Fotoğraf: Evrim Kepenek/bianet
Onur Haftası vesilesiyle bir açıklama yayımlayan Uluslararası Af Örgütü, LGBTİ+ haklarının giderek daha büyük tehlikelerle karşı karşıya olduğu bir dönemde yapılan etkinliklerin, LGBTİ+ haklarını savunmak ve geliştirmek için bir fırsat olduğunu söyledi.
Uluslararası Af Örgütü, aylardır süren karantina tedbirlerinin LGBTİ+’ları korkunç boyutlara varan ayrımcılık, yaftalama, düşmanlık ve şiddete maruz bırakarak, mevcut eşitsizlikleri daha da yerleşik hale getirdiği uyarısında bulundu.
"LGBTİ+'ların güvenliği sağlansın"
Uluslararası Af Örgütü’nün Toplumsal Cinsiyet, Cinsellik ve Kimlik Birimi Araştırmacısı ve Politika Danışmanı Nadia Rahman konu hakkında yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Onur Haftası’nda dünyanın dört bir yanındaki LGBTİ+’lar, aktivistler ve LGBTİ+ hakları savunucuları tüm dünyaya, küresel bir pandeminin bile onları birçok hükümet tarafından halen teslim edilmeyen haklarını talep etmekten alıkoyamayacağını gösteriyor.”
“Çevrimiçi etkinlikler zor zamanlarda umut veriyor; ancak sayısız LGBTİ+ Onur Haftası’nı, cinselliklerinin ve kimliklerinin kabul görmediği, düşmanca veya tehlikeli karantinalar altında mahsur kalmış bir şekilde geçirdi.”
“Devletler acilen ülkelerindeki LGBTİ+’lara somut ve uygun destek sağlamalı. Sağlık hizmetlerine eşit erişimin güvence altına alınması, istihdam ve sosyal güvenlik mekanizmalarının önündeki engellerin kaldırılması, şiddet ve tacizlerle karşılaşan LGBTİ+’lara güvenli yerler temin edilmesi buna dahildir.”
LGBTİ+’lar saldırılara uğruyor ve dışlanıyor
Bazı devletler pandemiyi LGBTİ+’lara yönelik baskıları haklı göstermek ve haklarını ağır bir biçimde ihlal eden veya onları yaftalayan tedbirleri hayata geçirmek için bahane etti. Örneğin Uganda’da, 23 genç, “hastalığın yayılmasına yol açabilecek ihmalkar davranışlar” ve “yasal düzene itaatsizlik” gibi suçlar işledikleri bahanesiyle ikamet ettikleri LGBTİ+ sığınma evinde gözaltına alındı.
Filipinler’de polis, üç LGBTİ+’yı, sokağa çıkma yasağını ihlal ettikleri bahanesiyle cezalandırmak için aşağılayıcı davranışlara zorladı ve bu sırada video çekerek, görüntüleri sosyal medyada paylaştı.
LGBTİ+’lar, tarihsel olarak, kaynakların dağılımı konusunda dışlanıyor; sağlık hizmetleri, istihdam ve barınmaya erişimde ayrımcılığa uğruyor; LGBTİ+’ları suçlu haline getiren planlı yasaların yanı sıra, taciz, korkutma ve keyfi gözaltılarla karşı karşıya kalıyor ve hem devlet aktörleri hem de devlet dışı aktörler tarafından öldürülüyor.
Bu kriz ve her bir devletin bu krizi ele alma biçimi, mevcut eşitsizlikleri daha da derinleştiriyor. Örneğin Hindistan’da merkezi hükümet, Hindistan’daki transların büyük çoğunluğunun günlük ücret karşılığı çalışarak geçimini sağlamasına ve krizden ağır bir biçimde etkilenmesine rağmen, yakın zamanda çıkardığı teşvik paketinde transları kapsam dışı bıraktı.
Sarah Hegazi devlet destekli ayrımcılık sonucu öldü
Uluslararası Af Örgütü, Mısır yetkilileri tarafından keyfi olarak gözaltına alınan ve işkence edilen Mısırlı kuir aktivist Sarah Hegazi’nin ölümünün, devlet destekli ayrımcılığın sonuçlarını ortaya koyan kahredici bir örnek olduğuna dikkat çekti.
İntihar etmeden önce on sekiz ay Kanada’da sürgünde yaşamaya zorlanan Sarah’ın ölümü, dünyanın dört bir yanındaki LGBTİ+ aktivistleri yasa boğdu. Sarah, son yazısında, sürgünde yaşamanın insanı ne kadar yalnızlaştırdığını ve Mısır yetkililerinin cezasız kalması karşısında hissettiği umutsuzluğu anlatmıştı.
“Sarah Hegazi aşk, özgürlük ve umut ışığıydı. Onun için yas tutarken, bir yandan da dünyanın her yerinde buna benzer adaletsizliklerle, ayrımcılıkla ve zalimlikle karşı karşıya kalan herkesle dayanışma içindeyiz” diyen Nadia Rahman, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Tüm dünyadaki aktivistler, Sarah’ın mirasını geleceğe taşıyacak; ancak bunu tek başımıza yapamayız. Devletler, LGBTİ+’lara saygı göstermek ve onları korumakla yükümlüdür. LGBTİ+’ların yaşanmış hikayelerine ve toplumları içindeki eşit haklarına saygı gösterilmeli, kapsayıcı olunmalı ve bu haklar, LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılığı engelleyecek politikalar ve yasalarla bütünleştirilmelidir.”
Tüm hükümetlere acil önlem çağrısı
Pandemi, LGBTİ+’lara yönelik süregelen dışlama ve ayrımcılık biçimlerini görünür kıldı. Tüm yasalarımızda ve politikalarımızda, en şiddetli şekilde ötekileştirilen grupların güvende ve iyi olmasını sağlamaya dönük değişiklikler yapmamız gereken bir dönemde, böyle bir şeye müsamaha gösterilemez.
Çağrı Uluslararası Af Örgütü, dünyanın dört bir yanındaki hükümetlere şu çağrıları yapıyor: *Hormon terapisi, beden uyum ameliyatları ve ruhsal sağlık desteği de dahil olmak üzere sağlık hizmetlerine erişim sağlanmalı. *Düşmanca karantina koşullarında yaşayan LGBTİ+'lara koruma sağlanmalı, bu kapsamda şiddet vakalarının bildirileceği yardım hatları da dahil olmak üzere, ev içi şiddet ve aile şiddetine uğrayan kişilerin adalete, desteğe ve hizmetlere erişimini kolaylaştıracak düzenlemeler hayata geçirilmeli. *İstihdam ve diğer temel hizmetlere eşit erişim güvence altına alınmalı, LGBTİ+'ların devlet teşvik paketleri ve sosyal yardımlardan dışlanmaması sağlanmalı. *COVID-19'la bağlantılı politikalar bahane edilerek LGBTİ+'ların suçlu haline getirilmesine son verilmeli. *LGBTİ+'ların yaftalanmasına müsamaha gösterilmeyeceği net bir biçimde ifade edilmeli. |
(EMK)