Fotoğraf: Diren Gazeteci (arşiv) / Twitter
Koronavirüs pandemisi sebebiyle Türkiye'de ilk kapanan kurumlardan olan adliyeler normalleşme süreciyle birlikte 15 Haziran’da tekrar açıldı.
Salgın nedeniyle mahkemelerin çalışma düzeni değişerek devam etse de yolu her gün adliyelere düşen binlerce insanın adalet arayışı sürüyor.
Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde ifade özgürlüğü yargılamalarını takip Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Türkiye Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği'nden Eylem Sonbahar, Press in Arrest'ten Yasin Kobulan ve bianet'ten Tansu Pişkin'le alınan tedbirlerin dava izlemeyi ve haberleştirmeyi kısıtlayıp kısıtlamadığını konuştuk...
"Duruşmalar saatinde başlamıyor"
Eylem Sonbahar: Adliyelerdeki yoğunluk koronavirüs öncesi de vardı fakat 15 Haziran itibariyle duruşmaların görülmeye başlanması, diğer işlemlerin yapılıyor olması ile bu yoğunluk iki üç kat artmış durumda. Ne adliye girişindeki sırada ne de koridorlarda sosyal mesafe kurallarına uyulduğunu söyleyemem. Ayrıca duruşmaların da saatinde başlamıyor oluşundan dolayı insanlar adliyede uzun süre vakit geçirmek zorunda kalıyorlar.
16 Haziran günü Etha muhabiri Adil Demirci’nin de yargılandığı duruşmayı takip etmek istedik. Mahkeme başkanının duruşmaya izleyici ve basının alınmaması ile ilgili kararı olduğu söylendi. Bu yüzden duruşma salonuna giremedik. Aynı gün kapatılan Özgür Gündem gazetesinin de davası vardı ve bu duruşmada herhangi bir karar yoktu. Üç gazeteci ile duruşmayı takip ettik. Ya duruşma salonunun koşullarından dolayı ya da yine bir keyfi tutumdan dolayı aynı gün içinde iki farklı durumu yaşadık.
"Korku elbette var"
Zaten duruşma salonlarındaki izleyicilerin oturacağı yerler belirlenmiş yani içeri alabileceğin kişi sayısı da belli. Bazen tutanak verilmiyor bazen duruşmada yaşananlar tutanağa yazılmıyor, bu gibi durumlar için orada olup yaşananları haberde belirtmek önemli.
Virüs öncesinde davalar ne kadar geç başlasa da bir şekilde bekliyorduk. Şimdi ise başlayana kadar ki süre tedirginlik içinde geçiyor. Korku elbette var, her ne kadar maske, hijyen, sosyal mesafe konusunda dikkatli olmaya çalışıyor olsam da bazı anlarda mesafe unutuluyor. Sonuçta kalabalık bir yerdesin o yüzden kendimizi ne kadar koruyabildiğimizden emin değilim.
"Salon kapılarında yığılma oluyor"
Yasin Kobulan: Adliyenin açıldığı ilk gün çok kalabalıktı. Yoğunluk sonraki günlerde de devam etti ama bugün (Cuma) haftanın son iş günü olmasına rağmen geçtiğimiz günlerdeki gibi büyük bir kalabalık yok.
Benim gördüğüm herkes sosyal mesafeye dikkat etmeye çalışıyor. Adliyenin girişinde sosyal mesafe korunuyor. Zaten ona göre bir düzenleme yapılmış. Fakat içeriye girdikten sonra özellikle de duruşma salonlarının önünde vaziyet değişiyor. Fiziki mesafe olayı yok sayılmaya başlanıyor.
Çünkü mahkemeler ilk duruşma için saat 9.00’ı veriyorlar ama mahkeme heyeti duruşmaları genellikle geç başlatıyor. 9.00’da başlaması gereken duruşma saat 11.00’de başlayabiliyor.
Normalde bu kadarlık bir süre zarfında 10-12 duruşma görülmesi lazım. Duruşmalar üst üste bindiği için bu durum kapılarda yığılma yaşatıyor.
"Bazı mahkemeler kimseyi içeriye almıyor"
İzleyicilerle alakalı konularda ise bazı mahkemeler içeriye kimseyi almıyor. Basın da olsa almıyor. Bugün girdiğim duruşmaya sadece iki gazeteci ve izlemeyen gelen dört kişiyi aldılar. Bazı mahkemeler dosyada tutuklu varsa sadece tutuklu yakınlarını alıyor duruşma salonuna. Bu durum mahkemenin insafına göre değişiyor.
Salonlarda ise bir koltuk atlamalı şekilde oturuyoruz. Arada kalan koltukları bantlamışlar ve uyarı yazıları koymuşlar. İçeriye girmeye izin veren mahkemeler koltuk sayısı dolduğu zaman içeriye kimseyi almıyor.
Şu ana kadar benim takip ettiğim dört duruşma oldu ve izlediklerimde bir sorun çıkmadı. Ama bu çıkmayacağı anlamına gelmiyor. Şu an izlediğimiz duruşmaların hepsi tutuksuz yargılaması olan dosyalar. Haftaya MİT duruşması var ve gazetecilerin, kamuoyunun ilgisi çok yoğun olacak. O zaman ne şekilde duruşma izleyeceğiz kestirmesi güç. Yöneticilerin yaşanacak yoğunluğu hesaba katarak önlem alması gerekiyor.
"Güvenlikler sözlü talimatla iş yapıyor"
Tansu Pişkin: Mahkemelerin içeriye basın veya izleyici alınmayacak diye ortak bir şekilde tebliğ edilmiş bir kararı yok. Sözlü talimatla güvenliklere duruşmalara kimin ve kaç kişinin alınacağını bildiriyorlar ve bizler de buna göre hareket etmek durumunda kalıyoruz. Benim ağır ceza mahkemesinde takip ettiğim bir duruşmada kısıtlı sayıda seyirciye izin verildi örneğin ve dolayısıyla takip etmem mümkün oldu. Ancak aynı duruşma başka bir mahkeme salonunda olsaydı belki de basına izin verilmeyecekti ve tutanaktan görebildiğimiz kadarıyla haberi yazmak ya da üçüncü kişilerden ayrıntıları dinlemek durumunda kalacaktık.
Bu bağlamda önlemler evet muhakkak gerekli ama bizim işimizi yapmamız açısından zorlayıcı bir noktada. Bunun dışında adliyede muazzam bir kalabalık var, öyle sanıyorum ki ‘normalleşme’ sonrası ilk hafta olduğundan. Bu da sadece duruşma izlerken değil koridorda yürürken dahi bir korku uyandırıyor çünkü her ne kadar maske olsa da sosyal mesafeyi korumak o koşullar altında mümkün değil. Daha gerçekçi ve sağlıklı bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu kanaatindeyim.
"Gazetecilerin haklarının dikkate alınmasını istiyoruz"
Erol Önderoğlu: Koronavirüs önlemleri gevşetilse de adliyelerde alınan tedbirlerin, önümüzdeki günlerde, özellikle önemli veya kitlesel katılımlı davaların izlenmesinin kısıtlayacak veya savunu faaliyetlerini engelleyecek tarzda işletilmesinden endişe ederiz. Sağlık önlemlerinin elbette tartışılacak bir yanı yok. Ancak duruşmaların aleniyeti ilkesinin ve gazetecilerin kamuoyunu bilgilendirme haklarının makul ölçüde dikkate alınmasını bekliyoruz, talep ediyoruz. Sonuçta toplumsal adaletsizlikler koronavirüs tehdidini tanımadığına göre, bu önlemler yoluyla, barışçıl hak savunuculuğun askıya alınması beklenemez.
Yetkililerin, MİT Ajansının cenazesini haberleştirmekten dört aydır tutuklu olan altı meslektaşımızın görülecek davası için 24 Haziran'da yapıcı davranmalarını, şimdiden medyatik ilgiyi hesaba katarak duruşmaların fiziki şartlarını geliştirmelerini bekliyoruz.
TIKLAYIN - e-duruşma yargılamayı nasıl etkileyecek?
(HA)