Umut Sendikası'nın (Umut-Sen) 2017'den bu yana düzenlediği konferans serisinin 7'ncisi, “Düşmanı Tanı, Dağıt Ablukayı” başlığıyla 5 Kasım'da İstanbul Maltepe’deki Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde yapıldı.
Samandağ Afetzede Derneği, Tarım-Sen, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Nakliyat İş, Bağımsız Maden İş, Emekliler Dayanışma Sendikası, Göçmen Sendikası Girişimi, Amazon ve Trendyol işçileri, Akbelen direnişçileri, Agrobay işçileri, barınamayan öğrenciler gibi birçok sendikanın üyeleri ile hak mücadelesi yürütenler; mücadelelerinde olduğu gibi yine kendi isimleriyle, sesleri ve sözleriyle konferansta bir aradaydı.
İstanbul’daki bu büyük konferans salonunda söz alan ve sabahın erken saatinde otobüsle yola çıktıkları İzmir’in Dikili, Bergama sakinlerinden çok daha fazlasını temsil eden Agrobaylı kadın işçilerin, Kod 46 ile işten atılmalarının ardından tam 80 gün geçti.
Tarım-Sen ile birlikte sürdürülen ve tarım sektöründe neredeyse bir ilk olan bu sendikal hak mücadelesinde, direnmeyle gelen söz alma hakkının gücü, gün geçtikçe daha çok ayrıntısıyla ortaya seriliyor.
"Korkmuyoruz"
Konferans sıraları geldiğinde sahneye çıkarak tek tek mikrofonu eline alan kadınlardan Ayten Yavuz, Dudu Güven, Fatma Kaya, Şirin Yıldırım ve diğer direniş arkadaşları, süreçte yaşadıklarını, kararlılıklarını “Korkmuyoruz, hakkımızı alacağız. Çok şiddet ve hakaret gördük. Yine de vazgeçmeyeceğiz. İçerde kalan, ödemedikleri bir maaşımızı ve tazminatımızı istiyoruz” diyerek dile getirdi.
Konferans salonuna hep birlikte giriş yapan, aradaki molada tuvalete de yine birlikte ve kimisi el ele giden; ağrıyan ya da kireçlenen bacaklarının yükü yürüyüşlerinden belli olan kadınlar, konuşurken bambaşka bir canlılığa sahipti.
İşçi direnişine destek artıyor
CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel’in seçildikten sonra selam gönderdiği, direnişin ilk ayında ziyaret ettiği bu mücadele, başladığı günden beri “Agrobay işçi direnişi” olarak büyük ilgi görüyor.
Şirketin baskıcı tutumu, güvensiz çalışma koşulları gibi nedenlerle Tarım-Sen’e üye olan 31 işçi, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, meslek sırlarını ortaya atmak, bağlılığa uymayan eylemlerde bulunmak gibi “yüz kızartıcı” gerekçeler içeren “Kod 46” ile tazminat verilmeden işten çıkarılmış, birkaç gün içinde de işten çıkarılan işçi sayısı 39 olmuştu. Hak mücadelesinin sonuca erdirilmemesinde hem iktidar hem muhalefet partilerinden isimlerin suç ortaklıkları konuşuluyor.
Sessizlikten direnişe: Direnişin dili
Konferanstan bir gün sonra Fatma Kaya ve Durdu Güven’i aradığımda, sabahın erken saatinde başlayan İstanbul’a yolculuklarının gece bir buçuk sıralarında köylerine varmalarıyla tamamlandığını öğrendim. 6 yıl çalıştığı şirkette işten çıkarılan Fatma Kaya, yaşadıkları mağduriyeti şöyle anlattı:
"Haklarımız için mücadele ediyoruz, en önemlisi 46 kodunun değişmesini istiyoruz."
Bu kodun, işçilerin yeni iş bulmalarına ya da sürdürmelerine engel olduğunu belirterek, işten atıldıktan sonra başka bir kereste fabrikasında işe başladığını, ancak İstanbul'a yaptıkları yolculuk nedeniyle işe gidemeyince işverenin kendisini işten çıkardığını paylaştı. Kaya, Agrobay Seracılık’taki çalışma koşullarının zorluğundan da bahsetti:
"Günde bir kez tuvalete gitme şansımız oluyordu, bazen izin verilmiyor, 'dişini sık' deniliyordu."
Onur kırıcı bu uygulamaların, zor şartlar altında ve küçük bir yerde yaşamanın verdiği zorunlulukla kabul edildiğini, başka iş bulma şanslarının olmadığını ifade etti.
Sendikalaşmalarının ardından firma yönetiminin haksız yere "yüz kızartıcı suç" iddiası ile işten çıkarmalar yaptığını, bunun da işçiler arasında hem şaşkınlık hem de öfke yarattığını dile getirdi. “Ortada yüz kızartıcı bir suç, ahlaksızlık varsa bunun, kendilerine hiçbir haklarının verilmemesine rağmen, birlikte işten çıkarılan iki beyaz yakalı mühendise tüm haklarının ödenmesi” olduğunu söyledi.
İstanbul'daki konferansın bir diğer katılımcısı Dudu Güven de yorgun ancak kararlıydı. 14 yıl boyunca Agrobay'da çalışan Güven, bu zaman içinde astım başta olmak üzere birçok meslek hastalığına yakalandığını anlattı.
Kaya gibi, işyerinde günlük tuvalet izninin sınırlılığı, ağır iş yükü, hakarete maruz kalma gibi koşullar yüzünden sendikalı olduğu günlerde, okuma yazma bilmediği için kendisine imzalattırılan beş aylık ücretsiz iznin sonucunda işten çıkarıldığını öğrendiğini söyledi.
İşçi onuruna saldırılar
Emekliliğine iki yıl kala yapılan bu haksızlıkla gururunun kırıldığını söyleyen Güven de "asıl ahlaksızlığın ikiyüzlülük ve arkalarından iş çevrilmesi olduğunu" aktardı.
Fatma Kaya ve Dudu Güven'in anlattıkları Agrobay'da yaşanan sorunlara sadece birer rakam ya da istatistik olarak değil, gerçek insan hikayeleri olarak ışık tutuyor.
Bu hikayeler, işten atılmanın ötesinde, insanlık ve işçi onuruna yapılan saldırıları da gözler önüne seriyor.
İşçi hakları mücadelesinin yalnızca ekonomik bir mesele olmadığı, sendikal hakların Anayasa ile güvence altına alındığı ülkemizde hukuki uygulama eşitsizliklerini ortaya serdiği gibi derin kişisel, toplumsal bir mesele olduğunu da gösteriyor.
Agrobay gücünü nereden alıyor?
DİRENİŞİN 60. GÜNÜ
Agrobay işçileri forumda buluştu: "Kod 46'yı kabul etmiyoruz, haklarımızı alacağız"
(AT/EMK)