*Fotoğraf: MA
Halkların Demokratik Kongresi (HDK), İstanbul Şişli’de bulunan Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde "Türkiye'de Kayyum Rejimi ve Kendini Yönetme Hakkı" konulu panel düzenledi.
HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Sezai Temelli, Musa Piroğlu ve Dilan Dirayet Taşdemir, KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim üyesi Erol Köroğlu, Boğaziçi Öğrencileri ile çok sayıda kişi panele katıldı.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre; KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, “Türkiye’de kayyum rejimi ve siyasal arka planı” konulu bir konuşma yaptı.
"Türkiye sosyolojisi değişiyor"
Türkiye’de siyasetin temel sorunun “yurttaşa güvenmemek” olduğunun dile getiren Ağırdır, şöyle devam etti: "Türkiye sosyolojik olarak çok değişiyor. Bugün Türkiye nüfusunun yüzde 57’si 12 şehre sığınmış durumda. Bu her şeyi değiştiriyor.
Diyarbakır ve Tekirdağ’ın sorunları bir değil. Dolayısıyla Türkiye’nin bugün kendini yönetme hakkını çözmeden sorunları çözemez. Bunun için de idari tanımları ters yüz ederek yeniden tanımlamamız lazım."
"AKP seçmenlerini kaybetti"
Ağırdır, muhalefet partilerinin Kürtler olmadan seçimi kazanma ihtimalinin olabileceğini ancak Kürtler olmadan yeni Türkiye'yi oluşturamayacağını vurguladı ve "Kürt meselesi hakkında söylenmemiş cümle yok herhalde" dedi.
Seçimlere değinen Ağırdır, şunları söyledi: " Seçimleri isimler üzerine kurgularsak AKP seçimi kazanabilir. Ama ortak yaşam üzerine kurarsak yüzde 60 oy alma ihtimali vardır. Burada bazı temel meseleler var. Birincisi güven meselesi. O yüzden her tartışmayı herkesin gözü önünde yapılması gerekir.
AKP’nin 2015’e göre var olan seçmenlerin yüzde 50’sini kaybetmiş durumda. Ama bu seçimler yeni bir adres bulmuş değil. Yine ne olursa olsun her 10 Kürt’ten 7’si HDP’ye oy verecek. Bunu HDP’nin siyasetinden falan değil Kürt kimliğinden dolayı verecek. Ama mesele bu değil. Mesele yeni bir Türkiye’yi nasıl oluşturacağımız meselesidir. Burada HDP ve İyi Parti’nin durumu belirleyicidir.”
"Sadece Kürtlere kayyım atanmıyor"
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan ise, kayyım atamalarını yapıldığı yerlerde yaşanan tahribatı anlattı. Bakırhan, Şark Islahat Planı'yla birlikte kayyım anlayışının başladığını belirtti ve ekledi:
"Kayyımlar sadece Kürt kentlerine atanmıyor ama ilk olarak oralarda başlatıldı. Kayyımlar ilk önce Kürt kazanımlarını ortadan kaldırılmaya çalıştı.
1999 seçimlerinde de Diyarbakır Lice ve Mersin’de seçimleri kazanmasına rağmen mazbatalar başkasına verilmişti. AKP 2016 yılında bir torba yasa ile kayyım yasasını meclisten geçirildi. Ben de o dönem atanan kayyım mağduruyum."
"4 milyon oy yok sayıldı"
2016'dan sonra 2019’da yapılan yerel seçimlerde göreve gelen kişilerin yerlerine de kayyım atamalarının yapıldığına ifade eden Bakırkan, son olarak şöyle dedi:
“33 bin seçmen başka yerlerden bölgeye getirilerek oylar kullanıldı. Bu seçmenler ahırlarda seçmen olarak gösterildi. Birçok belediyemizi bu şekilde kaybettik. Kaybettiğimiz belediyeler de 150-200 oyla kaybedildi. Kazandığımız belediyeler de seçimler henüz sonlanmamışken belediyelere kayyum atanması için çalışmalar yapıldı.
Kayyım atanan belediyeler de sanki fethedilmiş gibi marşlarla girildi. Bu şekilde belediyelere kayyum atandı. Bu ikinci kayyum sürecinde de 48 belediyeye kayyum atandı. 72 belediye başkanımız çeşitli gerekçelerle tutuklandı. Kayyım atamalarıyla birlikte 4 milyonu aşkın kişinin iradesi yok sayıldı.” (RT)