"İnsanların gerçeği bilme hakkına erişimini ve adaleti nasıl sağlayabiliriz? Mağduriyetleri nasıl onarabiliriz? Hakikat ve uzlaşma komisyonlarını tüm dünyada nasıl aktif hale getirebiliriz?"
Euromed (Avro-Akdeniz) Zorla Kaydedilmeye Karşı Federasyonu (FEMED) işte bu sorulardan yola çıkarak,kayıp aileleri, akademisyenleri, insan hakları kuruluşları temsilcileri ve aktivistleri İstanbul'da buluşturdu.
Cuma başlayıp üç gün süren ve İstanbul Novotel'de gerçekleşen etkinlikte Lübnan, Fas, Cezayir, Türkiye, Belçika, İtalya ile Latin Amerika ve Asya'dan gelen katılımcılar, geçici adalet kavramı, hakikat komisyonlarının dünya çapındaki deneyimleri ve bu mekanizmaların mağdurlara neler sağladığı üzerine tartıştılar, deneyimlerini tartıştılar.
"Türkiye cebri kayıp ve geçici adalet olgularını yakından tanıyan ülkelerden"
bianet'e konuşan FEMED başkanı Nassera Dutour her sene farklı ülkelerde gerçekleşen bu buluşmaların üçüncüsü için İstanbul'u seçtiklerini söyledi.
"Türkiye bu olguları yakından tanıyan bir ülke ve diğer ülkelerde olduğu gibi burada da dernekler ve mağdurlar çok izole. Biz bu buluşmalarla onlara kayıplarla ilgili bilgi alma haklarını elde etmeleri için bilgi ve olanak sağlamaya çalışıyoruz. Türkiye'nin sözleşmeyi imzalamasını istiyoruz."
"Toplumsal hafıza oluşturulmadan af yeni suçların önünü açabilir"
Pierre Hazan, savaşta ölenlerin üçte ikisinin siviller olduğunu belirtti, gerçek anlamda adaletin sağlanması, mağduriyetin en aza indirilebilmesi için savaşın ardından değil savaş sırasındaki müdahalenin önemine dikkat çekti. Savaş sonrası uzlaşmalarda affın söz konusu olabildiğini söyleyen konuşmacılar af kavramını hem barış müzakerecilerinin, hem mağdurların açısından tartıştılar.
Faslı uzlaşma ve eşitlik hareketi eski üyesi Abdelaziz Bennani, "Toplumsal hafızanın korunması kurbanların tazmin edilmesinde çok önemli bir meseledir, ancak bu sistematik olarak göz ardı edilmektedir" dedi.
Cezayirli avukat Sofiane Chouiter "Affın hem faili hem de mağduru özgürleştirmesi gerekiyor. Peki bu bağışlama ne zaman meşrudur? Af için fail suçunu kabul etmelidir, toplumsal hafıza inşa edilmelidir. Meşruluk ancak kurban tarafından verilebilir, ancak kurban affedebilir. Devletler, bireylere ya da kitlelere karşı işlenmiş suçları bağışlayamaz" diye konuştu.
Hazan ise "Müzakereciler adaleti sadece ceza adaleti olarak değil, barışın inşa edilmesi sürecinin bir parçası olarak gördüklerini söylüyorlar" diye ekledi.
Lübnan İnsan Hakları Merkezi'nden Wadih Al-Asmar da "Af ancak bir sürecin sonu olabilir, bir sürecin başında aftan bahsedilemez. Af söz konusu olduğunda ise bunun manipüle edilmesini, gizli bir suçsuzluk öğesi haline gelmesini engellemek gerekir" dedi.
Hakikat ve uzlaşma komisyonları
Buluşmada farklı ülkelerdeki hakikat ve uzlaşma komisyonlarının çalışmaları, sorumlulukları, başarıları ve karşılaştıkları engellerden de bahsedildi.
Fas'taki zorla kaybedilme, gözaltı ve işkence gibi insan hakları ihlallerini ele alan Bennani, 2002'de ulusal insan haklarının güçlendirilmesi, kayıp ailelerinin rehabilitasyonunun sağlanması için kurulan komisyonun hak ihlallerini ortaya çıkardığını, ulusal kamuoyunun desteğini aldığını söyledi. Ancak buna rağmen siyasi otoritenin yeterli önlemleri almasını sağlayamadıklarını da belirtti.
Şili deneyimlerini aktaran Cristian Correa, kayıpla mücadelenin geçici adalet sürecini zorladığını, bu sayede Şili'de "Ulusal Kayıp Günü" ilan edildiğini ve önümüzdeki aylarda "Hafıza ve İnsan Hakları Müzesi" açılacağını söyledi.
Gazeteci Nadire Mater ise Türkiye'de Cumartesi Anneleri/Cumartesi İnsanları ile birlikte verdikleri mücadeleyi, resmi tarihin düzeltilmesi/onarılması üzerinden anlattı.
"Türkiye'deki bu en uzun soluklu, en kalıcı sivil itaatsizlik eylemiyle sesimizi duyurmayı başardık. Kayıplar azalarak son buldu. Ne var ki, kayıpların akıbetleriyle faillerin bulunarak yargılanması talebimiz henüz gerçekleşemedi."
Mater medyanın resmi tarihin oluşturulmasındaki rolüne de değindi: "Travmayı travmatize ederek haberleştiren anaakım medya genelde hakikatin hakikat dışı olarak yeniden kurgulanmasıyla resmi tarih yazımının ilk notlarını düşüyor. Medya, aynı zamanda yaşananalrı çarpıtarak, görmezden gelerek, 'hakikat'in kendi yazdığı, söylediği, görüntülediği gibi kabulü için rıza da üretiyor."
"Kayıp ailelerinin onarımı için devlet farklı perspektifler ortaya koymalı"
Buluşmada kayıp ailelerinin onarılması için neler yapılabileceği de konuşuldu. Kayıplara ilişkin genel bilgilerin gizli kalmaması gerektiğini ifade eden Fas Kayıp Aileleri Komitesi'nden Moussa Salem, kurbanların kimliklendirilmesinin ve tam bir listelerinin çıkarılmasının gerektiğini de belirtti.
Uluslararası Geçici Adalet Merkezi'nden Julie Guillerot kurbanların onarımı için farklı önlemlerin (sembolik, bireysel, kolektif, tıbbi, maddi) biraraya gelmesi gerektiğini dile getirdi.
"Farklı onarım yöntemlerinin birleşimine ihtiyacımız var. İhlalin sadece beden ve zihin sağlığı üstündeki etkisini değil, toplumsal etkilerini de göz önünde bulundurmak gerekiyor."
2007'de imzaya açılan, 81 ülkenin imzaladığı, 10 ülkenin onayladığı Birleşmiş Milletler'in "Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmesi"ni Fas ve Türkiye hâlâ imzalamadı.(ÇT/EÜ)