Haberin İngilizcesi için tıklayın
Fotoğraf: Kostyantyn Chernichkin
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT/OSCE) Medya Özgürlüğü Temsilcisi Harlem Désir, Anayasa Mahkemesi'nin Mehmet Altan ve Şahin Alpay'ın tutukluluklarıyla ilgili "hak ihlali" ve serbest bırakılmaları kararını memnuniyetle karşıladıklarını belirtirken, geçtiğimiz hafta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'na bir mektup göndermişti.
TIKLAYIN - Mahkeme, Resmileşmesine Rağmen AYM'nin Mehmet Altan Kararını Tanımadı
Désir'e mektuba bir cevap alıp almadığını ve Türkiye'de basın özgürlüğü konusunda ne düşündüğünü sorduk.
"AYM kararına saygı duyulması çok önemli"
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'na gazeteciler Mehmet Altan ve Şahin Alpay'ın tutukluluğu hakkında AYM kararının tanınması ve tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması çağrısı yaptığınız bir mektup gönderdiniz. Bu mektuba bir cevap aldınız mı?
Şu an itibariyle (sorularımızı Pazartesi günü yanıtladı) herhangi bir cevap almadım. Anayasa Mahkemesi'nin kararını Türkiye'de medya özgürlüğünün gelişmesi için önemli bir adım olarak görüyorum.
AYM'nin kararı Mehmet Altan ve Şahin Alpay'ın orantısız bir şekilde cezaevinde tutulmasının ifade ve basın özgürlüğünün ihlali olduğuna dikkat çekmesi açısından dönüm noktası olabilecek bir karar niteliğinde.
Bu karar benzer şekilde Türkiye'de tutuklu bulunan diğer gazetecilerin önünü açabilir. Ancak burada Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmaması ve iki gazetecinin hala hapiste olması bende büyük bir endişe yaratıyor.
Anayasa Mahkemesi'nin kararına başta temel özgürlüklere ve insan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğü temel alınarak saygı duyulması çok önemlidir.
Tam da bu nedenle Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavusoğlu'na konuyla ilgili bir mektup gönderdim. Anayasa Mahkemesi kararının daha fazla ertelenmeden uygulanmasını talep ediyoruz.
"Gazeteciler terörist değildir"
Türkiye'deki basın özgürlüğü konusunda AGİT'in temel endişeleri nedir? BİA Medya Gözlem Ekim-Kasım-Aralık 2017'ye göre 1 Ocak 2018 itibariyle 122 gazeteci cezaevinde bulunuyor. Türkiye'ye bu durumla ilgili bir çağrınız var mı?
Bugün, Türkiye AGİT'in raporlarına göre de en yüksek tutuklu gazeteci sayısına sahip ülke. Türkiye Temmuz 2016'daki darbe girişiminden sonra olağanüstü halin ilan edilmesi ve ciddi seviyede bir terrorist tehlikesi olmasını tamamen anlıyorum. Ama Türkiye'de gazeteciliğin kriminalize edilmesi konusunda derin bir endişem var. Gazeteciler terrorist değildir ve bir demokraside asla bu şekilde değerlendirilmemeliler.
"Altan, Şık, Atalay buz dağının görünen kısmı"
Cezaevindeki gazetecilere duruşmalar sırasında yöneltiler suçlamalar herhangi bir temele dayanmıyor.
Türkiye'de birçok vesileyle medya özgürlüğü durumuna değindim ve yetkilileri ard arda tüm gazetecilere yönelik suçlamaların düşürülmesi, hepsinin serbest bırakılması çağrısı yaptı. Bu çağryı sadece Mehmet Altan ve Şahin Alpay davasıyla ilgili değil aynı zamanda Cumhuriyet davasında yargılanan muhabir Ahmet Şık, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ve Yönetim Kurulu Başkanı Akın Atalay için de yaptım.
Burada saydığım isimler buzdağının sadece görünen kısmı, ki tutuklu gazeteciler listesine baktığınızda bu rahatlıkla görülebilir.
"İfade özgürlüğüne yönelik baskı her geçen gün artıyor"
İfade özgürlüğü ve medya özgürlüğü, AGİT'in parçası olan devletlerin taahhütlerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Çoğulcu ve özgür tartışmalar, fikirler yetkililer tarafından korunuyor olmalıdır. Maalesef bu konuda Türkiye'de farklı bir eğilim görüyorum.
İfade özgürlüğüne yönelik baskı her geçen gün artıyor. Medya organları kapatıldı, internet sansürlendi ve gazeteciler tutuklandı.
"Gazeteciler işlerini özgürce yapabilmeli"
Bir kez daha, Türkiye'yi suçlamaları düşürmeye ve tutuklu bulunan gazetecileri serbest bırakmaya çağırıyorum, onları ve önemli çalışmalarını korumak için. Gazeteciler işlerini özgürce yapabilmelidirler.
Öte yandan yetkililere de medyanın özgürlüğünü ve ifade özgürlüğünü düzenleyen yasaları uluslararası standartlara uygun hale getirmek için bir dizi temel yasal reform yapma çağrısında bulunuyorum.
"OHAL sonsuza kadar süremez"
Ofisimin muhtemel reformlarla ilgili tavsiyelerle hükümete yardımcı olmaya hazır olduğunu da belirttim.
Olağanüstü hal yönetimi demokratik bir ülkede sonsuza kadar süremez ve Türkiye'nin geleceğini inşa etmek için basın özgürlüğünün de dahil olduğu temel hak ve özgürlüklere saygı gösterilmesi gerekir. (PT)