Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Medya Özgürlüğü Temsilcisi Dunja Mijatovic, Türkiye'de 57 gazetecinin hapiste olduğunu gösteren araştırmasının yayımlanması dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiyeli yetkililerden medyayla ilgili düzenlemelerini AGİT taahhütlerine uyumlu hale getirmesini istedi.
Mijatovic, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na bir mektup göndererek, araştırmanın Türkiye'de medyayla ilgili mevzuatın değiştirilmesine dair ihtiyacı ortaya koyduğunu açıkladı; "Şu an itibariyle Türkiye'de 57 gazeteci hapiste bulunuyor. Gazeteci tutuklamalarına neden olabilecek süregiden davaların sayısının da 700 ile 1000 arasında olduğu tahmin ediliyor" dedi.
Mijatovic, araştırmanın bir reform ihtiyacına işaret ettiğini belirterek, Temsilciliğinin bu türden reformlar için destek verebileceğini de kaydetti.
"Terörizm ve ulusal güvenlik gibi hassas konularda da olsa, tarafsız haberciliğin yetkili makamlarca korunması çok önemlidir. Haber alma özgürlüğü, bu konuları da kapsar."
"Türkiye dahil AGİT üyesi devletler, birçok fırsatta ifade özgürlüğünün ve onu korumanın önemine işaret etmişlerdir. AGİT taahhütlerine göre herkesin ifade özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın fikir ve bilgi iletme özgürlüğünü de içerir. Türkiye, en son 2010 AGİT Astana Zirvesi'nde olduğu gibi birçok fırsatta söz konusu değerleri koruma gerekliliğini teyit etmiştir."
Hükümetin terör tehlikesiyle mücadele etmek gibi meşru bir ihtiyaç duyabileceğini kaydeden Mijatovic, bu tür güvenliğe dair zorlukların hükümetleri medya özgürlüğünü kısıtlamaya götürmemesi gerektiğini açıkladı; "İfadenin suçlanması açık bir şekilde, bilinçli olarak teröre ve diğer şiddet türlerine teşvik ile sınırlandırılmalıdır" diye bildirdi.
AGİT tespitleri
AGİT Medya Özgürlüğü Temsilciliği, hapisteki gazetecilerin durumuna dair temel sorunları şu başlıklar altında topladı:
- Gazetecilerin çoğu Terörle Mücadele Yasası'nın 5 ve 7. maddeleri, bununla bağlantılı olarak terör suçlarına dair "örgüte yardım" veya TMY'deki "örgüt propagandası" gibi düzenlemeler, "silahlı örgüt yöneticiliği" veya "örgüt üyeliği" gibi maddeler temel teşkil ediyor.
- Mahkemeler oldukça uzun süreli hapis cezalara hükmediyor. Bu süre 166 yıla kadar varabiliyorken bir gazeteci için talep edilen hapis cezası üç bin yıla kadar uzayabiliyor.
- Tedbir amaçlı tutukluluklar çok uzun olabiliyor. Gazeteciler dava açılmadan üç yıl hapiste tutulabiliyorlar. Mahkemeler, tutuklamayı alternatif yargısal denetim mekanizmalarına tercih ediyor. Bu durum, tutuklama ve uzun tutukluluğa bir çeşit yıldırma yöntemi olarak başvurulduğu endişelerine neden oluyor.
- Gazeteciler sıklıkla birden fazla davayla karşılaşıyorlar ve bu davalar çerçevesinde suçlu bulunabiliyorlar. Hakkında 150 dava açılmış gazeteci de var.
- Sadece yasal reforma değil yasaların uygulanmasında da değişikliğe ihtiyaç var. Mahkemelerin yasaları yorumlama biçimleri ülke çapında değişkenlik gösteriyor.
- Duyarlı konularda yayın yapan yayın organları yetkililerce "yasadışı örgütün yayın organı" olarak bakılıyor. Duyarlı konularda, terörle ilgili meselelerde ve hükümet karşıtı faaliyetlerle ilgili yazmak bunlara destek olarak görülüyor.
- Cezaevindeki gazeteciler, daha ziyade F Tipi (yüksek güvenlikli) Cezaevlerinde, en ağır suçlardan yargılananlarla birlikte tutuluyorlar. (EÖ)