeye çalıştılar" dedi. Karar öncesinde Kavala'nın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca aynı dosyadan 11 Ekim 2019'da "Tutuklama tedbiri ölçülü değil" denilerek resen tahliye edildiği ortaya çıktı. Kavala 9 Mart 2020'de bu sefer TCK'nin 328. maddesinden 'Siyasal veya askerî casusluk'tan tutuklandı. 20 Mart 2020'de ise 18 Şubat'ta cezaevinden çıkamamasına neden olan 'Anayasayı ihlal'den tahliye edildi. Ancak "casusluk" suçlamasıyla da tutuklu olduğu için cezaevinden çıkamadı. Osman Kavala'nın tutukluluğunu 10 Aralık 2019'da görüşen AİHM, Kavala'nın makul şüphe olmadan siyasi sebeplerle tutuklanması ve Anayasa Mahkemesi'nin başvuruyu makul bir sürede incelememesi nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ihlal edildiğine karar vermişti. Fakat aradan geçen sürede Osman Kavala cezaevinden hiç çıkamadı. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi de Kavala'yla ilgili kesinleşen AİHM kararıyla ilgili Türkiye'ye çağrıda bulundu ve kararın uygulanarak Kavala'nın serbest bırakılmasını istedi. Osman Kavala'nın tutukluluğunun hukuki olmadığına ilişkin yaptığı bireysel başvuruyu 29 Eylül'de karara bağlaması beklenen Anayasa Mahkemesi ise başvurunun görüşmesini erteledi. Kavala hakkında aynı gün hazırlanan iddianame mahkemeye sunuldu ve Anayasa Mahkemesi iddianamenin daha sonra rapora ekleneceğini duyurdu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz'ın hazırladığı iddianamede Kavala, "Devletin gizli kalması gereken belgeleri siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme ve Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmekle" suçlandı. Aynı iddianamede ABD Dışişleri Bakanlığı eski çalışanı ve Lehigh Üniversitesi uluslararası ilişkiler uzmanı Profesör Henri Barkey 15 Temmuz darbe girişimini planlamakla suçlandı. Kavala, "Devletin gizli kalması gereken belgeleri siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme ve Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmekle" suçlandığı dosyadan ilk olarak 18 Aralık 2020'de hakim karşısına çıktı. Kavala'nın tutukluluğuna devam kararı verilirken, duruşma 5 Şubat 2021'e bırakıldı. Anayasa Mahkemesi, Osman Kavala’nın "tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle 'kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı'nın ihlal edildiği" iddiasıyla yaptığı ikinci başvuruyu da 29 Aralık 2020’de reddetti. 22 Ocak 2021’de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi (İstinaf), Osman Kavala dahil 16 kişinin “Türkiye Cumhuriyeti hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla yargılandığı Gezi davasında, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 18 Şubat 2020’de verdiği beraat kararını bozdu. |
(EKN)