Cumhuriyet davasında bugün mahpus gazeteci Ahmet Şık konuştu. Davanın üçüncü duruşmasında konuşan Şık'a kalabalık bir izleyici grubu alkışlar ve ıslıklarla destek verdi.
"Savunma değil ithamda" bulunan Şık, mahkeme heyeti ve duruşma savcısının sorularını da yanıtladı.
TIKLAYIN - Ahmet Şık: Söylediklerim Savunma, İfade Değil, İthamdır
Mahkeme Başkanı, Şık'a sorularını yöneltti:
"Gazeteciliğin sınırı şu: Hakikatle bağı var mı yok mu?"
Mahkeme Başkanı (MB) Abdurrahman Orkun Dağ: Gazetecilik sınırsız bir özgürlük içerir mi?
Ahmet Şık (AŞ): Gazeteciliği belirleyen kurallar var. Bunlar meslek ilkeleridir. BBC gibi kurumlar da kendi ilkelerini çalışanlarına bildirir. Gazeteciliğin sınırı şudur: Hakikatle bağı var mı yok mu? Kamusal çıkar gözetiyor mu? Hakikati eğip bükmeden kamusal çıkar içeriyor mu? Ama gazeteci savaş çığırtkanlığı yapmaz, seksizm yapmaz. Demokrasiyi boğmak isteyenlere inat, demokrasinin yanında habercilik yapar. Farklı bireylere, farklı cinsel yönelimlere yönelik cinsiyetçilik yapmamak nefret öznesi haline getirmemek...
"En iyisi o iddianameyi çok kale almayın"
MB: İddianamenin takıldığı bazı yerler var…
AŞ: En iyisi siz o iddianameyi çok kale almayın.
Şık: [Cemil Bayık haberi" sorusu üzerine] O yazı hakikati işaret eden bir yazı. O bahsettiğiniz söyleşinin bu iddianameye suçlama konusu olarak getirilmesinin nedeni söyleşi değil. Biliyorsunuz PKK’nin üst düzey yöneticisi olduğu iddia edilen dört kadın Paris'te öldürülmüştü. Bayık, o cinayetin MİT'in içindeki bir grup tarafından işlendiğini Fidan'ın kendisine ilettiğini söyledi. Asıl haber oydu. Bu haberin iddianameye alınmasının nedeni o röportajın yapılması değil, MİT'ten yani devlet içindeki bir grubun devletin müzakere yürüttüğü bir şiddet örgütüne yönelik kumpasa karışmış olması. Devletin bir tarafı toplumun bir yarasına karşı bir adım atıyor, bir süreç başlatıyor, diğer tarafı ona suikast düzenliyor.
2014'e kadar MİT'le hiçbir temasım olmadı. Ankara'daki gazeteci arkadaşı aradım "Hakan Fidan'la görüşmek istiyorum" deyince gülmeye başladı. Sonra basın danışmanının numarasını verdi.
Bir takım haberlerin teyide ihtiyacı yoktur. Ya da teyit aldığınız kişiler doğruyu söylemezler.
Sizin gibi bir yargı mensubu tarafından soruşturma açıldı ve bir takım iddialar dile getirildi. Ama o iddiaların sahibi belli ben aktarıcısıyım.
"Samimiyetle soruyorum haberi okudunuz mu?"
Şık: [MİT TIR'ları silahlarının cihatçı örgüte gitmesiyle ilgili soru üzerine] Doğru bir haber bu. Sorunuzu yöneltin.
MB: Teyit ettiniz mi?
AŞ: Samimiyetle soruyorum haberi okudunuz mu? Dava dosyasına girmiş dinleme kayıtlarından bir haber bu. Bu haberle ilgili telefonunu bulduğum ulaşabildiğim herkese sordum. Yanıt verenlerin hepsine yer verdim. Biri sadece yanıt vermedi, sonra da saçma bir şekilde dava açmaya çalıştı. O davada da takipsizlik kararı verdi.
MB: [Savcı Kiraz'ın rehin alınmasıyla ilgili röportaj hakkında] Bu haberin barışı ve yaşamı kutsamakla alakalı olduğunu düşünüyor musunuz?
AŞ: Soruları okuyun, beraber karar verelim. Lütfen soruları okuyun. Ben ne bayrağın altına gizleyecek bir suçum var ne de kutsal kitabın arkasına gizleyecek bir günahım var. Kimse ondan bir suç icat etmeye çalışmasın. Ben ne yazdıysam arkasındayım. Çünkü iki kişinin neden bir savcının başına silah dayamak istediğini anlamazsak bu işler olmaya devam eder. Buradan yola çıkarak bir suçlama yöneltilecekse hepsinin sorumluluğu bana ait ama anlamak için soruyorsanız cevabım budur.
"Basılı yayına dava süresi dört ay"
AŞ: Siz şöyle bir vurgu yapıyorsunuz. "cumhuriyet.com.tr'de yayınlanan". Ben basılı gazetede çalışıyorum. Haberler gazete basılı nüshada yayımlanıyor. Yayınlandıktan sonra web sitesi kendisi sitesinde yayınlıyor. Basılı yayına dava açma süreci dört ay. O savcının hukuk fakültesini yeniden okuması gerekiyor.
"Bugünkü yargının cemaat yargısından farkı yok"
MB: O haber gazetede "Berkin Baskını" olarak yer almış. Bu haberin gazeteye verilmesinde, punto seçiminde, resmin basılmasında sizin etkiniz var mı? Bu kimin işidir?
AŞ: Gazetede herkesin görevi belli. Genel kural, o yazıları oluşturan kişi müdahale istemez. Bir suçlama yöneltecekseniz o haberdeki her şeyden sorumluyum. Bir takım suçlamaların nereye varacağını biliyorum. Yayınlanmamış bir kitaptan suç çıkaran bir yargı bu. Bugünkü yargının cemaat yargısından farkı yok.
"Kimse bana talimatla yazı yazdıramaz"
AŞ: Ben Aydın Doğan'a ait Radikal'de çalışıp mesleğin değerlerine, sosyal haklarına, emeğe inandığım, sansüre ve otosansüre karşı çıktığım için aforoz edilmiş birisiyim. Patronuna dava açmış biriyim. Kimse bana talimatla yazı yazdıramaz.
Şık: Sansürün olduğu yerde çalışmam
MB: Yönetim, Genel Yayın Yönetmeni, haber müdürü ya da vakıf tarafından engellenen ya da sansürlenen bir yazı var mı?
AŞ: Ben yazımın sansürlendiği, ya da başka bir arkadaşımın yazısının sansürlendiği yerde çalışmam, istifamı basar giderim. Ben sansür ve otosansürü demokrasiyi baltalamaya yönelik bir girişim olarak görür, orada çalışmam.
"Faşizm susma değil söyleme mecburiyetidir"
Savcı Hacı Hasan Bölükbaşı: Esasa dayanmayan, sanki bir seminerde ders veriyor gibi..
AŞ: Dediklerimin hepsi esasa ilişkin.
Savcı: Ders vermek haddiniz değil. Biz de eğitim aldık, mesleğimizi sorgulama hakkı yok. Hep FETÖ'den bahsettiniz PKK ve DHKP-C iddialarına ne diyeceksiniz?
AŞ: İddia nedir?
Savcı: İddianameyi okumadınız mı?
AŞ: Çok dikkate almadım
Savcı: Siz burada cevap verir ya da vermediniz.
AŞ: Niyet okuyarak sormayın o zaman.
Savcı: O zaman soruyu anlamadım diyin. Bu örgütlerle ilgili iddialara ne diyorsunuz?
AŞ: Ben gazeteciyim. Bu örgütler benim için haberdir.
"Devlet seri katildir"
AŞ: [Tweetleri ile ilgili genel soru üzerine] Tweetlerin hepsine ortak yanıt vermeyeceğim. Kuşkulandığınız tweeti tek tek yöneltirseniz sevinirim.
Savcı: Burayı yöneten sizsiniz herhalde.
Savcı: "Katilin polis olduğu gerçeği", "Katil devlet deyince kızıyorsunuz", "Ya Apo Kandile, ya biz İmralı'ya" paylaşımlarınız var. Türkiye Cumhuriyeti devleti ve polisi hakkında "faşist ve katil" deyip, bu örgüt hakkında böylesi ifadeler kullanmamanızın nedeni nedir?
AŞ: Faşizm susma değil söyleme mecburiyetidir. Niyet okuyarak soru soruyorsunuz. Bu tweetlerin atıldığı gün, ne yaşandı onlara bakın. "Devlet katildir deyince bozuluyorsunuz" tweetinde görsel var ama koymamışlar iddianameye. Ben Hrant Dink'in katiline "aslanım koçum benim" denen ekran görüntüsünü koydum. Bağlamından koparmayın. Bu benim siyasal görüşümle ilgili. Ben dünyadaki tüm devletlerin terörist örgüt olduğuna inanan biriyim. Bugün İsrail, Filistin'e yönelik devlet terörü yapmıyor mu? Suriye'yi bombalayan, Irak'ı işgal eden, bir gecede Aborijinlerini kesen devletler gibi Türkiye de bundan muaf değildir. Osmanlı Devleti'nden bu yana kanla dolu, yıkımla dolu, Dersim'de katliam yapan, Ermenileri soykırıma uğratan, Berkin'i öldüren devlettir. Az söylemişim seri katildir. Terör dosyası diyorsunuz üç gündür gazetecilik faaliyetimizi soruyorsunuz. Tek örgüt sorusu soramadınız. Nokta.
"O zaman Cuma günü davayı düşüreceksiniz?"
AŞ: Dediniz ki "ben yasanın bana tanıdığı sınırlar içinde görevimi yaptım" . Burada üç gündür yargılama yapılıyor. Soruların hepsi "şu fotoğraf", "bu yorum", "şu haberde" ile başlıyor. Siz gazeteciliği yargılıyorsunuz. Bize terör örgütüne yardımla yargılandığımızı söyleyemezsiniz. Siz gazeteciliği yargılıyorsunuz. Bu konuda anlaşalım.
MB: Gazetecilik evet dördüncü güçtür, medyanın yaptırımı önemlidir. Ama anayasalarda da, AİHS'te [Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi] de Basın Kanunu'nda da istisnalar vardır. Yargılananların gazeteci diye gazeteciliğin yargılandığı söylenemez.
AŞ: Ben dosyaya konan delilerden, yöneltilen sorulardan yola çıkarak tespitte bulundum. O zaman haber, fotoğraf yorum sormayın. Cumhuriyet Gazetesi’nde aradığınız örgüt, siyasi parti kılığında ülkeyi yönetiyor. Siz yanlış kişileri yargılıyorsunuz.
MB: Burada suçluların yargılanacağından ve cezalandırılacağından şüpheniz olmasın:
AŞ: O zaman Cuma günü davayı düşüreceksiniz?
(EA)
* Çizer: Zeynep Özatalay