Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Diyarbakır'da tutuklanan gazetecilerle ilgili hazırladığı "Gazetecilik Yine Suçlama Konusu" başlıklı raporunu paylaştı.
Şık, 16 gazetecinin tutuklanmasına ilişkin hazırladığı araştırma raporunu, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu ve tutuklu gazetecilerin avukatlarından Resul Temur ile beraber Diyarbakır Barosu'nda yaptığı açıklamayla kamuoyuna duyurdu.
Mahkeme, gözaltında tutulan gazeteciler Abdurrahman Öncü, Aziz Oruç, Elif Üngür, İbrahim Koyuncu, Lezgin Akdeniz, Mazlum Güler, Mehmet Ali Ertaş, Mehmet Şahin, Neşe Toprak, Ömer Çelik, Ramazan Geciken, Safiye Alagaş, Serdar Altan, Suat Doğuhan, Zeynel Abidin Bulut ve yapım şirketi muhasebecisi Remziye Temel hakkında tutuklama kararı verdi. Gazeteciler Esmer Tunç, Mehmet Yalçın, Gülşen Koçuk, Kadir Bayram ve yapım şirketinde bir süre aşçı olarak çalışan Feyinaz Koçuk ile İhsan Ergülen ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
İstanbul Milletvekili Şık sürece ilişkin hazırladığı "Gazetecilik Yine Suçlama Konusu" başlıklı rapor, 21-22 Haziran 2022 Salı ve Çarşamba günleri tutuklanan gazetecilerin avukatları, çalıştıkları kurumların yöneticileri/iş arkadaşları, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan gazetecilerle görüşülerek hazırlandı.
Yetkili makamlar görüşmedi
Raporda, yetkili makamlarla görüşme yapılmak istenmesine rağmen Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Çelenk ve soruşturma savcısı Nilgün Kürkaya, "program yoğunluğu"nu gerekçe göstererek randevu vermediği belirtildi.
Raporda, JinNews'e yapılan baskında avukatlara arama ve el koyma tutanaklarının verilmediği, Piya ve Ari yapım şirketlerinde ise henüz arama işlemleri tamamlanmadığı için tam olarak hangi malzemelere el konulduğunun bilinmediği belirtiliyor.
"Suçlamaya ilişkin delil yok"
Raporda, suçlama konusu edilen programlar ve içeriklerin tutuklanan gazetecilerle ilgisine dair herhangi bir delil ya da bulguya yer verilmeyen tutuklamaya sevk yazısında eski örgüt mensupları ve bazı gizli tanıkların beyan ve iddialarına uzunca yer verildiği kaydedildi.
Sonuç: Anlatılan bizim hikayemiz
Raporun sonuç kısmında Şık özetle şu ifadelere yer verdi:
"Ve şimdi bugün bir kez daha Kürt gazeteciler nezdinde yaşanan her şey hem var olanın hem de gelecekte herkes için olacakların habercisidir. Yani burada yazılan, anlatılan "bizim hikayemizdir".
"Örgüt üyeliği için somut delil aramayı çoktan terk eden yargı pratiğinin, iltisak ve kanı ile hüküm oluşturmasının, bölgenin sosyolojik ve tarihsel gerçekliğini okumaktan uzak dar kanuni yorumların gazetecilik alanını daha da boğacağı bir gerçektir. Aynı zamanda bölgedeki gazetecilerin gazetecilik anlayışının da bu tarihsel bağlamdan kopuk, egemen güç merkezli gazetecilik anlayışı ile çatışacağı açıktır.
"Dedikodular üzerinden suçlama yapılamaz"
"Bunca yıllık gazetecilik ve mesleki faaliyetlerim nedeniyle her devrin "teröristi" olmanın deneyimimle, bu soruşturmada ileri sürülen suçlamalarla ilgili söyleyeceğim tek şey; siyasi iklim doğrultusunda rehin alınan gazeteci arkadaşlarımız için bir kez daha suç icat edilmiş olduğudur. Gazeteci arkadaşlarımızla ilgili söyleyeceğimiz, Saray Rejiminin suç düzeninden yana olmayan herkes kadar "terörist" olduklarıdır.
"İktidarların, gücü eline geçirmenin kibriyle iddia ettiğinin aksine gazetecilik suç değildir. Mesleki faaliyetler herhangi bir suçlamanın gerekçesi olamaz. Hiçbir somut eylem göstermeden sadece çalışılan mecralarla ilgili birtakım dedikodular, söylentiler üzerinden suçlama yapılması ifade ve basın özgürlüğüne aykırıdır.
(...)
"Bu ihlaller her yurttaş için geçerli olacak"
"Bugün bu rapor kapsamında ele alınan tüm ihlaller, yarın iktidar yanlısı olmayan her yurttaş için de geçerli olacak. Yurttaşlar sosyal medya paylaşımları nedeniyle terör örgütüne üye oldukları suçlamalarıyla yargılanacaklar.
"Sosyal medyaya düzenleme getireceği yalanıyla Meclis'ten geçirilmesi planlanan ve var olan sessizlik ortamını daha fazla genişletmeyi ve derinleştirmeyi amaçlayan Sansür Yasası ile bu durum bir kez daha kurumsal hale getirilecek."
(AÖ)