Maraş, 40 yıldır kömürün gölgesinde yaşıyor.
Hâlihazırda Afşin-Elbistan A ve B Santralleri’nin toplamda 8 ünitesi bulunuyor. Mevcut santrallerin çevreye ve halk sağlığına verdiği zarar raporlarla sabitken, bölgedeki enerji yatırımları hız kesmeden devam ediyor.
Santrallerle ilgili son gelişme ise, 2018 yılında Çelikler Holding’e satılan A Termik Santrali’nin filtrelerinin uzun süredir devre dışı şekilde çalıştığı ve bu nedenle bölgeye yoğun kül yağdığı iddiası.
bianet’e ulaşan ve doğduğundan beri Elbistan’da yaşayan bir mühendis, Çelikler Holding’in maliyeti düşürmek için santralde kalitesiz malzeme kullandığını ve bacalardaki filtreleri çalıştırmadığını söyledi.
“Dört ünitenin ikisi faal”
Mühendis, şirketin açıklamalarının aksine santrallerin bacalarının filtresiz olduğunu belirterek şöyle dedi:
“Santraller, Çelikler Holding’e devredildikten sonra revize işlemine geçtiler ve bacalarına filtre takılması zorunlu tutuldu. Hatta filtre olmadığı için geçici süreyle faaliyetleri de engellendi. Ancak olay, kamuoyunda unutulduktan sonra faaliyetlerine devam ettiler. Geçici ruhsat aldılar ve ruhsat süreleri dolmasına rağmen faaliyetlerin aynı şekilde sürdürdüler.
“Biz, bu konuyu ne zaman gündeme getirsek bize ‘Filtreler takıldı,’ deniyor; ama aslında öyle bir durum yok. Şu an dört ünitenin ikisi faal halde çalışıyor ve filtreleri devrede değil. Orada çalışan mühendis bir arkadaşımın aktardığına göre, kullanılan malzemelerin kalitesi çok düşük. Çelikler Holding işi mümkün olduğunca ucuza getirmeye çalıştığı için kalitesiz malzeme kullanıyor ve bu yüzden filtreler verimli çalışmıyor, devreye alınamıyor. Yani şu anda iki ünite filtresiz şekilde çalışıyor.”

Belediyeler, TTB ve çevre örgütlerinden Afşin-Elbistan’a dava
“Simsiyah kar yağdığını gördük”
Elbistanlı mühendis, santrallerin neden olduğu çevre ve halk sağlığı sorunlarına dair ise şöyle dedi:
“Özellikle akşam saatlerinde, gecenin karanlığından yararlanarak filtreler tamamen devre dışı bırakılıyor. Sabah uyandığımızda Elbistan’ın üzerinde yoğun bir duman tabakası oluyor. Gözle görülür biçimde kirli bir hava hâkim. Bu dumanı solumak zorunda kalıyoruz. Yıllardır süregelen bir problem bu. Kar yağdığında bile simsiyah kar yağdığını çok iyi biliriz.
“Bölgede ciddi oranda kanser vakaları görülüyor. Hastanelerde bu konuda çok fazla başvuru var; ama Sağlık Bakanlığı uzun süredir kanser verilerini açıklamıyor. Size durumu şöyle özetleyeyim: Kayseri’ye giden hastalara ‘Elbistan’dan mı geliyorsunuz?’ diye sorulduğunu duyuyoruz. Yani artık bu şekilde tanınmaya başlandık.”

“Çalışmalar yamama yöntemiyle”
Mevcut sorunlara rağmen santral sahasının genişletilmeye çalışıldığını ve söz konusu alanların verimli tarım arazileri olduğunu vurgulayan mühendis, konuşmasını şöyle sonlandırdı:
“Bir diğer sorun da kömür sahasının Çelikler Holding’e devredilmiş olması. Şu anda saha genişletiliyor ve genişletilen yerlerin tamamı verimli tarım arazisi. O bölgeler istimlak edildi. Devlet, santral ekonomik ömrünün sonuna geldiği için revizyon planlıyordu ama maliyet gerekçesiyle faaliyetlerini durdurdu. Çelikler’e devredildikten sonra ise çalışmalar tabiri caizse ‘yamama’ yöntemiyle yürütülüyor. A Santrali Çelikler’e, B Santrali ise devlete ait.

GREENPEACE VE CREA RAPORU
Termik santral kaynaklı hava kirliliği: Afşin-Elbistan 5. sırada
“Hatırlarsınız, B Santrali 6 Şubat depreminde büyük hasar almıştı, revizyon yapıldı ve bazı üniteler tekrar devreye alındı. Ancak geçen yıl Çelikler’in işlettiği kömür sahasında bir göçük meydana geldi. Çok şükür bir can kaybı yaşanmadı; ama üretim aksadı. Ki hatırlarsınız geçmişte de B Santrali’nin bulunduğu yerde büyük bir göçük olmuş, birçok işçi hayatını kaybetmişti. Yakın dönemdeki bu göçükten sonra Çelikler Holding B Santrali’ne kömür vermeyi durdurdu. Bu da tuhaf bir durum, çünkü kömür sahası aslında devletin sahası. Devlet kendi santralinde kömürü, kiraya verdiği firmadan almak zorunda kaldı. Bu durum aylarca sürdü. B Santrali çalışmazken, A Santrali filtresiz şekilde üretime devam etti. Devletin santrali dururken neden Çelikler’in santrali çalıştırılıyor? Madem kömür kısıtlı, neden filtresiz bir santral işletilmeye devam ediliyor? Bu bizim için hâlâ cevapsız bir soru.
“Bir başka sorun da santralde dışarıdan getirilen mülteci işçilerin çalıştırılması. Devlet ve şirket yetkilileri, santrallerin bölgedeki işsizlik sorununa çözüm olacağını öne sürüyordu. Ancak sahadaki durum farklı: Birçok yerel işsiz varken, daha ucuz işgücü olduğu için dışarıdan gelenler çalıştırılıyor.”

“ÇED raporu halk sağlığını korumada yetersiz”
Afşin-Elbistan’daki termik santrallerin çevre ve insan sağlığına olumsuz etkileri yıllardır sürüyor. Buna karşın A Termik Santrali’ne iki yeni ek ünite yapılmasına dair 27 Aralık 2024’te Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararı verildi.
Afşin ve Elbistan sakinleri, Elbistan, Nurhak ve Ekinözü Belediyeleri, Türk Tabipleri Birliği (TTB), TEMA Vakfı ve Greenpeace Türkiye’nin de aralarında olduğu kurumlar ve yöre halkı ÇED olumlu raporunun bilimsel ve teknik esaslara dayanmadığını ve uygulanması halinde telafisi imkânsız zararların ortaya çıkacağını belirterek ÇED olumlu kararının iptali istemiyle Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na davalar açtı. Bu kapsamda Haziran 2025’te bilirkişi keşfi yapıldı. İlk bilirkişi raporu Eylül 2025’te yöre sakinlerine tebliğ edildi.

Afşin-Elbistan Termik Santrali için bilirkişi raporu çıktı: İki ünite eklemenin kamu yararı yok
Tebliğ edilen bilirkişi raporunda, kurulması planlanan yeni üniteler için hazırlanmış ÇED raporunun yetersiz olduğu belirtildi. Rapordan öne çıkan noktalar şöyle:
- İnşa edilecek olan tüm üniteler için projeye özel herhangi bir zemin etüd çalışması, tüm üniteler için ayrı ayrı taşıma gücü, emniyet gerilmesi, oturma hesapları yapılmadı.
- Ek ünitelerin çevresindeki tarım alanları tam ve doğru olarak belirlenmedi.
- Proje bedeli 37 milyar 548 milyon 758 bin 500 TL (2024 yılı fiyatları ile) olan iki yeni santral ünitesi eklemenin hiçbir kamu yararı yok.
- ÇED raporunda verilen maden ruhsat bilgisi güncel değil. Kömür üretim kapasitesindeki yükselme nedeniyle ortaya çıkacak olan çevresel etkiler hesaplamalara dahil edilmedi ve kümülatif değerlendirme eksik yapıldı.
- Su kaynakları ve linyit üretimi için yapılacak olan susuzlaştırmanın hidrojeolojik etkileri ile ilgili ayrıca hazırlanmış bir kümülatif etki araştırma çalışması bulunmuyor.
- ÇED raporu halk sağlığı risklerini yeteri kadar değerlendirilmedi. Hassas gruplar (çocuk, yaşlı, kronik hastalar) için ayrı risk analizine yer verilmedi. Rapor mevcut haliyle halk sağlığını korumada yetersiz.
- Yöre halkının geçim kaynakları, yaşam biçimi ve kültürel değerleri ciddi düzeyde tehdit altında.
(TY)















