Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, çocukları zorunlu askerlik sırasında şüpheli şekilde ölen ailelerle meclis'te bir araya geldi.
Ağbaba, CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir, CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel ve ailelerle birlikte basın açıklaması yaptı.
Bugüne kadar zorunlu askerlik sırasında şüpheli şekilde yaşamını yitirenlerden örnekler sunan Ağbaba, 2002-2012 arasında 1470 askeri personelin kışlalarda öldüğüne dikkat çekti.
"Dört günde bir asker ölüyor"
Ağbaba, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) en temel hak olan yaşam hakkının sıklıkla ihlal edildiği bir kurum olduğunu ifade ederek, şüpheli asker ölümleriyle ilgili Milli Savunma Bakanlığı tarafından yanıtlanması istemiyle soru önergesi verdiğini hatırlattı.
Soru önergesine verilen cevaba göre on yılda 1470 personelin öldüğünün, bunlardan 934 kişinin intihar ettiğinin iddia edildiğini söyleyen Ağbaba, dört günde bir askerin öldüğüne dikkat çekti.
"Geçen hafta intihar gerekçesiyle beş gencimizi kaybettik. Çatışmalarda kaybettiğimiz gençlerin sayısını geride bırakmış durumdadır. Artık bizlerin buna dur demesi gerekmektedir.
"İntihar veya kaza sonucu yaşandığı ileri sürülen bazı ölümler, aileler ve kamuoyu tarafından kuşkuyla karşılanmaktadır. Olayların üzerinin örtüldüğü ve sorumluların korunduğu yönünde ciddi kuşkular mevcuttur."
Şüpheli ölümlerden örnekler
Ağbaba, şüpheli ölümlere ilişkin şu örnekleri verdi:
"Geçen hafta Şırnak'ta askerlik yapan, terhisine 61 gün kalan er İsmail Akça'nın önce kaza kurşunuyla şehit olduğu açıklanmıştı. Resmi açıklamanın hemen ertesinde ailesi evlatlarının tarafından bir uzman çavuş tarafından vurulduğunu iddia etti.
"4 Şubat 2009'da askerlik yaptığı Kastamonu Bozkurt Karakolu'nda kafasından aldığı kurşunla 21 yaşında ölen Caner Bahar için düzenlenen raporlarda, intihar ettiği iddia edildi. Bahar'ın elinde barut izi bulunamadığı gibi Caner Bahar'ı öldüren silahın üzerinde hiçbir parmak izi bulunmadığı açıklandı. Arkadaşları, olayın saat 06.20'de gerçekleştiğini söylüyor. Ancak üç saat sonra olay yerine gelen savcılığın raporunda ölüm saati 08.30 olarak geçiyor. Bunun yanı sıra, ambulansla hastaneye kaldırılan Bahar'ın saat 10.45'te yaralı olarak acil servise getirildiğine dair bir rapor mevcuttur. Yani askeri savcılığın raporlarının aksine, Bahar acil servise getirildiğinde hala hayatta idi.
"Tunceli'de 2009'da intihar ettiği iddia edilen Murat Oktay Can'ın alnından ve burnunun kenarından vurulduğu, yapılan otopside mermi izinin estetikle kapatıldığı iddiası bulunmaktadır. Kendi silahıyla intihar ettiği söylenen Murat Oktay Can'ın olay sonrası sayımda kendisine ait silahın mermilerinin tam olduğu ortaya çıktı.
"24 Nisan 2011'de Batman'da öldürülen ve katil zanlısı tutuksuz yargılanan Sevag Balıkçı'nın öldürülmesi gibi daha pek öldürülme olayının, cinayetlerin nefret temelli olabileceğini düşündürmektedir. Öldürülen Balıkçı'nın Ermeni olması, hassas bir tarih olan 24 Nisan günü öldürülmesi dikkat çekicidir. Balıkçı'nın ölümü ilk olarak şaka amaçlı silah patlaması olarak kamuoyuna açıklanmıştır. Bu olay görevlilerin görmezden gelme tutumuna, gerçeği hasıraltı etmenin bir örneğidir.
"Maraş'ta 8 Eylül 2011'de Eren Özel'in öldürülmesi dikkat çeken olaylardan bir başkasıdır. Eren Özel'in Kürt ve Alevi kökenli olması ve babasının siyasi bir davadan tutuklu olması nedeniyle öldürüldüğünü iddia etmektedir. Özel'in katil zanlısı olarak yargılanan Ahmet Aktaş'ın lehine şahitlik yapan Uzman Çavuş Eyüp Işık'ın yalan beyanda bulunduğu gerekçesiyle hakkında görevi kötüye kullanmaktan ve yalan beyanda bulunmaktan dava açılmasına karar verildi. Bu durum başka davalarda duyulan şüpheleri haklı çıkaran bir örnek olarak karşımıza çıkmaktadır.
"Bu yapı sorgulanmalı"
Veli Ağbaba, şüpheli asker ölümlerinde ve intiharlarda ailelerin TSK'nın açıklamalarına inanmadığını ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) gittiğini belirterek Türkiye'nin hep davaların reddedilmesi talebinde bulunarak üç maymunu oynadığını söyledi.
Asker ölümlerinin "askeri zayiat" olarak gösterilmesini vahim bulduğunu ifade eden Ağbaba, insan yaşamının zayiat olamayacağını, bu ölümlerin cinayet olduğunu belirtti.
"Bu yaşananların araştırılması yalnızca askeri makamlara bırakılmamalıdır. Kışlalarda yaşanan bu olayların aydınlığa kavuşması için öncelikle adli süreçten askeri mahkemelerin, askeri savcıların çekilmesi gerekmektedir. Soruşturmalar sivil Yargı'ya devredilmelidir.
"Askeri savcılar asker ölümlerinin üstüne gitmektense, 'İntihar', 'Kaza kurşunu' diyerek dosyayı kapatabilmektedir. Acilen şuana kadar bütün yaşananlar araştırılmalıdır.
Artık gerçekler balçıkla sıvanmamalıdır, bütün olayların titizlikle incelenmesi gerekmektedir. Kişiliği yok saymaya, ezmeye ve mutlak itaate dayalı olan bu yapı artık sorgulanmalıdır." (EKN)