Demokrasi ve Değişim Partisi (DDP) yöneticileri Fehmi Demir ile Refik Karakoç'un açtıkları davada, örgütlenme özgürlüğünü kısıtladığı gerekçesiyle Türkiye bir kez daha mahkum edildi.
Türkiye ifade özgürlüğünü kısıtladı
Dün (Salı) kararını açıklayan Strasbourg Mahkemesi, Newroz Kutlamaları öncesinde yaşanabilecek konusunda 17 Mart 2000'de yayımlanan haberde yer yer sert ifadelere yer verilse de, asıl olarak, silahlı direniş, şiddete teşvik, başkaldırıya çağrı unsurları bulunmadığını tespit ederek, oybirliğiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesinin ihlal edildiğine karar verdi.
3 Ekim 2002'de İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM), Falakaoğlu'yu "bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik" iddiasıyla önce iki yıl hapse mahkum etmiş, cezayı bin 50 Euro para cezasına çevirmişti. Gazetecinin temyize gitmesi durumu değiştirmemişti.
Parti kapatmada Türkiye mahkum
1995'te kurulan ve 19 Mart 1996'da Anayasa Mahkemesi'nce kapatılan DDP Partisi'nin Genel Sekreteri Demir ve Genel Başkanı Karakoç'un AİHM'de açtığı davada Türkiye, örgütlenme özgürlüğüne aykırı davrandığı gerekçesiyle mahkum oldu.
AİHM, parti programında "toprak bütünlüğü ve milli birliğe aykırı ifadeler" yer aldığı gerekçesiyle partinin kapatılması ile başvuru sahiplerin örgütlenmelerine engel yarattığını bildirerek, bu kısıtlamanın yasalarca öngörüldüğünü ve toprak bütünlüğü gibi meşru bir amaca hizmet ettiğini açıkladı.
DDP'nin sadece programı temel alınarak, faaliyet gösteremeden kapatıldığını açıklayan AİHM, parti programında sadece Türkiye'de Kürt Sorunu'nun siyasi ve tarihi bir analizin yer aldığını, baskının son bulması ve Türkiye için bağlayıcılığı olan uluslararası hukuka atıf yapılarak Türkiye'deki Kürt kökenli vatandaşların haklarının tanınması yönünde önerilerin bulunduğunu bildirdi.
AİHM, demokratik rejimi suiistimal edecek bir siyasi proje bulunmadan ve/veya siyasi bir sonuca gitmek için zora başvuru haklı çıkarılmadan veya davet edilmeden DDP'nin kapatılmasının, "temel bir sosyal ihtiyaca" yanıt veren bir işlem olarak veya "demokratik bir toplumda gerekli" görülemeyeceğini duyurdu.
AİHM, "düşünce ve inanç özgürlüğü" (9. madde), "ifade özgürlüğü" (10. madde), "ayrım yasağı"nı (14. madde) düzenleyen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 9, 10 ve 14. maddelerinin ayrı olarak inceleme gereği duymadı.
Başvuru sahipleri, AİHM'e tazminatla ilgili taleplerini ulaştırmadıklarından mahkeme, sadece mahkeme gideri olarak her iki başvuru sahibine toplam 4 316 Euro ödenmesine karar verdi.(EÖ/EÜ)