"Bugünkü F tipi hapishanelerin, sürgün sevkleri uygulamalarının temelini atan, bakanlıktaki ilk icraatı hapishanedeki tecrit uygulaması olan Mehmet Ağar, şimdi içinde siyasi mahkumların olmadığı ve ailesine yakın bir hapishane istiyor..."
Mehmet Ağar'ı nasıl bilirsiniz? Susurluk hükümlüsü, eski emniyet müdürü, vali ve bakan, "1000 operasyonun" sorumlusu...
Ağar aynı zamanda 1996'da 12 kişinin hayatını kaybettiği ölüm oruçlarının sebebi olan "Mayıs genelgesini" yayınlayan Adalet Bakanı'ydı. Genelgeyle, bugünkü F tipi hapishanelerin temeli atıldı.
Susurluk davasından aldığı beş yıllık ceza onanan ve hakkında yakalama kararı çıkan Ağar'ın avukatları kendisinin kalmak istediği cezaevinin tarifini yaptı:
"Müvekkilim örgütlerin hedefinde olduğu için güvenli bir cezaevinde kalmalı." Adalet Bakanlığı da ailesinin yaşadığı Muğla'nın Bodrum ilçesine yakın olan, Ağar'ın taleplerine uygun cezaevi arayışında. Bakan Sadullah Ergin, bugün yaptığı açıklamada, "konuyla ilgili çalışma yaptıklarını" açıkladı bile...
Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD) Genel Başkanı Avukat Behiç Aşçı, bianet'e, Ağar'ın bir "hükümlü" olmadan çok önce görev aldığı Adalet Bakanlığı'ndaki icraatlarını ve "hapishaneyle imtihanını" anlattı.
İlk icraatı: Tecrit genelgesi
Ağar 6 Mayıs'ta hapishanelerle ilgili bir genelge yayınladı. Genelgenin ardından hücre tipi olarak düzenlenen Eskişehir Cezaevi açıldı ve Marmara Bölgesi'ndeki hapishanelerde kalan tutuklu ve hükümlülerin buraya nakil kararı çıktı.
Aşçı, "Zaten uzun süredir hapishanelerde tecrit uygulamasına geçilmesi planlanıyordu, bu genelge de ilk adım oldu. Ağar, bu uygulamanın devam edeceğini de açıkladı" diyor.
26 Mayıs 1996'da yaklaşık 43 cezaevinde 2 bin 174 tutuklu ve hükümlü açlık grevine başladı. Tutuklu ve hükümlü aileleri de dışarıda eylemlere başladılar. Genelge geri çekilmeyince eylem ölüm orucuna dönüştürüldü.
Aşçı, bu sırada hükümetin değiştiğini ama politikanın değişmediğini şöyle anlattı:
"Refah Partisi ve Doğruyol Partisi koalisyonundan oluşan Refahyol hükümeti iktidara geldi, Şevket Kazan Adalet Bakanı oldu. Bakan Kazan da aynı politikanın sürdürücüsü oldu, 'Gizli gizli yiyorlar, numara yapıyorlar' şeklinde açıklamalar yaptı."
12 mahpus ölüm orucunda hayatını kaybetti:
Aygün Uğur (63. gün TKP-ML), Altan Berdan Kerimgiller (65. gün DHKP-C), İlginç Özkeskin (66. gün DHKP-C), Hüseyin Demircioğlu (67. gün MLKP), Ali Ayata (68. gün TKPML), Müjdat Yanat (68. gün DHKP-C), Ayçe İdil Erkmen (69. gün DHKP-C), Tahsin Yılmaz (69. gün TİKB), Yemliha Kaya (69. gün DHKP-C), Hicabi Küçük (69. gün TİKB), Osman Akgün (TİKB), Hayati Can (Eylem bittikten sonra hastanede öldü TKP-ML)*
İktidar genelgeyi geri çekti, Eskişehir Hapishanesi boşaltıldı. F tipi hapishaneler, 2000'e kadar rafa kalktı.
"Adalet" Pozantılı çocuklarda işlemiyor mu?
Aşçı, "Kendisi de "1000 operasyon yaptım" diyerek suçlarını itiraf eden Ağar, bu cezayı asıl suçlarından almadı" diye konuştu.
"Bugüne dek hep korundu, terfi ettirildi. Yine bugün sıkça uygulanan, tutuklu ve hükümlülerin ailelerinden uzak hapishanelere gönderilmesi uygulaması da Ağar'ın bakanlık dönemi icraatlarından. Nakiller yapılırken, ailelerin ekonomik durumu, yaşadıkları yer, görüşe gidebilme koşulları asla göz önüne alınmazdı. Şimdi de aynı uygulamalara yaygınlaşarak devam ediyor."
"Bunun en son örneğini Pozantı'da gördük. Adana Pozantı Cezaevi'ndeki çocuklar, Ankara'daki Sincan Cezaevi'ne nakledildi. Tacize, tecavüze uğrayan çocuklar, ailelerinden uzak bir hapishanede hücreye kapatıldılar, bunun adına da "çözüm" dendi. Bu mu çözüm?"
"Pozantı'daki çocuklara bu muamele reva görülürken, Ağar'a "evine yakın hapishane" aranıyor. Üstelik Ağar'ın ailesi istediği kente rahatça seyahat edebilecekken, Pozantı'dan sevk edilen çocukların ailelerinin fakir olduğu, Ankara'ya görüşe gidemeyecekleri çok açık..."
Aşçı, Ağar'ın aldığı cezanın türü itibariyle F tipi hapishaneye götürülmesi gerektiğini söyledi.
"Korkusu da bundan kaynaklanıyor. Çünkü F tipi hapishanelerde devrimci mahpuslar var. Onlarla karşılaşmak istemiyor."
Kariyeri 12 Eylül darbesine dayanıyor
Mehmet Ağar, Ocak 1980'de İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele şube Müdür Muavini, Mayıs 1981'de Asayiş Şube Müdürü'ydü.
1984-88 arasında Terör ve Asayişten sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı olarak çalıştı. 1988'de Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne 1990'da İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne atandı.
1992'de Erzurum Valisi oldu, Temmuz 1993'te de Emniyet Genel Müdürü. Valiyken, o dönem firarda olan Bahçelievler katliamı sorumlusu Haluk Kırcı'nın nikah şahitliğini yaptı.
Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Özel Harekat Dairesi'nin kurdu. 24 Aralık 1995 genel seçimlerinde DYP'den Elazığ Milletvekili oldu.
1996'da 53. Hükümette Adalet Bakanı, 54. Hükümette İçişleri Bakanı'ydı. 14-15 Aralık 2002'de DYP Genel Başkanı seçildi, 22 Temmuz 2007'de partisinin barajı geçemeyeceğini anlayınca istifa etti.
Susurluk soruşturmasında kurulan komisyona "1000 operasyon yaptığını" söyledi.
Vicdanı hep rahattı
Susurluk Davası kapsamında verilen beş yıllık hapis cezası Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce 16 Nisan'da onandı. Ağar, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki Susurluk Davası'nda, Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili "cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmaktan" yargılanıyordu.
Ağar, kararın ardından "Sevenlerimizi mahcup edecek hiçbir davranışın içinde hiçbir zaman olmadık. Başta da söylediğim gibi hizmet kusuru addedilebilir. Fakat suç addedilemez" dedi. Beş yıl hapis cezası aldığını öğrendiğinde de "Vicdanen rahatım" demişti. (AS)
* TKP-ML: Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist, DHKP-C: Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi, MLKP: Marksist Leninist Komünist Parti, TİKB: Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği.
* Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu'nun 2006'da İthaki Yayınları'ndan çıkan "Asılmayıp Beslenenler - 1" isimli kitabının 312. sayfasında, Mehmet Ağar ile Şevket Kazan'ın Adalet Bakanı oldukları dönemde hapishanedeki ölümler anlatılıyor. O kısma buradan ulaşabilirsiniz.