AİHM, Şirnak'ın Osmaniçi Köyü'nde yaşananlardan ilham alarak yazdığı kitabı Eylül 1997'de yayımlanan, ertesi ay da İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce (DGM) toplatılan Mahmut Alınak'ın açtığı davada Türkiye'yi aynı açıdan suçlu buldu. Alınak, zararlarını süresinde AİHM'e bildirmediği için tazminata hükmedilmedi.
"Hapis, demokratik toplumda gereksiz"
Dergide de çıkan, Kürt sorununu Ortadoğu bağlamında değerlendiren ve hükümetin Kürtlere karşı uygulamalarını eleştiren sözlere verilen ceza, son olarak 8 Mart 1996'da 1 yıl, 1 ay, 10 gün hapse de indirilse, "demokratik bir toplumda gereksiz" olarak değerlendirildi.
Türkiye hükümetinin, ileri sürdüğü gerekçelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesinde güvence altına alınan "ifade özgürlüğü" hakkını kısıtlamayı haklı gösteremeyeceğine hükmeden mahkeme, "sözlerde toplumu şiddete, silahlı başkaldırıya itmediği ve kin söylemi içermediğini" açıkladı.
Yargılamanın askeri üye bulunduran Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nde (DGM) yapılmasının da, adil yargılamaya gölge düşürdüğüne karar verdi. AİHM, ayrımcılık yasağını düzenleyen Sözleşmenin 14. maddesinin ihlal edildiğine dair şikayetin ayrıca ele alınmasına gerek olmadığını bildirdi.
Alınak haklı ama tazminat yok
Halkın etnik ve bölge farklı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik iddiasıyla kitabı toplatılan Mahmut Alınak, toplatma kararı kaldırmak isterken yanlış dosya numarası belirttiği için bunu gerçekleştiremedi. Talebi işleme sokulamayan Alınak'a Terörle Mücadele Yasası uyarınca dava açıldı.
Eylül 1999'da İstanbul DGM'si, yargılamayı askıya aldıysa da kitabın toplatılmasına karşı yapılan itiraza ilişkin herhangi bir karar almadı.
Kitabı incelemeye aldığını bildiren AİHM, kurguya dayanan kitapta, kötü muamele gören köylülerin suçladıkları güvenlik kuvvetlerini mahkum ettirmeyi başaramamalarını anlattığını, güvenlik elemanlarının gerçek isimleri ile rütbelerine ise yer verilmediğini not etti.
Kitabı okuyanların kuşkusuz olarak, uydurma da olsa köylülerin yaşadıkları ifade edilen kötü muamele karşısında ciddi bir düşmanlık besleyebileceklerini bildiren AİHM, kitabın bazı bölümlerinin kine, isyana ve şiddete sevk edebilecek nitelikte olduğunu ancak yazarın kitabını bir roman biçiminde kaleme almasını da, diğer kitle iletişim araçlarına nazaran daha kısıtlı bir okur kitlesine yönelik olması açısından göz önüne alınması gerektiğini de açıkladı.
Sözleşmenin 10. maddesinin sanatsal söylemi de güvence altı aldığını açıklayan AİHM, ifade özgürlüğünün sadece bir ifadenin içeriğini değil ifade araçlarını da kapsadığını bildirerek, eserin gerçek olaylardan hareket eden ancak kurgusal bir roman olduğunu bir kez daha belirtti.
AİHM, "Hükümetin terörün önlemesi ile ilgili karşılaştığı sorunları ve 15 yıldır yaşanan ciddi karışıklıkları" da dikkate alarak, buna karşılık, eski milletvekili de olsa, Alınak'ın kitap yayımlandığı sırada bakışını yansıtmak isteyen ve kısıtlı bir okura ulaşabilecek bir vatandaş olduğunu bildirdi. Mahkeme, kitap toplatma kararının orantısızlığına dikkat çekti.(EÖ/EÜ)