* Fotoğraf: Mezopotamya Ajansı (MA)
"Bir kadın hakları aktivisti olarak gelecek nesillerden umudum çok büyük. Kadınların bu barbar baskı rejimine karşı direnişine inanıyorum. Bu direniş Afganistanlı kadınlar için yeni bir şey değil. Onlarca yıldır sürüyor."
Taliban'ın 20 sene sonra ülke yönetimini yeniden ele geçirmesinin ilk yılının dolduğu bugün (15 Ağustos) Mezopotamya Ajansı'ndan (MA) Gözde Çağrı Özköse ve Zemo Ağgöz'e konuşan Afganistanlı hak savunucusu Selay Ghaffar, ülkedeki kadın mücadelesini kısaca böyle tarif ediyor.
Selay Ghaffar, Afganistan'da örgütlü mücadelenin simge isimlerinden biri. 3 aylıkken ailesi İran ve Pakistan'da mülteci olarak yaşamak için Afganistan'dan ayrılınca ülkesinden uzakta büyüten Ghaffar, birçok ulusal ve uluslararası hak örgütünde görev yaptı.
1999 yılında komşu ülke Pakistan'da kurulan Afganistan Kadınları ve Çocukları için İnsani Yardım'ın (HAWCA) direktörlüğünü yapan Ghaffar, 20 yıl önce olduğu gibi bugün de Taliban'a karşı mücadele veren kadın örgütlülüğünün bir parçası oldu.
Özellikle son bir yılda Afganistan'daki kadın mücadelesi ile ilgili Mezopotamya Ajansı'nın sorularını yanıtlayan Selay Ghaffar, "Özgürlüğe ulaşmanın tek yolu devrimci Afganistanlı kadınların birleşmesi" diyor.
"Afganistanlı kadınlar bu mücadeleyi verirken dünya kadın devrimi pratiklerinden yararlanıyor mu? Örneğin Rojava kadın devriminden haberdarlar mı?" sorusuna ise "Afganistan'da direnen tüm kadınların, tüm devrimciler Rojava'da neler olduğunu biliyor" cevabını veriyor.
Söyleşiden öne çıkan diğer noktalar ise şöyle...
"Kadına şiddet yaşam biçimi haline geldi"
Taliban'ın Afganistan'ı ele geçirmesinin üzerinden geçen bir yıllık süreçte kadınlar pek çok alanda işlevsiz kılınmaya çalışıldı. Bir yıl içinde değişen ülkede kadınların durumu şuan nasıl?
Taliban'ın Kabil'e girdiği 15 Ağustos 2021 yılından sonra Afgan kadınları için hayat paramparça oldu. Afganistan, kadınların içinden çıkamadığı bir hapishaneye dönüştü. Afgan kadınları hayatlarının en karanlık dönemini yaşamaya başladı. Hayatın her alanından çıkarıldılar, Taliban, kadın düşmanı insanlık dışı ve barbarca politikalar hayata geçirdi.
Şu anda Afgan kadınları için hayat cehenneme dönmüş durumda. Yalnızca bir insanlık krizi de yaşanmıyor. Çok ciddi bir ekonomik kriz de mevcut.
Bunun yanı sıra şiddet, ayrımcılık ve tehdit Afgan kadınların günlük yaşamına sirayet etmiş durumda. Kadınlar işe ve okula gidemiyorlar. Sağlığa erişimde kısıtlamalar getirildi. Hakları için sokağa çıkan kadınlar her gün öldürülüyor, işkence görüyor, tacize maruz kalıyor, sindirilmeye çalışılıyor.
Şu anda kadına yönelik şiddet, Taliban'ın kadın düşmanlığı politikalarını destekleyen egemen sınıfın baskın ideolojisini oluşturduğu Afganistan'da artık kabul edilen bir yaşam biçimi haline gelmiş gibi görünüyor.
Kadın Bakanlığı'nın adını Dua, Rehberlik ve Namusun Teşviki ile Ahlaksızlığın Önlenmesi Bakanlığı olarak değiştirdiler ve bu bakanlık yoluyla kadına yönelik politikalarını, şeriatı dayatıyorlar.
Sokaklarda devriye gezerek kadınların bu dayatmalara uyup uymadığını kontrol ediyorlar. Çarşaf giymek zorunlu hale getirildi.
Hatta benim 'Cehalet Bakanlığı' dediğim bu bakanlık tarafından bir genelge yayınlandı ve kadınların başlarında bir erkek gardiyan olmaksızın sokağa çıkmaları yasaklandı.
"Ses çıkaran tek grup, Afganistanlı kadınlar"
Birçok ülkenin desteklediği, resmi olarak tanıdığı kadın düşmanı Taliban'a karşı kadınların verdiği mücadele ne boyutta? Şu an Afganistan'da Taliban'a ve bu güçlere karşı mücadele veren tek kitle kadınlar mı?
Geçen sene Ağustos ayının 15'inde sokağa çıkma cesaretini gösteren kadınlar, Afganistan'da bu kadın düşmanı barbarlar tarafından evlerine kapatılmış, sesleri bastırılmış kadınların tamamının sesi oldular. Sesi kısılmış tüm kadınlar için seslerini yükselttiler ve mücadele ettiler.
Bunun karşılığında tutuklandılar, işkence gördüler, öldürüldüler, kaybedildiler, şiddetin her türlüsüne maruz kaldılar, ama geri çekilmediler. Tüm dünyaya korkutulmayacaklarını, sindirilmeyeceklerini ve gericilik ve baskı karşısında dimdik duracaklarını gösterdiler.
Bu gericilik, kadın düşmanı rejim hala ABD, İngiltere, Avrupa Birliği gibi emperyalist devletler tarafından utanmazca destekleniyor. Bunun yanı sıra, komşu devletler olan faşist Erdoğan rejimi, İran, Pakistan, Suudi Arabistan tarafından da destekleniyor.
Bu faşist güçlere karşı bu bölgede ses çıkaran tek grup şu anda Afganistanlı kadınlardır. Şu anda bu direniş çok dağınık ve örgütlü olmaktan uzak.
Ama her geçen gün Afganistanlı kadınlar siyasi anlamda bilinçleniyor ve kendi tecrübelerinden öğrenmeye devam ediyorlar. Afganistanlı kadınların direnişi her geçen gün biraz daha olgunlaşıyor ve genişliyor.
"Kadınların direnişi onlarca yıldır sürüyor"
Kadınların ve kız çocuklarının okula gidemediğini de söylediniz. Eğitim yasaklarına karşı kadınların yıllardır alternatifler yarattığını da görüyoruz. Siz de bu eğitimleri örgütleyenlerdensiniz. Bu eğitimler ne kadar işe yarıyor, sizin öğrencileriniz olan bir jenerasyonun bu geleneği sürdürmesi size ne hissettiriyor?
Bir kadın hakları aktivisti olarak gelecek nesillerden umudum çok büyük. Kadınların bu barbar baskı rejimine karşı direnişine inanıyorum. Bu direniş Afganistanlı kadınlar için yeni bir şey değil. Onlarca yıldır sürüyor.
Afganistan'a gelmiş geçmiş tüm hükümetler kadınları baskılamaya ve evlerine kapatmaya çalıştı. Afganistan'da kadınların baskıya, gericiliğe, işgale karşı direnişi soluksuz devam ediyor ve kadınlar haklarını elde edene kadar da sürecek.
Ülkemin kadınlarının bu kadar karanlık bir süreçten geçtiğini, korkunç şeylerle mücadele etmek zorunda kaldığını görmek elbette ki üzücü, ama aynı zamanda bir kadın aktivist olarak kadınların direnişini görmek gurur verici.
Bu nedenle hala Afganistan'da olup sokaklardan çekilmeyen kadınları destekliyorum. Bu kadınlar, tüm dünyaya ve Afganistanlı erkeklere ne kadar güçlü ve yenilmez olduklarını gösteriyorlar. Kadınlar bir araya gelirlerse onların karşısında hiçbir güç duramaz.
"40 yıldır mücadelenin ön saflarındalar"
Peki, Afganistanlı kadınların bu kadın düşmanlığına karşı mücadele stratejisini yeterli buluyor musunuz? Daha fazla ne yapılması gerekiyor?
Taliban bir ülke nüfusunun yarısını eve kapatmak istiyor çünkü bu kadın düşmanı rejime karşı ses çıkaran yalnızca kadınlar oldu. Taliban eğer nüfusun bu 'tantana' yapan yüzde 50'sini eve kapatırsa, geri kalan yüzde 50 ile daha kolay başa çıkacağını düşünüyor.
Taliban kadınların gücünden korkuyor. Bu ayrımcılıktan kurtulmanın ve özgürlüğe ulaşmanın tek yolu özgürlük için mücadele eden devrimci Afganistanlı kadınların birleşmesidir.
İster bireyler olsun ister gruplar olsun birlik olmalıyız ve Taliban rejimine, her türlü köktenciliğe ve onların eli kanlı efendilerine karşı ayağa kalkmalıyız. Kadınların ellerini bağlayan bu zincirler ancak bu anlamda bilince çıkılmasıyla mümkün olacaktır.
Bu gericilik karşısında örgütlenmemiz ve aktif olarak savaşmamız gerekiyor. Kadınların katılımı olmadan hiç bir devrim başarıya ulaşamaz. Afganistan da bunun en önemli kanıtıdır. Kadınlar Afganistan'da 40 yıldır bu mücadelenin en ön saflarındadır.
Söyleşinin tamamı için tıklayın
(SD)